HABER MERKEZİ
İçinde bulunduğumuz günler, Türk tarihinin ünlü ve tartışmalı kişilerinden Cemal Paşa’nın 102. ölüm yıl dönümü.
Tümü değilse bile, bir bölümü Cemal Paşa’yla ilgili olan ve onun bazı bilinmeyenlerini gün yüzüne çıkartan bir kitap geçtiğimiz haftalarda raflardaki yerini aldı.
İbrahim Çiçek’in, üçüncü kitabı “İttihat ve Terakki: İhtilaller, Cinayetler, Darbeler ve Toplumsal Olaylar-1908-1918” adlı kitabı Alfa Yayınlarından çıktı. Epeyce hacimli kitap, döneme ilişkin birbirinden bağımsız 25 kadar konuyu belgeler ve perde arkası gerçeklere dayalı olarak işliyor. Kitap bu haliyle, son dönemde İttihat Terakki ile ilgili yazılmış en dikkate değer ve önemli çalışma olmayı hak ediyor.
Kitabın ilginç bölümlerinden birini “Âliye Divan-ı Harb-i Örfi Mahkemesi ve Cemal Paşa” adlı bölüm oluşturuyor. Burada, Suriye Askeri Valisi olarak Şam’a giden İTC’nin “üç büyüğünden” Cemal Paşa’nın merkezde bulunduğu önemli ve gizemli olaylar anlatılıyor. Cemal Paşa’nın Fransız devleti ve istihbaratının sınırsız desteğini alan Arap ayrılıkçısı bir örgütle mücadelesini anlatan bölümden bazı bilgiler aktaralım.
Ayrılıkçı El La-Merkeziye Cemiyeti
Ünlü gazeteci Hasan Cemal’in dedesi olan Cemal Paşa, yanına, Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Falih Rıfkı Atay’ı emir subayı olarak alıp, Aralık 1915’te Şam’a gider. Gitmesine gider ama karşısında, 1912’de Mısır’da kurulmuş ve Suriye’de de köylere kadar örgütlenmiş olan Arap ayrılıkçısı El La-Merkeziye Cemiyeti’ni bulur. Bu örgüt Fransız parasıyla kurulmuştur ve Lübnan kıyılarına yanaşan gemilerle Fransa’dan ona silah getirilmektedir.
Cemal Paşa Şam’da krallar gibi karşılanıp adına destanlar, kasideler yazılır ama ayrılıkçı örgüte karşı uğraşmaya başlayınca işin rengi değişir. Fransa bölgede bir manda yönetimi kurmak, Cemal Paşa ise buna engel olmak istemektedir. Fransızlar ayrıca bu örgüt üzerinden Mısır’da bir Arap Hilafeti kurma çalışmalarına da başlamıştır.
Cemal Paşa’nın yanında sonra çok tanınmış bir yazar olacak başka biri de vardır: Halide Edip. Onunla birlikte toplumsal hizmetler, bayındırlık ve arkeoloji alanında çalışmalar yapar.
Ayrılıkçı örgütün çalışmalarını önlemek ve Suriye-Filistin bölgesini Osmanlı sınırları içinde tutmakta kararlı olan Cemal Paşa çalışmalara başlar. Halep, Şam, Beyrut, Nablus, Kahire, Kudüs, Derne, San’a gibi şehirlerde birimler oluşturur. Teşkilat-ı Mahsusa’nın seçkin fedailerinden Kuşçubaşı Eşref ve Mümtaz başta olmak üzere birçok önemli adamını bölgeye getirtip karşı mücadeleye girişir.
Divan-ı Harp ve idamlar
Teşkilat, Şam’daki Fransız Konsolosluğuna gizlice sızıp, El La-Merkeziye ve diğer ayrılıkçı örgütler hakkındaki dosyaları ele geçirir. Bu sızma işini yöneten Kuşçubaşı Eşref’tir. Ele geçirilen çok sayıdaki belgeden biri de, 1915’te Suriye halkına hitaben yazılmış bir bildiridir. Bildiride Türk yönetiminin Araplara sadece kan ve acı getirdiği savunulup, Suriyeliler vergi vermemeye ve silah alarak Türk askerlerine karşı mücadeleye çağrılmaktadır. Ayrıca El La Merkeziye örgütünün üyelerinin isimleri ve ne yaptıklarına ilişkin belgeler de vardır.
Belgeler ele geçince Cemal Paşa, oradaki verilere göre, ayrılıkçıların yargılanması için Divan-ı Harp kurar. Ayrılıkçı ve silahlı faaliyetlerde bulunduğu belirlenen 28 Müslüman ve 5 Hıristiyan Arap ayrılıkçı Beyrut’ta El-Burç Meydanında ve Şam’da Mayıs 1916’da halkın önünde asılır. Şerif Hüseyin bu idamları bahane edip 1 ay sonra Hicaz İsyanını başlatır. Divan-ı Harpler sadece Şam ve Beyrut’ta değil, Cebel-i Lübnan, Halep ve Beyrut’ta da kuruldu ve birçok idam, hapis ve sürgün cezaları verilir.
Bu süreçte yargılananlar arasında Arap dünyasının önde gelen gazetecileri ve fikir adamları, askerleri, yüksek memurları, İstanbul’daki Osmanlı Meclisi’nin Arap üyeleri, Hıristiyan rahipler de vardır.
Suriye’den Anadolu’ya tehcir!
Suçlu Arapların aileleri Anadolu’nun değişik bölgelerine sürülür; Ermeni tehciri bu kez Araplara karşı tam tersi istikamette uygulanmıştı. Cemal Paşa bu idamlar yüzünden çok eleştiri alır. O da 1916’da eleştirilere Kırmızı Kitap adıyla bir kitap yazarak yanıt verir.
Bugün Suriye’de idamların yapıldığı yerde bir anıt var ve o gün Şehitler günü olarak anılıyor… Çiçek’in kitabında konu çok daha ayrıntılı anlatılıyor. İttihat ve Terakki kitabı, bu konuyla ilgili son dönemde yazılmış en ciddi ve kayda değer kaynak olma özelliği taşıyor.
Kitaptan bazı bölümler
Kitap, İttihat-Terakki’nin Osmanlı devletinin yönetiminde söz sahibi olduğu 10 yılda gerçekleşen bazı olayları derinlemesine inceleyen yaklaşık 25 bağımsız bölümden oluşuyor. Bu bölümlerden bazılarının başlığı şöyle: Behdud Han Cevanşir Cinayeti, Nemesis Terör Örgütü ve Katlettiği İttihat-Terakkiciler, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey’in İdamı, Yakup Cemil’in Kurşuna Dizdirilmesi, Veliahd Yusuf İzzettin Efendi’nin Şüpheli Ölümü, Basra Kadısı Elbistanlı Ömer Efendi’nin Öldürülmesi, Süleyman Askeri Bey’in İntiharı, Resneli Niyazi Bey’in Öldürülmesi, Mahmut Şevket Paşa Suikastı, Silahçı Tahsin’in Boğdurulması, Gazeteci Ahmet Samim Cinayeti, Gazeteci Hasan Tahsin Cinayeti, Makedonya’daki Cinayetler, Gazeteci Zeki Bey Cinayeti, 1909 Adana Vakası.