Lübnan’da, dün çoğunlukla Hizbullah üyelerinin haberleşme için kullandığı telsiz cihazlar eş zamanlı olarak teker teker patladı.
Lübnan resmi haber ajansı NNA, Bekaa Vadisi, Ali Al-Nahri ve Riyaq kasabalarında “hacklenmiş” çağrı cihazlarının patladığını bildirdi. Bu üç bölge de Hizbullah’ın kalesi olarak biliniyor.
Şimdiye kadar patlamalar nedeniyle en az 3 bin kişinin yaralandığı, biri çocuk 8 kişinin öldüğü açıklandı. Ölü ve yaralı sayısının artması bekleniyor.
İran basını, başkentte yaralananlar arasında İran’ın Beyrut Büyükelçisi Mojtaba Amani’nin de yer aldığını yazdı.
Saldırıların ardından ülke genelinde kablosuz ağlar devre dışı bırakıldı.
Tedarik aşamasında hack edilmiş olabilir
Patlamalar, İsrail’in düzenlediği siber saldırı ile meydana geldi. İsrail’in bu saldırıları nasıl gerçekleştirdiğini ve teknolojik arka planını Siber Güvenlik Uzmanı Gökhan Say’a sorduk.
Saldırılarla alakalı birkaç senaryo olduğunu vurgulayan Say, bunlardan ilkinin tedarik zinciri senaryosu olduğunu söyledi. Cihazların üretim aşamasında hack edilmiş ya da cihazlara patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini belirten Say, ilk durumda üretici şirketin hack edilmiş olabileceğini, ikinci durumda üretim sırasında ya da daha sonra yerleştirilmiş olabileceğini söyledi.
Uzaktan cihazları ısıtma yoluyla gerçekleştirilmiş olabilir
İkinci senaryoda saldırının uzaktan gerçekleştirilmiş olabileceğini söyleyen Say, sinyallerin yakalanıp ters komutla aşırı ısınmaya neden olarak patlatılmış olabileceğini söyledi. Öte yandan patlamaların aynı anda gerçekleştiği yönündeki haberlere dikkat çeken Say, ısınmadan kaynaklı saldırıda patlamanın gerçekleştiği fiziksel ortama bağlı olarak birkaç dakikalık farklar olabileceğine dikkat çekti.
Siber savaşların 2011 yılında ABD ve İsrail’in İran’ın bir nükleer tesisine sızmasıyla başladığını ve o zamandan beri dünyanın pek çok çatışma bölgesinde uygulandığına dikkat çeken Say, siber yöntemlerin şu an Gazze’de ve Ukrayna’da da kullanıldığını söyledi.
Bu teknoloji başka ülkelerde de var, kimse bu şekilde kullanmadı
Başka ülkelerde de bu yeteneğin olduğuna dikkat çeken Say, bugüne kadar bu tarz saldırılarda genelde patlatmanın değil altyapıyı felç etmenin amaçlandığını, İsrail’in bir çocuğun da öldüğü bu saldırılarının bu açıdan sorumsuz bir kitle terörü olduğunu dile getirdi.
İsrail’in Hamas liderlerine saldırılarında da yapay zeka teknolojisinden yararlandığını belirten Say, bu teknolojilerle yapılan yer belirlemelerde küçük sapmalar olabileceğini, İsrail’in bu sapmalardan kaynaklı hata ihtimalini aşmak için yüzlerce sivil öldürdüğünü açıklayarak kitle terörünü bu noktada da uyguladığını belirtti.
Say, bu teknolojilerin terör örgütleri ve büyük suç örgütlerinde de bulunduğunu belirtti.