Ercan Çankaya - Haber Merkezi

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Ortadoğu'daki temaslarında Gazze savaşını sonlandıracak bir ateşkes anlaşmasına varılamadı.

Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan savaşta dokuzuncu kez Ortadoğu turuna çıkan Blinken, İsrail'in yanı sıra müzakerelerde arabuluculuk yapan Mısır ve Katar'ı ziyaret etti.

Blinken, dün ABD'ye dönmek üzere Katar'dan ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, Tel Aviv'le Hamas arasında esir takası ve ateşkes mutabakatının gelecek günlerde sağlanması gerektiğini belirterek, İsrail'in Gazze Şeridi'nde uzun süreli işgaline karşı olduklarını söyledi.

Bir an evvel anlaşma sağlanmasını istediklerini belirten Blinken, şu ifadeleri kullandı:

“Esirlerin sağlığı tehlikede. Zaman önemli çünkü Gazze'de her gün kadın, çocuk ve erkekler acı çekiyor. Yeterli gıdaya, ilaca ulaşamıyor. Başlatmadıkları ve durduramayacakları bir çatışmada yaralanma ve ölme riskleri bulunuyor. Zaman önemli çünkü her geçen gün bölgede gerilimin tırmanma riski var.”

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı El Sani'den de Gazze'deki çatışmaların en kısa sürede durdurulmasına yönelik mesajlar geldi.

Blinken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla görüşmesinin ardından Tel Aviv'in Gazze'de ateşkes ve esir takasına ilişkin Hamas'la "uyuşmazlıkları gideren" bir geçiş anlaşmasını onayladığını duyurmuştu.

Diğer yandan Blinken, İsrail'in geçen haftaki görüşmelerde kabul ettiğini savunduğu ateşkes taslağındaki şartları açıklamamıştı. Bakan, Hamas'ın da bu anlaşmayı kabul etmesi gerektiğini söylemişti.

Fakat Hamas yetkilisi Osama Hamdan, ABD Başkanı Joe Biden'ın mayısta sunduğu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nun (BMGK) desteklediği anlaşmayı kabul ettiklerini belirterek, Netanyahu'yu yeni talepler ortaya koyup süreci zora sokmakla eleştirmişti.

NYT: Blinken’ın Ortadoğu temaslarından somut bir kazanım çıkmadı

Amerikan gazetesi New York Times (NYT), bu gelişmeler göz önüne alındığında Blinken'ın Ortadoğu temaslarında "somut bir kazanım elde edilemediğini" yazıyor.

Amerikan haber ajansı AP de Hamas ve İsrail cephesindeki ciddi anlaşmazlıkların giderilemediğine dikkat çekiyor.

Ateşkes görüşmelerindeki anlaşmazlıkların başında Gazze Şeridi'yle Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru'nun işgali geliyor. Tel Aviv, kuvvetlerini Philadelphia Koridoru'nda tutmak isterken, Mısır ve Hamas tüm İsrail askerlerinin buradan çekilmesini talep ediyor. Bu meseleyle ilgili henüz mutabakat sağlanamazken, ateşkes müzakerelerinin bu hafta Kahire'de devam etmesi bekleniyor.

İsrail zulmüne karşı çıkan Yahudiler Siyonist rejimi titretiyor! İsrail zulmüne karşı çıkan Yahudiler Siyonist rejimi titretiyor!

‘Bugünkü konjonktürde ateşkes kesinlikle mümkün değil’

Ateşkes görüşmeleriyle ilgili mevcut durumu Emekli Tuğgeneral Profesör Dr. Esat Arslan’a sorduk. Emekli Tuğgeneral Arslan, “Ateşkes görüşmeleri devam ederken İsrail de katliamlarına devam ediyor. Hamas bildirisinde, "arabulucuların, işgalin saldırganlığını örtbas edecek yeni müzakere turları veya teklifler peşinde koşmak yerine, 6 Mayıs tarihli öneriyi uygulamaları gerektiği" belirtildi. Ateşkes mümkün mü sizce?” sorumuza şöyle yanıt verdi:

Gazze savaşı olarak isimlendirilen “kitle katliamının”, aslında düpedüz “soykırımın”, dünya gündemini belirlemeyi sürdürdüğü günümüz ortamında öncelikle şunu önemle belirtmeliyim ki, ABD-İngiltere koruma ve kollaması altındaki İsrail Siyo-Nazi yönetimi bir başka deyişle dehşet ve vahşet ortaklığının bütün koşulları sağladığı bugünkü konjonktürde ateşkes kesinlikle mümkün değil. Her ne şekilde bakarsak bakalım, yurt dışında oldukça örtülü konuşan Netanyahu’nun, ülke içinde daha rahat ve umursamaz olabilmesi tamamen bu sağlanılmış olan durum üstünlüğünden kaynaklanmaktadır. Hep birlikte anımsayalım, savaşın başlangıcında İsrail askerlerine hitaben, “Amelek’in size ne yaptığını hatırlayın” sözünü anımsamakta yarar var sanırım. Onun bu cümlesiyle İbranice kutsal metinlerde adı geçen Yahudiliğin kadim düşmanı bir kavimle Gazze halkını özdeşleştirmesi buradan kaynaklanmaktadır. Bu atmosfer içinde Katar’ın başkenti Doha’da başlayan ateşkes müzakerelerinden kaç tur yapılırsa yapılsın olumlu bir sonuç beklemek büyük ölçüde hayalciliktir, hayalperestliktir. Bu gerginliğin nedeni olan suikastlar zincirinin, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ABD ziyaretinin hemen ardından gerçekleşmesi kesinlikle bir tesadüf değildir. Başkan Biden, yardımcısı Harris ve muhalif başkan adayı Trump’la da ayrı ayrı görüşmeler yapan Netanyahu, başta Temsilciler Meclisi’ndeki vekillerin ve Senato’daki senatörlerin sergilediği coşkulu ve şatafatlı desteğine adeta gark edildiği ABD Kongresi olmak üzere ABD yönetiminden Gazze’de yapacaklarının onayını da almış bulunmaktadır. Bu konuda İsrail’in genişleme iması da doğrudan Cumhuriyetçilerin Başkan Adayı Trump’tan şu şekilde gelmiştir:

“Ortadoğu haritasına bakarsanız. İsrail’in diğer büyük devletlerle kıyaslandığında ufacık bir nokta gibi göründüğünü görürsünüz. Aslında daha fazlasını elde etmenin bir yolu var mı?” diye sordum.”

Bunun anlamı konusunda başkaca bir söze gerek yok. İsrail’in yakın gelecekte de genişlemeye devam edeceği betimleniyor.

Kongredeki konuşmasında bir dizi tescilli yalanı ardı ardına sıralamakta herhangi bir beis görmeyen sadece kendi siyasal bekasına yönelmiş Netanyahu’nun şimdilik alamadığı tek şey Lübnan ve İran’a topyekûn savaş konusunda ABD’den yeşil ışıktır. Biden yönetimi 14 Nisan 2024 tarihindeki misilleme sırasında İsrail’i koruyacağını ancak İran’a saldırmayacağını önemle belirtmiştir. Aslında ABD bu tür müdahalelerde İsrail’i korumakla görevlendirilmiş olduğu “Millî Savunma Dokümanı” dışına da çıkmamaktadır. Bu betimlemeler bu dokümanda açık seçik ortaya konulmuştur. Mısır’daki sağır sultan bile bilmektedir ki iki lider arasındaki gerilime karşın ABD misillemelere karşı İsrail'e yardım etmeye hazırlanmaktadır, ancak çatışmanın kapsamını daha da genişletecek hamlelere ise ABD desteği olmayacağı açık seçik ortadadır.

‘İsrail bölgeyi kıyamete çevirmeyi her şeyden fazla istemektedir’

Emekli Tuğgeneral Arslan, “İsrail gerçekte ateşkes istemiyor mu” sorumuzaysa şu şekilde yanıt verdi:

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, aslında İsrail ABD’yi ah bir yanına alabilse, ya da ABD’nin yeşil ışığını uzaktan da olsa hissetse ateşkesten ziyade bölgeyi kıyamete çevirmeyi her şeyden fazla istemektedir. İsrail’in amacı İsrailiyatın yön verdiği teo-politik bir modelleme olarak Ortadoğu ile Doğu Akdeniz’i egemenliği altına alarak Avrupa’ya bağlanmaktır. Ama öncelikle Filistinlilerin Gazze’den başlamak üzere Doğu Kudüs ve Batı Şeria’dan gruplar halinde sürgün edilmesi planlanmıştır. Kendi kafalarındaki ve dünya kamuoyuna empoze ettikleri husus “eğer Filistinliler toplu halde bulunurlarsa 7 Ekim Aksa Tufanını her zaman üretecekleri sanrısıdır.”

Bunun için kendisine en yakın tehlike olarak gördüğü Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun NATO’dan çıkarılmasını sağlamaktır. Daha sonra da Türkiye’nin yerine kendisinin NATO şemsiyesi altına girmesini temin etmektir. Hiç kuşku yoktur ki "Türkiye, Kuzey Atlantik İttifakı'ndan (NATO) çıkarılmalıdır” ısrarlı istem ve kararlılık gösterisi doğrudan İsrail Siyo-Nazi yönetiminin ve ABD-İsrail dehşet ve vahşet ortaklığının müşterek bir büyük hedefidir. "Türkiye, Kuzey Atlantik İttifakı'ndan (NATO) çıkarılmalıdır” karşı koyuşu Hollanda parlamento seçimlerinde lider olarak çıkan ABD’nin Truva Atı konumundaki aşırı sağ Özgürlük Partisi'nin (PVV) Genel Başkanı Geert Wilders tarafından açıklanması son derece anlamlıdır.

‘İsrail’in amacı tüm bölge ülkelerinin dahil olacağı bir büyük savaş’

Arslan, “İran saldırmak için ateşkes görüşmelerinin sona ermesini mi bekliyor” sorumuzuysa şöyle yanıtladı:

El Ceride gazetesinde çıkan bir habere göre Netanyahu son ABD ziyaretinde nükleer savaş planlarını Biden yönetimiyle değil, ama Yahudi lobisiyle paylaşmıştır. Netenyahu Ortadoğu’da yalnızca İsrail-ABD ile İran ve direniş ekseninin angaje edileceği bir savaştan çok tüm bölge ülkelerinin gireceği büyük savaş zamanının geldiğinden bahisle bu savaşta bu ülkelerin bütün alt yapısının yok edilmesi stratejik hedefini ortaya koymuştur. Devamla, “Sonra sizler lobi şirketleriyle gelip bu ülkeleri yeniden inşa edersiniz. Savaşın sonunda yeniden “Büyük Masa” toplanır. İsrail’i herkes tanır ve sayar” demiştir.

Yapılması tasavvur edilen büyük savaşın siyasi hedefi tam olarak budur.

Editör: Ercan Çankaya