Gündem

İlahiyatçılar sokak hayvanları yasasını değerlendirdi

Sokak hayvanlarına 'ötanazi' öngören yasa teklifi komisyondan geçti. Kabul edilen teklif TBMM Genel Kurulu'na sunulacak. Tartışmalı yasayı yorumlayan ilahiyatçılar, İslam’ın bütün canlıları kutsal gördüğünü, canlılara dokunmanın İslam’ın temel prensibine aykırı olduğunu söylediler.

Abone Ol

Ercan Küçük - Haber Merkezi 

Sokak hayvanlarına "ötanazi" uygulanmasını öngören 17 maddelik ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, görüşmelerin üçüncü gününde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda kabul edildi. Peki, milyonlarca köpeğin ötanazi ile öldürülmesinin İslam’daki karşılığı ne? Bazı tarikat ve cemaatlerin iddia ettiği gibi Hz. Muhammed köpekleri itlaf ettirmiş miydi? İlahiyatçılar Prof. Dr. Şahin Filiz ve Yazar Ayşe Sucu Samimi Haber’e değerlendirdiler. 

Prof. Dr. Şahin Filiz ilk olarak ötanazi kavramının güzel ölüm anlamına geldiğini, ancak iradesi olan insanlar tarafından istenebileceğine dikkat çekti. İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in köpekleri itlaf ettirdiğine dair rivayetlerin ne kadar sağlam olduğunun belli olmadığını vurgulayan Prof. Filiz şunları söyledi: 

“Hz. Muhammed onaylamıyor” 

“Ötanazi kavramı güzel ölüm iyi ölüm anlamına geliyor. Yunanca bir kelime. Sadece insanlar için kullanılır. İnsanlar dışındaki türler canlılar için kullanılmaz. Haberlerde çok geçiyor. Bu yanlış bir kavram. Ötanazi isteyen veya reddeden canlı türü insandır hayvanlar değil. Hayvan katliamından bahsedebiliriz ancak. 2. olarak Hz. Muhammed döneminde insanlara zarar verdiği gerekçesiyle bazı köpeklerin öldürüldüğüne dair rivayetler var. Ama bu rivayetler ne kadar sağlam bunu bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey var. Canlılara Hz. Muhammed’in şefkatle merhametle muamele edilmesiyle ilgili hem uygulamaları hem de sözleri var. Canlıların öldürülmesini onaylamıyor. Bu net bir kere. Burada bir problem yok. 

Kuduz, çok hasta ya da zarar verebilen bazı istisnalar olduğu zaman belki veteriner kontrolüyle uyutulabilir. Ama onun dışında canlılara dokunmak İslam’ın temel prensibine aykırıdır.” 

İnsan öldürmeyi normal gören gruplar... 

Prof. Filiz bazı Selefi cihatçı grupların tartışılan yasaya Hz. Muhammed üzerinden dini referans oluşturma çabalarına da tepki gösterdi. Bu grupların kendinden olmayan Müslümanlara bile acımadığına dikkat çeken Prof. Filiz şunları söyledi: 

“Zaten insan öldürmeyi normal gören gruplar olduğu için hayvanların öldürülmesi konusunda istekli olmaları normal görülebilir. Mantıklarına uygundur. Kendisi gibi Müslüman olmayanları bile kafir ilan edip öldürmelerini büyük bir cihat büyük bir sevap olarak gören grupların hayvanlara acıması merhamet etmesi düşünülemez zaten. Bu da ne İslami ne de insani bir referans teşkil etmez. Halk bunlara kanmamalı, söylediklerinin peşinden gitmemeli. Çok büyük yanlış yaparlar. Bunlara asla inanmamalılar. Özellikle selefi cihatçı gruplarda ne merhamet ne ahlak ne namus ne vatan sevgisi ne de bir Türklük şuuru yok. Vatansız bayraksız merhametsiz vicdansız insanlar bunlar. Hayvanlarla ilgili söyledikleri hiçbir şeyin yasal ya da dini bir dayanağı meşruiyeti yoktur. Vatanını satan cemaatlerin hayvanlar hakkında konuşma hakkı yoktur.” 

“İslam’ın ruhuna da aykırı oluyor”

İlahiyatçı Yazar Ayşe Sucu da Hz. Muhammed’in köpekleri itlaf ettirdiğine dair rivayetlerin kesin olmadığını, insanların kendi görüşlerine göre ayıklama yaptığını belirtti. İslam dini inancında bütün canların kutsal olduğunu vurgulayan Sucu şunları söyledi:  

“Peygamber Efendimizle ilgili o kadar çok rivayet var ki insanlar bazen siyasi bazen ideolojik kendi durdukları yerden hareketle ayıklama yapıyorlar ve istediği kıssayı istediği sözü alıyorlar. Bu konuda hayvanı koruyan onlarca söz ve davranış şeklini bulabileceğiniz gibi, tam tersi örnekleri de bulabilirsiniz. Dolayısıyla arkasındaki saikleri çok iyi araştırmak lazım. Bu örneklerin bir çoğu sağlıklı bilgiler içerisinde gelmemiş olabilir bugüne. Örneğin köpeklerle ilgili bir salgın hali miydi? Dolayısıyla böyle işlerine geldiği gibi alıntı yapmak bir defa İslam’ın ruhuna da aykırıdır. 

Bu konuyu eğer İslam'ın ruhuna uygun şekilde ele alacaksak; Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamberin sözlerinin ana kavramlardan hareketle nasıl baktığına cana nasıl baktığına dikkat çekmek durumundayız. Bir defa İslam’da gerek Kur’an zemininde gerek Hz. Peygamber hatta tüm peygamberler zemininde bütün canlar kutsaldır. Böyle bakar bizim gelenek. Türk İslam geleneği üzerinden bakacak olursak bizim geleneğimiz hayvanlara hep merhametle şefkatle yaklaşmış, Allah’ın bir emaneti olarak görmüştür. Canı da kutsamıştır.” 

“Birinci ilke adalet” 

Sokak hayvanlarıyla ilgili çözümün insani ve ahlaki şekilde bulunması gerektiğini belirten Sucu şöyle konuştu: 

“Bu yasayla ilgili 2 hata yapılıyor. Bizim gibi ‘can katledilemez’ diyenlerin verdikleri örnekten hareketle ‘çocuklar öldürülsün mü? parçalansın mı?’ diyenler var. Kimse bunu böyle söylemiyor ve elbette hiç kimse bunu istemez. Her can kutsaldır. Burada hayvanlarla ilgili hükümetin alacağı önlemler, belediyelere ve mahalle halkına düşen görevler vardır. El birliğiyle en insani, en ahlaki ne ise çözüme varılır. Ama katlederek, yok ederek, uyutarak yapmaya kalkışmak ne İslam geleneğimize ne de Türk geleneğimize uygundur. 

Türkiye’de her konuya siyasi ya da ideolojik partizanca yaklaşılıyor. İlkeler üzerinden konular tartışılmıyor. Birileri duruşlarını siyasi partilere göre koşullandırıyorlar. Veriler üzerinden konuşmuyoruz. Her şeyden önce verileri önümüze koymak zorundayız. Sokak köpekleriyle ilgili sayı bile herkes tarafından farklı veriliyor. Verisiz konuşuyoruz. Veriler, temel ilkeler, hayvan hakları, insanlık üzerinden, merhamet üzerinden değerlendirmeliyiz. Bana birisi İslam nedir diye sorsa, ‘Merhamettir, şefkattir’ derim. Allah 114 surede kendisini ‘Rahman ve Rahim’ olarak tanımlıyor. Malumunuz Besmele Tanrı’nın ‘Rahman ve Rahim’ sıfatlarının anıldığı sözdür. Bizden de kendi ahlakına uygun davranışlarda bulunmamızı istiyor. Kur’an’da adalet birinci ilkedir. Onun yanında merhamet ilkesi yer alır. Adalet ve merhametle hareket etmek her insana düşen görevdir.”