HABER ANALİZ HİCRAN KIVANÇ
İran'da 14. Cumhurbaşkanı seçimi için merkezde 59 binden fazla sandıkta ve 95 ülkede kurulan seçim merkezlerinde kurulan sandıklarda oy kullanımı gerçekleşti.
İran Tasnim Haber ajansı, ilk belirmelere göre seçimlere katılımın yüzde 40 civarında olduğunu açıkladı.
Sayılan oyların yaklaşık yüzde 42,6'sını alan reformist aday Mesud Pezeşkiyan ile yüzde 38,8'ini alan muhafazakar aday Said Celili arasında ikinci tur seçime gidilecek.
İran’da “kader” seçim süreci
Azerbaycan-İran sınırındaki Doğu Azerbaycan eyaletinde iki barajın açılış törenlerinden dönen merhum Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindeki heyet elim bir helikopter kazası geçirmiş, hayatlarını kaybetmişlerdi. Kaza, elim olduğu kadar trajikti de. Tüm dünyanın kulağı İran’a odaklanmış, yaşanan hadisenin gerçekten bir kaza mı yoksa bir suikast mi? Olduğu sorularına yanıt aranıyordu. Yaşanan kaza aynı zamanda şaşırtmıştı da. Ortadoğu’nun hemen her meselesinde aykırı duruş sergileyen İran’ın zihinlerdeki gücünü abartı olarak değerlendirenlerin haklılıklarını sergiledikleri bir eleştiri yağmuruna maruz kalanlar için hayret verici idi. Ülkenin hem Cumhurbaşkanını hem de Dışişleri bakanını ve dahası en az onlar kadar önemli mevkilerde bulunan yetkililerini kaybeden bir halkın kaosa sürüklenmesi için de uygun bir ortamdı bu yaşananlar ayrıca.
İran'da 'rejim değişikliği' özellikle muhafazakar kesimde devrimi hedef alan bir tehdit olarak algılanan bir unsur. Bu kapsamda, ABD eski başkanı Trump’ın, "İran'da Rejim değişikliğinin peşinde değiliz, bazı insanlar öyle olduğumuzu söylüyor ama değiliz. Başkan Obama ve diğerlerinin bunu denediğini izledim. Bu pek işe yaramıyor. Biz bunun peşinde değiliz." açıklamaları, “rejim değişikliği” tehdidi olarak yansımasına en yakın zamanda somut bir örnektir.
Devrim ve evlatlarının sınavı
İran Devrimi lideri Ayetullah Hamaney, "Millet endişelenmesin, devlette ve devlet işlerinde herhangi bir sorun yaşanmayacaktır" açıklaması yaparak oluşabilecek kaos ortamına karşı ilk adımı attı.
Hamaney, "Yüce Allah'ın Cumhurbaşkanı ve yanındaki arkadaşlarını millete bağışlamasını umuyoruz. Herkes dua etsin. İran halkı endişelenmesin, ülkenin işlerinde herhangi bir aksama meydana gelmeyecektir" diye konuştu.
Öyle de oldu, İbrahim Reisi’nin hayatını kaybettiği resmi olarak açıklandıktan sonra Ayetullah Hamaney, Cumhurbaşkanı Vekili olarak, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir’i görevlendirdi. Görevi üstlenen Cumhurbaşkanı Vekili Muhammed Muhbir, İran Anayasası gereğince, Meclis Başkanı ve Yargı Erki Başkanı ile yaptığı toplantının ardından 14. Cumhurbaşkanlığı Seçimi tarihini ve seçim takvimini duyurdu.
“İran Anayasası’nın 131. maddesi gereğince olağanüstü seçim sürecine soktu.”
“İran Anayasası’nın 131. maddesine göre; Cumhurbaşkanı hayatını kaybeder, istifa eder, azledilir ve hasta olması veya herhangi bir başka bir nedenden dolayı görevine dönemez ise İran İslam İnkılabı Rehberi’nin onayıyla Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, cumhurbaşkanı yetkilerini kullanır. Cumhurbaşkanı Vekili, Meclis Başkanı ve Yargı Erki Başkanı’ndan oluşan 3 kişilik kurul, ülkeyi 50 gün içerisinde seçime götürür.”
Kurulun açıkladığı takvime göre, takvim 28 Haziran'ı gösteriyordu.
Adayların hiçbiri ilk turda, Anayasa’nın 117. maddesinde belirtilen salt çoğunluğu (50+1) alamadığı takdirde İran halkı, ikinci tur oylama için 5 Temmuz’da yeniden sandık başına gidecek.
Kurul tarafından açıklanan seçim takviminde, adaylık başvuruları, 30 Mayıs-3 Haziran tarihleri arasında yapılması, Şurayı Nigahban’ın (Anayasa Koruyucuları Konseyi) kesin aday listesini 11 Haziran tarihinde ilan etmesi karara bağlandı.
Şurayı Nigâhban, seçim takviminde karara bağlanan tarihten bir gün önce, 80 aday adayı içerisinden 6 adayın bulunduğu kesin aday listesini duyurdu.
Adayların kimliği ve liyakati
Buna göre, reformist aday Mesud Pezeşkiyan, muhafazakar adaylar Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, eski Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Said Celili ve eski İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi seçimde yarışan isimler.
Muhafazakar adaylardan Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani ve Emir Hüseyin Kadızadehaşimi, "muhafazakar kanatta birliği sağlamak” gerekçesiyle seçime saatler kala adaylıktan çekildiklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı için yarışan adaylar arasında hali hazırda Meclis Başkanlığı yapan Muhammed Bakır Kalibaf tanınırlığı ülke sınırlarını aşmış bir isim. İran Devrim Liderliğinin kadrolarında yetişmiş, Devrim Muhafızları Ordusunun eski Hava Kuvvetleri Komutanı, Tahran’da Belediye Başkanlığı yapmış, adaylığı beklenen, başarılı ve iddialı bir isim. 2005 ve 2013 yıllarındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeterli oyu alamamış, 2017’de de İbrahim Reisi adına adaylıktan çekilmişti. Kalibaf, İran’ın son yıllarda ekonomide yakaladığı başarının devam etmesi gerektiğini, yarım kalmaması gerektiğini savunuyor. Bu, Kalibaf’ın seçilmesi hâlinde İbrahim Reisi’nin politikalarını devam ettireceğine işaret olarak değerlendiriliyor. Kalibaf’ın seçim vaatlerini değerlendiren uzmanlar; vaatlerinin ekonomi odaklı olduğunu, yoksulluk, konut ve araba fiyatlarının yüksekliği ve alım gücü üzerine yoğunlaştığına işaret ediyor. Kalibaf’ın seçilmesi hâlinde söz konusu sorunları çözeceği vaadi, halkın belli bir kesiminde karşılık bulan söylemleri. Ayrıca, Batı ile yapılan 5+1 Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (KOEP) eleştirse de İran çıkarları için bu anlaşmanın yeniden canlandırılmasına sıcak bakıyor.
Öte yandan Mahsa Emini olayları sonrasında meydana gelen halk protestolarında halkın taleplerinin de göz ardı edilmemesi gerektiği görüşünü belirtse de güvenlik ve istikrarın korunmasını savunması, çocuklarının ülke dışında yaşaması ve yatırımlarını yurt dışında değerlendirmeleri, ‘geleceklerini İran içerisinde görmedikleri” iddiaları üzerinde ciddi eleştirilen bir isim.
Said Celili, bir önceki dönemde de cumhurbaşkanı adayıydı ve seçimi üçüncü olarak tamamlamıştı. O da, Kalibaf gibi muhafazakâr hatta kimilerine göre radikal, ABD ve İsrail karşıtlığıyla öne çıkan söylemleriyle öne çıkan bir isim, başarılı bir diplomat, başarılı bir devlet adamı. Devleti iyi tanıyan Celili, Milli Güvenlik Yüksek Konseyi sekreterliği ve müzakereler sürecinde Baş müzakerecilik görevi yaptı. Hâlihazırda Milli Güvenlik Kurulu üyeliği ve Düzenin Yararını Teşhis Konseyi üyeliği görevlerini yürütüyor. Ayrıca İran-Irak savaşında savaş gazisi olması özelliği de var.
Bu iki güçlü ismin ardından ilk etapta acaba zayıf mı kalır endişesini düşündüren, reformistlerin adayı Mesud Pezeşkiyan propaganda sürecinde oy oranı diğerlerine kıyasla daha fazla çıktı. Pezeşkiyan, Türkler ve Kürtlerin çok yoğun yaşadığı Mahabat doğumlu bir Azerbaycan Türkü. Kürtçeyi de çok iyi biliyor. Dolayısıyla, Türklerin ve Kürtlerin destekleyeceği aynı zamanda Belûçların da desteğini açıkladığı bir isim. Tebriz’de yaptığı oldukça kalabalık bir miting, kamuoyu araştırmalarında hem reformcuların sandığa gitmesi hem de “etnik kimlik” gerekçesiyle sandığa gitmeyen seçmenin katılımını arttıracağı beklentisini oluşturan bir isim oldu. Hâlihazırda Tebriz milletvekili olan Pezeşkiyan, Sağlık Bakanlığı, Tebriz Üniversitesi rektörü olarakta farklı görevler üstlendi. Pezeşkiyan, liyakat, demokrasi, hoşgörü gibi konuları işlediği vaatleriyle yolsuzluk, adam kayırma gibi suçlar konusunda sicili temiz bir isim olarak değerlendiriliyor. Mahsa Emini hadisesinde ve halk protestolarında hükümeti net bir dille eleştirmiş ve protestolara destek verilmesi gerektiğini savunmuştur. Bununla birlikte seçilmesi hâlinde eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’i tekrar bu makama getireceğini ifade etmiştir. Bu durum ise Pezişkiyan’ın Batı ile ilişkileri yeniden geliştireceği ve KOEP’i yeniden canlandıracağına işaret ediyor.
Ali Rıza Zakani de muhafazakâr kökenli, hâlihazırda Tahran Belediye Başkanı, daha önce üç dönem milletvekilliği ve Meclis Araştırmaları Merkezi başkanlığı görevlerini yürütmüş bir aday. Zakani daha önce cumhurbaşkanlığına aday olmamış, daha çok İran Meclisinde aktif görevler almış bir isim. Zakani de tıpkı Celili gibi KOEP’e eleştirel yaklaşmakta ve anlaşmayı İran’ın çıkarlarına aykırı olduğunu savunuyor. Zakani’nin seçim vaatleri de halkın beklentisi üzerine inşa edilmiş adalet, ekonomik kalkınma, yolsuzlukla mücadele üzerine odaklanıyor.
Mustafa Pur Muhammedi ise diğer adaylardan farklı olarak ulema kökenli bir aday. Kendisi Kum’da eğitim almış, bir muhafazakâr. Daha önce İstihbarat Bakan Yardımcısı, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı olarak farklı görevlerde bulundu. Muhammedi, devletin güçlü olabilmesi için adaletin, refahın ve gücün olması gerektiğini savunarak seçim vaatlerini bu doğrultuda şekillendiriyor.
Emir Muhammed Kadızade Haşimi de muhafazakâr kökenli adaylardan biri. 4 dönem İran Parlamentosu’nda milletvekilliği yaptı. Hâlihazırda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Haşimi’nin seçim vaatleri, yoksulluk, adalet ve ekonomik refah üzerine şekilleniyor.
İranlılar için seçim sadece makam seçmek değil
Oldukça yüksek profillerin yarıştığı seçimlerle ilgili yapılan öngörülerin aksine yoğun bir katılım olduğu gözlendi. İran halkı, sabah saatlerinden itibaren seçim noktalarına adeta akın etti. Daha önceki seçimlerde de yaşanan bir durum olan sandıkların kapanma saati üç kez uzatıldı.
Oyunu Tahran`daki İmam Humeyni Hüseyniyesi`ndeki salonda kullanan Ayetullah Hamaney, kararsız seçmenlere bir kez daha seslenerek, oy kullanma çağrısında bulundu.
“seçim günlerinin İranlılar için mutluluk ve sevinç günü olduğunu söyleyen Hamaney, kararsız seçmeni sandığa çağırarak, İslam Cumhuriyeti`nin devamlılığı, istikrarı, izzeti ve dünyadaki itibarı, halkın varlığına bağlıdır. Bu nedenle değerli halkımıza oy vermeyi ciddiye almalarını ve bu önemli siyasi sınava katılmalarını tavsiye ediyoruz.”
Propaganda sürecinin dışında sandık başında dahi yetkililerin seçmeni sandığa çağırması sadece önceki seçimde katılımın düşük olmasıyla alakalı bir durum değil. İran’da seçim, sadece yöneticilerin seçildiği sandıkların kurulduğu bir süreç değil. 1979’daki İran İslam Devriminin ardından, rejimin meşruiyeti halkın seçime katılım oranıyla ölçülür. Katılımın yüksek olması vatandaşların hala sandığa giderek mevcut nizamı kabul ettiği mesajı olarak okunuyor. Özellikle son yıllarda, ABD yaptırımları, ekonomik kriz, İran’ın bölgesel planları dahilinde desteklediği güçlerin maliyeti, ülkede meydana gelen deprem, sel vb afetler, refahın yükselmesi talepleri ile iç ve dış dinamiklerin patlaması kıskacında sıkışmışlık yaşayan İran halkının sandığa gitmesi farklı bir anlam içeriyor.
Merhum Cumhurbaşkanı Reisi, oldukça düşük bir katılımın olduğu seçimde başa gelmişti.
1 Mayıs 2024’te yapılan İslami Şûra (Parlamento) ve Meclis-i Hobregan (Uzmanlar Meclisi) seçimlerinde katılımın yüzde 41’de kalması, “devrim kan kaybediyor, meşruiyeti zayıflıyor” şekline değerlendirilmişti.
Bu sebeple İran’daki mevcut düzen, seçimlere katılım oranının yüksek olması için çaba göstermiştir. Hatta Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, perşembe günü Merhum Cumhurbaşkanı Reisi`nin vefatının 40. günü münasebetiyle düzenlenen törene video bağlantısı ile katılmış, İran halkına övgülerini ilettiği mesajında seçime katılmaları çağrısı yaptı.
Sonuçların cumartesi günü öğle saatlerinde kesinleşeceği seçimin şu an netleşen tablosu katılımın öngörülen ve önceki seçimde olduğu gibi düşük olacağını gösteriyor. Sonucuna ilişkin yapılan tahminler ise reformist adayın kazanabileceği yönünde. Ancak seçimin çekişmeli geçeceğini, hatta ikinci tura kalacağını düşünenler de var.
Kimin seçildiği değil, sistemi yöneten önemli
Bu isimlerden biri olan Gazeteci Ramazan Bursa, Zakani ve Haşimi’nin yarıştan çekilmesinin ardından geriye dört aday kaldığını ancak asıl çekişmenin, Mesud Pezeşkiyan, Muhammed Bakır Kalibaf ve Said Celili arasında yaşanacağını düşünüyor.
Bursa, seçimlerin 8 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan ikinci tura kalacağını belirterek,“Pezeşkiyan ve Celili, ikinci tura kalacak gibi görünüyor. Celili ve Kalibaf, seçimin ilk turda bitmeyeceğini düşündükleri seçimden çekilmeyecekler. “En çok oyu alan ikinci turda Pezeşkiyan ile yarışsın anlayışı hakim gibi" ifadelerini kullandı.
Bursa, açıklamasının devamında, “Pezeşkiyan, özellikle Tebriz ve civarında bir sempatiye sahip. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda, Azeri reformistler büyük oranda ona oy verecektir.” Dedi.
Bursa, cumhurbaşkanlığı yetkilerinin kısıtlı olduğunu da hatırlatarak, İran’daki devlet ve politika sistemi hakkında da bilgi verdi. “İran’da cumhurbaşkanının yetkileri, Türkiye’de veya diğer ülkelerdeki gibi değildir. İran’ın devlet sistemi, 'Velayet-i Fakihlik' yani rehberlik makamı üzerine inşa edildiği için cumhurbaşkanının çalışma alanı bir hayli kısıtlı. İran’daki devlet sistemi, Muhammed Hatemi gibi çok ciddi bir reformist adayı seçmiş ve tolere etmiş, Ahmedinejad gibi, ikinci döneminde Hamaney’le ciddi bir çatışma içerisine giren bir ismi tolere etmiş bir sistem. Çünkü sistemi yaklaşık 40 yıldır yöneten Hamaney, yetki bakımından güçlü bir rehber.”
İran’da kısa süre içerisinde gerçekleşen bu seçimin galibi hangi aday olacağı saatler sonra netleşecek. Ancak iki kadim devlet, Türkiye ile İran ilişkilerine etkisi konusunda uzmanların ortak görüşü, seçim sonucunun ilişkilere herhangi bir etkisinin olmayacağı yönünde.