Kendi politikalarına uymayan herkesi aşırı diye yaftalamayı seviyorlar

Avrupa'da yükselen ırkçı partiler ve Orta Doğu ve Asya'da yeniden başlayan terör eylemleri, Avrupa ve Asya'daki farklı karakterdeki bu iki yükselişin ardında küresel servislerin olduğu iddiasını değerlendiren Gazeteci Gaffar Yakınca "Birincisi Avrupa'daki yükselişi ırkçı ya da aşırı olarak değerlendirmek doğru olmaz. O fikirde değilim çünkü Avrupa'daki yükseliş, yani sağ partilerin yükselişi, aslında Avrupa merkezli politikalara karşı bir tepki. Yani küresel kapitalizmin pandemiyle beraber dayattığı (dayattığı demeyelim de) küresel kapitalizmin pandemiyle beraber yoğunlaştırdığı ekonomik tedbirler ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle hatta şunu şöyle de ifade edebiliriz, tüm batı halklarının Ukrayna-Rusya savaşında Amerika'nın yanında hizaya girmeye zorlanması, artan gıda fiyatlarının yükünün alt sınıfların üzerine yıkılması, bütün bunlar Avrupa ülkelerindeki insanları farklı arayışlara itti.

Soldan istedikleri yanıtı bulamadıkları için, merkez sağ ve merkez solda zaten bu politikaları dayatan merkezi olduğu için, çareyi sağın biraz daha sağında duran partilerde buldular. Bu partilere aşırı sağ denmesi biraz merkezdekilerin yakıştırması. Avrupalılar, kendi politikalarına uymayan herkesi aşırı diye yaftalamayı seviyorlar. Avrupa Parlamento seçimlerinde Fransa'da seçim kazanan, Almanya'da ve diğer ülkelerde oylarını yükselten partilere baktığımızda, bunların programlarında ya da siyasi hedeflerinde ırkçı unsurlar yok. Bunların ırkçı ya da yabancı düşmanı diyebileceğimiz tek özelliği göçmen karşıtlığıdır, düzensiz göç karşıtlığıdır. Bu konuyu ayrı tutmak kaydıyla baktığımızda, bunlar aslında kabaca sosyal adaleti savunan ve Avrupa'nın Amerika'nın yörüngesinden çıkmasını savunan partiler. Onun için bunları büyük bir risk olarak görmüyorum. Aksine, Avrupa ülkelerinin küreselden bağımsızlaşması demokratik sürecin daha iyi işlemesi konusunda bir fırsat olarak görüyorum. dedi ve sözlerine şöyle devam etti;

DAEŞ'in arkasında Amerika olduğunu biliyoruz

Avrupa tarafına doğru gelecek olursak, doğudaki durum biraz farklı. Devam eden Ukrayna-Rusya savaşının bir ikinci alanı, Gazze soykırımı oldu. Yani her ne kadar Filistin'deki direniş uzun süren bir işgalci sonucunda ortaya çıkan Aksa Tufanı ile bugün ateşlenmiş olsa da, bir yanıyla bakıldığında Rusya'nın verdiği moral destek, Türkiye'nin bugüne kadar bu kadar destek vermiş olanlara aldığı pozisyon itibariyle bakıldığında, Amerika'nın ve müttefiklerinin elini zayıflatan bir işlevi görüyor. Yani Gazze savaşının böyle bir unsuru var, böyle bir özelliği var. Şimdi bunun sonunda savaşta bir üçüncü cephe karşılacak mı? Yani Ukrayna-Rusya, İsrail ve Gazze derken bunun üzerine bir üçüncü cephe açılacak mı sorusunu soruyor herkes. Biz bu soruları sorarken, Rusya içinde terör eylemleri gündeme geliyor. Bunları kazıdığınızda arkasında DAEŞ gibi yapıların olduğu çıkıyor. Gidişinde Horasan grubu dedikleri bir ekip var, bunları Suriye'den almışlar. Yani bize karşı savaşa bu tekfircileri almışlar, götürmüşler.

Şimdi, Afganistan'ın Tacikistan sınırındaki Belucistan bölgesinde yetiştiriyorlar. DAEŞ'in arkasında Amerika olduğunu biliyoruz. Rusya içindeki eylemlerin de Amerika tarafından ya da Amerika'nın müttefikleri tarafından örgütlenmiş olması, hatta Çin'e belki Ukrayna istihbaratında karışmış olması son derece muhtemeldir. Rusların iddiası da bunu akla uygun bir şekilde destekliyor. Şimdi, son olay ise biraz daha farklı çünkü daha önceki saldırılar Moskova, Petersburg gibi şehirlerde gerçekleşiyordu ama bu son terörist saldırı Dağıstan'da gerçekleşti. Dağıstan'ın nüfusunun yüzde 85'i Müslüman olan etnik bir mozaik yapısı vardır ve Rusya için hep bir diş ağrısı olmuştur. Yani, Rusya'nın en güneyinde, Rusya için taşıdığı önem büyüktür. Çarlık döneminden biliyorsunuz, İmam Şamil'in memleketi Dağıstan. İmam Şamil, bir Avar Türküdür ve bizim tarihimizde bir kahraman olarak geçer.Neden? Çünkü Rus çarlığına direnen bir bağımsızlıkçıydı.

Sovyet döneminde Dağıstan, Çeçenistan gibi bölgelerde görece bir huzur sağlandı çünkü orada bu federal yapı oluşturuldu, cumhuriyetler kuruldu. Fakat Sovyetler'in çözülmesinden sonra yeniden bunlar Rusya için bir problem haline geldi. 1999'daki İkinci Çeçen Savaşı'nın çıkışı aslında daha derin bir işgaldir. Öncesinde Çeçenistan birliklerinin, Dağıstan'daki birliklerinin daha üsteki müttefikleriyle birlikte daha fazla işgal etmesi şeklindeydi. Bunun ardından da 1999 Çeçenistan Savaşı patladı, Putin'in iktidarın ilk yıllarında sınandığı olay buydu. Zaman içinde Rusya bu sorunu yumuşatmayı, soğutmaya çalışmayı başardı. Nereden anlıyoruz bunu? Son başkanlık seçimlerinde Putin'e en yüksek oy Çeçenistan'dan ve Dağıstan'dan çıktı, yüzde 94 oranında onaylandı Rusya devleti başlıyor. Fakat bu şu anlama gelmiyor, yani buralardaki etnik yapının karmaşıklığı, onların talepleri sıfırlanmış değil.

Şimdi, o talepler bir yanda geçici akımlar, diğer yanda bu Amerika için Rusya'ya karşı bulunması fırsatı anlaşıldığı kadarıyla, daha şimdiki eylemler de bu şekilde kurgulanmış. Bunun arkasında Rusya içinde, Allah korusun, inşallah olmaz ama örneğin camilere yönelik saldırılar gerçekleşebilir. Bunun  iki tane amacı olabilir: biri Rusya'yı istikrarsızlaştırmak, ikincisi mümkünse bir iç savaşa doğru sürüklemek. Ama bunun da ötesine geçerek Dağıstan'ın Gürcistan ve Azerbaycan'a komşu olduğu hesaba katılarak, Türk bölgelerine yayılan bir karışıklığa zemin hazırlamak istiyor olabilirler. Çünkü dediğim gibi Dağıstan'da etnik mozaik var.

Tesla sahipleri Elon Musk’tan utandıkları için Anti-Elon çıkartmalar kullanıyor! Tesla sahipleri Elon Musk’tan utandıkları için Anti-Elon çıkartmalar kullanıyor!

Rusya Dağıstan Saldırısı Gaffar Yakınca Açıkladı

İslam dünyasında da radikal atılımlar güçlenmiyor

30'dan fazla etnik grup var, 14 resmi dil var. Hem Gürcistan hem de Azerbaycan'la paylaştığı etnik unsurlar var, mesela Lezgiler hem de Dağıstan'da hem Azerbaycan'da yaşıyorlar. Bütün bu karışıklık, istikrarsızlık her halükarda Amerikan tarafının, Batı tarafının elini güçlendirir. Amaçlarının da bu olduğunu düşünüyorum, yatırımların güçlenmesini gibi. Tekrar burada tırnak içine alalım "İslam dünyasında da radikal atılımlar güçlenmiyor. İslam dünyasında aslında güçlenen, Maturidilik başlığında incelediğimiz Türk tipi İslam. Mısır'da da, Suudi Arabistan'da da, başka Arap ülkelerinde de bu tür bir İslam konseptine yönelim var. Fakat Amerika bunu sevmiyor, bunu istemiyor çünkü kafasında canlandırdığı bir Müslüman tipi var, daha doğrusu planladığı bir Müslüman tipi. Bu Müslüman tipi, tekfirci bir tip, başka insanlara saldıran bir tip, terör eylemlerine yatkın bir tip. Bu tipi yetiştirmek istiyor, onun için de zaten DAEŞ'i kurmuş ve bunu körükleyerek sanki İslam dünyasında radikalizm yükseliyormuş gibi bir algı oluştu."

Oysa toplamda baktığımızda, tüm İslam dünyasında tekfircilerin oranı yok denecek kadar azdır. Hele böylesi eylemlere katılan Müslümanlar da, neredeyse parmakla sayabileceğiniz kadar az insanlardır.Avrupa'daki sağ partilerin, küresel partilerin yükselmiş hali halk tepkisidir ama bizde İslam dünyasında bir radikalizmin yükselişinden söz edemeyiz. Ne Türkiye'de, ne Mısır'da, ne Suudi Arabistan'da, ne de başka bir ülkede, Afganistan'da bile bahsedemeyiz. Afganistan'da mesela Taliban'la selefi bir akımdır, ama Taliban'ın nereden nereye geldiği, bugün hangi noktada durduğuna bakılırsa, işte öyle radikal bir yükselişi görmüyoruz. Tam aksine, daha bulutlu bir hale geliyorlar, daha ılımlı hale geliyorlar. 

Rus Müslümanlarıyla Moskova arasında çatışmaya neden olacak şeyler yapmaz

 "Rusya aslında bu sözde radikal gözüken örgütlerin başında aslında kimin olduğunu biliyor, ona göre mi hareket edecektir?" sorusuna da cevap veren Gazeteci Gaffar Yakınca, Kesinlikle, Rusya'nın birinci derecede cevabı iç barışını koruyacak hamleler olacak. Mesela, Rusya kesinlikle Rus Müslümanlarıyla Moskova arasında çatışmaya neden olacak şeyler yapmaz. Daha önce yaptığı hatalara düşmeyeceğini düşünüyorum, çünkü 1990'ların Çeçenistan savaşındaki mücadelede Rusya çok hatalar yaptı, bu durum Müslümanları çok incitti. Bunun yapacağını düşünmüyorum çünkü büyük bir risk taşıyor. İki defa iç barışı sağlama yoluna gidecek ama onun dışında ben Rusya'dan uzun süredir beklediğim hamle, Filistin'e yönelik daha açık ve daha sert bir desteklenme. Mesela, silah sevkiyatı olur, kendi subaylarını savaş yıllarının Lübnan'a destek için göndermesi olabilir. Bu tip hamleler yapabilir. Hatta Rusya'nın bir üssü var, Rusya Müslümanlarıyla beraber bu hamleleri yapabilir. Mesela,Dağıstan'dan Çeçenistan'dan birlikler sevk etmeyi deneyebilir. Benim uzun süredir Rusya'dan beklediğim şey bu." ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi