Ercan Küçük - Haber Merkezi
Dünyanın en büyük fındık üretim ülkesi olan Türkiye’de binlerce fındık üreticisinin kaderini belirleyecek taban fiyat henüz açıklanmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması beklenen taban fiyat ise belirsizliğini koruyor. Samimi Haber’e konuşan üretici temsilcisi örgütler hem yaşanan sıkıntıları anlattı hem de maliyetlerdeki artışlara dikkat çekti.
Maliyetlerde yüzde yüzün üzerinde artış
Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, yıllardır kahverengi kokarca gibi fındığa zarar veren böceklerle mücadele ettiklerini belirtti. Karan, fındık üreticisinin yaşadığı sorunları şu şekilde sıraladı:
Birincisi bu zamana kadar fiyat belli değil. Üretici nakit para harcayarak masraflarını maliyetlerini oluşturdu ama fındığını kaça satacağını bilmiyor. İkincisi işçi sıkıntımız var. İşçiler yani asgari ücretin 2-2.5 katı gibi ücretler istiyorlar. Bu da maliyetleri ciddi bir şekilde arttırıyor. Tırpancılar geçen yıl 2bin 2bin 500 liraydı bu yıl 4-5 bin TL civarında bir fiyat istiyorlar. Yine toplamada bin 200, bin 500 TL arasında bir fiyat oluşumu var. Patos fiyatları yine öyle. Yani maliyetlerde yüzde yüzün üzerinde artış varken fındık fiyatlarına %50’ler gibi komik bir artış yapılırsa üreticinin birçoğu bu yıldan sonra artık fındık tarımından çok çok uzaklaşacak.
Karadeniz Bölgesi ciddi manada göç vermeye devam edecek. Eğer iyi bir fiyat açıklanmazsa Karadeniz'de tarım bitme noktasına kadar gelebilir. Beklentimiz iyi bir fiyatın açıklanıp biraz işçiyi memnun etmesi. Ulusal Fındık Konseyi ya da İhracatçılar Birliği’nin açıkladığı kadar rekoltede yok. Onlar abartılacak rekolteler açıklıyorlar. Geçen yılla 3 aşağı 5 yukarı aynı fındık bekliyoruz. Üreticiye çok fındığı var gibi bir algı oluştu o da yanlış. Biz burada fındığı iyi bir rakamdan değerlendirirsek üreticinin mutlu olacağına inanıyoruz.”
“Aşağısı maliyetleri dahi karşılamaz”
Karan, bekledikleri fiyatı ise şu şekilde açıkladı:
“Bizim beklentimiz 180 TL civarında bir fiyat bekliyoruz. Bunun altında oluşacak bir fiyatın üreticinin maliyetinin dahi karşılamayacağını düşünüyorum. Giresun bölgesinde arazi şartları zor olduğu için 140 lira civarında bir maliyet hesapladık. %20 refah payıyla beraber 180 TL gibi bir rakam olursa üreticinin memnun olacağını düşünüyoruz. Ama bunun altında 130 lira gibi bir rakamlar konuştu o rakamlarda üreticinin birçoğu artık fındık tarafından vazgeçme noktasına gelebilir.
Geçen yıl taban fiyat 84 liradan açıklandı, yine rekolte çok yüksek gösterildi. Fakat gerçekte rekolte yoktu, 140 TL bandına kadar fiyatlar gitti. Yani aslında geçen yılda ürünün zirve seviyesi 140 TL. 140 lirayı baz alıp da refah payı verilirse üreticiye üretici memnun olur, yani bizim dediğimiz rakamlar. Ama 84 TL taban fiyatı dikkate alarak %50 enflasyon var deyip bir fiyat oluşursa o da 120-130 bandında olur. Geçen yılki zirve fiyatına yaklaşmamış olur. Orada haksızlığa uğramış olacağını düşünüyoruz.”
“Fındıkta markalaşmak lazım”
Türkiye fındık üretiminde dünyada bir numara. Ancak fındıktan gelir sağlamada yan ürünlerde vs. Türkiye gerilerde geliyor. Türkiye fındıktan maksimum geliri nasıl sağlayabilir? Karan bu soruya verdiği cevapta tekelleşmeye dikkat çekerek şunları söyledi:
Sektörde bir tekelleşme söz konusu. Yıllardır biz fındığı kırmışız yani kabuğundan ayırmışız. Natural hale getirmişiz sadece bunu yurt dışına satmışız. Sattığımız fındıktan maksimum 2.5 milyar dolar para ihracat geliri elde etmişiz. Fakat bunu alan Ferrero, Dr. Oetker grubuydu bunlar 40-50 milyar dolar cirolara ulaşmışlar. Yani bizim kazandığımızın belki 20-25 katı gibi bir kazanca dönüştürmüşler. Öncelikle markalaşmak lazım.
Bir Sarelle markamız vardı dayanamadı küresel güçlerin hegemonyasına. Bir Fiskobirlik vardı, yanlış üretimden dolayı fındık alamaz noktasına geldi, tüm gayrimenkullerini kaybetti. Markalaşmak lazım. Dünyaya hükmedecek markalarımız olması lazım ilk öncelikle. Mamul hale getirip katma değeri yüksek ürünler olarak bunu ihraç etmemiz lazım.
Fındığın yüzde 40’ı tek firmaya
En büyük alıcı Ferrero firması. Monopol bir piyasa var. Yani satıcısı çok, alıcı alıcısı az. Bu da sanki bir firmaya kapitülasyon uygulamış gibi oluyor. Yani Türk fındığının %35-40'ını tek firma alıyor. Burada kendi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fiyatta istediği gibi oynayabiliyor. En büyük mali kaynak ve kapasitesi yüksek olan firmalardan birisi. Fındıkta emanet olayı olur. Üretici fındığını saklayacak yer bulamaz. Manava verir.
Manav da bunu en güvendiği sanayiciye verir. Sanayiciyi de bu fındığı gider Ferrero’ya verir çünkü o onunla çalışır. Biz aslında Ferrero firmasını onlarca kat büyüttük. Bizim ürünümüzü kırdı sattı parasını kasasına koydu. Sonra artık o paradan tam bize vereceği paydayı küçültmek isteyecek. Çünkü adam parayı cebine koymuş. Senin paranı niye büyütsünki? Bu sefer fındık fiyatını aşağı çekmesi gerekiyor. Yerli manavımız kalmadı Karadeniz bölgesinde. Yüzde doksanı artık öz sermayesini bitirdiler. Artık bankayla çalışmak zorundalar, banka faizleri yüksek olunca da bu sefer manav fındık alamayacak. Fındık alamadığı zaman da fiyatlar otomatikman geri gelecek.
İşte Ferrero ben günlük bin ton fındık kabul edebiliyorum diyecek. Bu sefer bin ton kaldığında manava fındığı veremediği zaman da fındık gelmesin diye fiyatları aşağı çekecekler. Burada en önemli görev Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) düşüyor. Eğer TMO alım yerlerini arttırarak ciddi manada alım yaparlarsa, bir de ödeme gününü 15-20 günde sınırlarlarsa fiyatlar yukarıya gidebilir. Ama geçen yılki gibi 40 gün ödeme günü koyarlarsa Ferrero ‘ben günlük bin tonun üzerinde mal kabul etmiyorum’ derse bu sırada fiyatlar ciddi manada geçen yılki taban fiyatlara kadar gevşetilir.”
“Üretici kendi bahçesinde marabalık yapacak”
TümKöySen Ordu Şube Başkanı Zekai Sağra da fındıkta tekelleşmeye ve Ferrero şirketine dikkat çekti.
Yaklaşık 2012’de Ferrero’nun ülkeye girmesiyle birlikte yine bir süreç başladı. Tarımdaki genel sorunlar fındıkta da aynen var. Uluslararası gıda tekellerine terk edilen bir üretici var. TMO’nun bu gıda tekelleri adına verdiği fiyatlar birlikte kararlaştırdıkları fiyatlar oldu, her sene olduğu gibi. Bu sene de aynı şey söz konusu. Bir belirsizlik süreci var. Fındık üreticisi bu sene de kendi topraklarında kendi bahçelerinde marabalık yapacaklar. Hükümetin bu konudaki izlediği tutum tamamen bu gıda tekellerinin lehine oluyor.
Bize fındığı yıllardan beri fiyatı üzerinden tartıştırdılar. Oysa üreticinin istediği fiyatı alabilmesi için örgütlü olması lazım. Dünya pazarında tekel olduğu bir üründe söz sahibi olamıyorsa bunun arkasında başka şeyler aramak lazım. Bizim üretirken kullandığımız kalemlerin en az artış oranı %100. Bu başta gübre olmak üzere, akaryakıt mazottaki artışları bile baz alsak, üreticinin fiyat belirleme hakkı yok.”
Destek, bir torba gübre almıyor
Fındığın birçok ürün için olmazsa olmaz olduğuna dikkat çeken Sağra, dekar başına verilen destek fiyatlarının bir torba gübre dahi almadığını vurguladı. Sağra, şunları söyledi:
“Biz hak ettiğimizi istiyoruz. Ben15 yıllık şube başkanıyım, TümKöySen genel yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda ben bir fındık üreticisiyim. Fındığı benden iyi bilen kimse olamaz.
Maliyet hesaplarını çıkarmışız canlı yayınlarda. Bunları ben soygunla itham ediyorum yıllardan beri. Fındık üreticisinden ülkeyi yönetenler açıktan soygun ve vurgun yapıyorlar. Fındık olmazsa olmaz başta çikolata olmak üzere. Yıllardan beri hep aynı hikayeyi anlatıyorlar. Desteklemeyi bile fındık fiyatına eklemeye kalkıyor, bizimle dalga geçiyorlar. Anayasal hakkı sen bize nasıl destekleme dersin? Kaldı ki 2009’da 150 lirayla başlayan destekleme aradan geçmiş 15 yıl, dekar başına 170 TL. Yani yarım torba gübre almıyor.”
“Fındığı Ferrero’ya teslim etmişsiniz”
Sağra taban fiyatı olarak üreticiyi kurtaracak rakamı ise şu sözlerle açıkladı:
Minimum 210 TL bıçak sırtı bir rakam olur. Üretici ölmez de işte yaşamını sürdürür. Geçen sene TMO 82 TL verdi Ordu fındığına. 82 lirayla destekleme alımı yaptı. 82 liraya aldığı fındığı 130 liraya sattı sezon içinde. Yahu sen nasıl bir TMO’sunki bunu bilmiyor muydun? Bütün stokları senin bilmen lazım. Dünya piyasasında hakim olan bir ürünün stoğunu yapmaya kalkıyorsun.
Aradaki 50 TL çok büyük bir rakam. Onların verdiği rekolteyi 700 bin rekolte desek 700 milyon kilo yapar. 700 milyon kiloyu 50 lirayla çarptığınızda ortaya çıkan rakamlara bakın. Sen piyasaya sınırsız giriyorum de. Fiyatı da geçen sene için konuşuyorum 130 TL. Serbest piyasada da fındık satılsın. Biz demiyoruz ki hep fındığı işte devlet alsın falan diye bir şeyimiz yok.
Evet üreticiyi kurtaracak rakam bu. Kaldı ki hak edilen de bu. Yıllardan beri işte vurgun soygun dediğim rakamlar bunlar. Ordu toplam Türkiye fındığının % 30’unu üretir. Bu da yaklaşık 200 bin ton falan yapar. 200 bin ton desek 200 milyon kg yapar. 1 TL’lik bir manipülasyon 200 milyon TL yapar. Fındık böyle paranın döndüğü garip bir ürün. Diğer ürünlerden çok farklı. En büyük o olduğu için söylüyorum. Siz bunu teslim etmişsiniz Ferrero’ya. Gıda tekellerine teslim edilmiş piyasada bizim söz hakkımız felan yok.
Talep 210, beklenti 110 TL
Sağra, belirlenmesini beklediği taban fiyatı ise şu şekilde açıkladı:
“130 liraya satılan fındık 110 TL şu anda tabelalar. Bugünkü fiyatlarda baz olacak. Verecekleri rakam da 110-115 TL falan olacak.
Biz fiyattan ziyade niçin iddialı olduğumuz bir ürünle biz her sene bu sorunları tartışıyoruz? Eğer bu garip durum böyle devam ediyor ise bunun arkasında daha büyük farklı şeyler var. Ülkeyi yöneten hükümet tavrını bu zamana kadar olduğu gibi bu sene de uluslararası gıda tekellerinin lehine kullanacaktır. Üretici de gene kendi topraklarında bu tekellerin işçisi olarak alın terini teslim edecektir.”