HABER-ANALİZ: HİCRAN KIVANÇ
Gazze'de ateşkes için yürütülen müzakereler, İsrail'in Lübnan ve İran'daki üst düzey “direniş liderlerini” öldürmesinin ardından belirsizliğe sürüklendi. Peki şimdi ne olacak? Tüm dünya İsrail’e verilecek yanıtı beklerken bölgenin topyekûn bir çatışmaya yaklaştığı endişesi arttı.
Müzakereler anlaşmadan uzaklaştı
İsrail’in, Beyrut'un güney banliyösüne salı günü düzenlediği hava saldırısı ve çarşamba günü Tahran’da Hamas lideri İsmail Haniye ve korumasını öldürdüğü suikast, müzakereler konusunda endişeleri arttırdı.
İsrail'in Gazze'ye karşı devam eden saldırıları bölgeyi topyekûn bir yangıya yaklaştırabileceği gibi tırmanışın büyüklüğüne rağmen bunun hala olası olmadığını düşünen analizlerde yapıldı.
Arabulucular Katar, Mısır ve ABD’nin çaba gösterdiği bir anlaşma bugün her zamankinden daha uzak görünüyor.
Katar, müzakerelerin İsrail'in gerilimi tırmandırdığı bu süreçte uygulanabilirliğini sorguladı. Başbakan Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el- Sani X hesabından yaptığı paylaşımında, "Siyasi suikastlar ve Gazze'de sivilleri hedef almaya devam eden saldırılar devam ederken, bir taraf diğer tarafta müzakereciye suikast düzenlediğinde arabuluculuk nasıl başarılı olabilir?" diye yazdı.
Batılı yetkililer müzakereleri yolunda tutmak için çarşamba günü Doha ile hızlı bir şekilde iletişime girdiler.
Mısır’dan da aynı şekilde İsrail'in son eylemleri eleştirilerek, “Barışın ciddi ortaklara ve insan yaşamını hiçe saymaya karşı küresel bir duruşa ihtiyacı var" ifadeleriyle, gerginliğin bu tırmanışının İsrail'in siyasi irade eksikliğine işaret ettiğini söyledi. Mısır Dışişleri’nden yapılan açıklamada, bu tırmanışın ve ateşkes müzakerelerinde ilerleme kaydedilmemesinin durumu karmaşıklaştırdığı belirtildi.
Şimdiye kadar yapılan tek ateşkes, Hamas ve İsrail arasında Filistinli mahkumlar ve İsrailli esirlerin değişiminin yapıldığı Kasım ayında gerçekleşti. O zamandan beri, arabulucuların her girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
Geçen haftaki son müzakere turu da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun yeni ve ek taleple gelmesinin ardından çöktü. Analistler, İsrail'in gerginliği tırmandırmasının ve Netanyahu'nun müzakereleri durdurmasının kasıtlı olduğuna inanıyor, çünkü hoşnutsuzluk ve derin iç bölünmeler yaşayan aşırı sağ koalisyonunu ve İsrail halkını yatıştırma çalışması olduğunu ifade ediyor.
Netanyahu’nun planları
Analistler, Gazze'de savaş suçu iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emirleriyle karşı karşıya kalabilecek Netanyahu'nun Washington'daki siyasi çalkantıdan yararlanmaya çalıştığını da belirtti.
ABD'de, Kongre'ye hitap eden Netenyahu, bir numaralı müttefiki ile ilişkileri gerilen Başkan Joe Biden’dan Gazze saldırısı ve ateşkes müzakereleri konusunda sürekli desteği garanti etmeye çalıştı.
Tahran saldırısı Beyrut’tan farklı, İran misilleme yapabilir
Arap basınına konuşan, İran asıllı Amerikalı akademisyen ve yazar Vali Nasr, Haniye'nin öldürülmesinin Beyrut yakınlarındaki suikasttan farklı bir düzeyde olduğunu ve İran'ın topraklarında meydana gelen saldırıya cevap vermek zorunda kalacağını söyledi.
"Haniye'nin öldürülmesi ateşkes görüşmelerini olumsuz etkiledi" diyen Nasr, Hamas liderinin öldürülmesinin zamanlamasını müzakerelerin kritik aşamaları ışığında "garip" olarak nitelendirdi. "Bu, Hamas'ın şimdi bir anlaşmaya varmasını çok zorlaştırıyor, doğru bir ortam değil ve kendi tarafında zayıflık olarak görülecek" dedi.
Nasr, Hizbullah'ın üst düzey ismi Şükr'ü hedef alan Beyrut yakınlarındaki saldırıların aksine, Tahran'da Haniye'yi öldüren saldırının "kışkırtılmadığını" belirtti.
Nasr, İsrail'in Gazze'de ateşkes istememekle kalmayıp, "Hem sembolik olarak Tahran'da hem de İran'da çok önemli bir olay olan yeni bir cumhurbaşkanının göreve başlaması sırasında Haniye'nin öldürülmesi, İsrail'in savaşı genişletmeye hazır olduğunun sinyalini verdi” diyerek aynı zamanda, "İsrail bu noktada tırmanma kararı aldı, neredeyse İran'ı misilleme yapmaya kışkırtıyorlar gibi" değerlendirmesiyle gerilimi tırmandırmaya çalıştığını söyledi.
Nasr, İsrail'in aksine ABD'nin Gazze'de ateşkes için bastırdığını ve savaşın bitmesini istediğini belirtti. "ABD Gazze savaşını bir baş belası, bir baş ağrısı olarak görüyor ve daha büyük bir savaş istemiyor. Hedefleri değişmeyecek" yorumu yapan Nasr, bu durumun Trump’ın seçilmesi halinde de değişmeyeceğini hatta “daha fazlası” olduğunu söyledi.
İran ve müttefiklerinin yanıtı kaçınılmaz
Beyrut ve Tahran saldırıları, 7 Ekim'den bu yana Hizbullah ve Hamas'ı hedef alan en büyük saldırılar oldu.
İran ve müttefiklerine verilen bir terim olan "Direniş Ekseni"nden bir yanıt kaçınılmazdır. Ateşkes görüşmeleri büyük olasılıkla bu gerçekleşmeden önce devam etmeyecek.
Şükr'ün ölümüne misilleme yapmak, tüm gözleri Lübnan'ın İsrail ile zaten ateşlenmiş cephesine dikerken, Beyrut'un güney banliyölerine yapılan bir saldırı Hizbullah'ın kırmızı çizgilerini geçti.
Büyük bir roket cephaneliğine sahip İran destekli tüm direniş gruplarının en güçlüsü olan Hizbullah, İsrail'i Beyrut'a veya çevresine saldırma konusunda uyarmıştı. İsrail, bölgede en son ocak ayında Hamas lideri Salih el-Aruri'yi hedef alarak suikast düzenlemişti.
Hizbullah, İsrail ile olan düşmanlıklara son vermeyi Gazze'de ateşkese bağlamıştı, ancak Tel Aviv, Gazze'deki bir ateşkesin mutlaka İsrail ordusunun Lübnan'a yönelik saldırıları durduracağı anlamına gelmediğini açıkça belirtmişti.
ABD ve Fransa'nın öncülük ettiği Batı liderliğindeki çözüm arayışı da Lübnan-İsrail arasında sınır çatışmasını sona erdirmenin yanı sıra, sınırın resmi olarak belirleyebilirdi.
Bazı analistler, herhangi bir anlaşmadan önce tırmanışın artacağını, bu seviyenin önümüzdeki günlerde daha da netleşeceğini söyledi.