HİCRAN KIVANÇ / HABER-ANALİZ

İsrail’in Gazze’de 284 gündür işlediği soykırım, üç maymunu oynayan dünyanın tüm devletlerinin ve halklarının önünde devam ediyor. 

Bölgesel ve küresel güçlerin arabuluculuğunda başarısızlıkla sonuçlanan son müzakere girişimi de, saldırılarda her şeyini kaybeden Filistin halkının umudunu zayıflatan son gelişme oldu. 

Daracık bir şeridin güneyine sığınan halk, acının ve ıstırabın son noktasına ulaştı. 

İşgal altındaki Filistin topraklarında son 10 aydır yaşanan tarihin en büyük felaketlerinden ve acılarından birini bu denli yalnız göğüslemek zorunda kalacaklarını onlar da düşünmemişti. 

Filistinli fedailer Yahudileri korkutuyor

Yakın zamanda bir ateşkes ya da çözüm gelmeyeceği, daha da yayılacağı değerlendirilen saldırganlığa ve zulme karşı, direnç ve isyanın bir yolu olarak bıçaklı eylemleri ya da ‘feda eylemlerinin’ artmasının beklendiği iddia ediliyor. 

Geçtiğimiz hafta, İsrail istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in üyesi işkenceci bir gardiyanın evinde bıçakla öldürülmüş halde bulunmasının ardından, İsrail kamuoyunda “Filistinli Haşhaşi fedailer” korkusu tekrar nüksetti. Ne zaman, nereden, kimden, hangi soykırımcı veya işkenceciye yöneleceği bilinmeyince korkunun dozu daha da artıyor.

İşgale ve zulme tepki

Bıçak eylemi ya da feda eylemleri de denen eylemler, 7 Ekim’den önce Siyonist işgal güçlerinin keyfi uygulamalarına, saldırılarına, katliamlarına ve hakaretlerine karşı Filistin halkının geliştirdiği bireysel meşru müdafaa eylemleri olarak görüldü. Kimi evinde, kimi yolda, kimi de bir kontrol noktasından geçerken işgal güçlerinin saldırılarına, tacizlerine karşı ya anında ya da daha sonra bir bıçakla verebildiği zararı vermenin bireysel ve “doğal tepkisi” idi. 

Ancak son dönemlerde gerçekleşen bazı feda eylemlerinin yapısı ve özelliği, bu intikam saldırılarının bireysel olmaktan çok, örgütlü bir iradenin elinden çıkmaya başladığının ipuçlarını da veriyor.

Irak'ın kuzeyine hava harekatı! 24 terör hedefi vuruldu... Irak'ın kuzeyine hava harekatı! 24 terör hedefi vuruldu...

Filistin’in neredeyse 100 yılı bulan işgali sürecinde, halkın çok farklı çeşitlerde eylemler ürettiği kayıtlara geçti. Bu eylemler her defasında, ABD ve Batı ülkeleriyle küresel Yahudi sermayesinin para, silah ve teçhizat desteğini alan işgal ordusunun yaptığı zulmüne, gasplarına, katliamlarına birer tepkiyi, direnişi, ayakta ve hayatta kalma azmini gösteriyordu.  

Bugün Filistin direniş güçleri dediğimiz organize grupların kendi silahını üretme seviyesine geldiği noktada bu bireysel eylemler, Filistinli gruplar tarafından övülerek sahiplenilen, halkı motive eden, öte yandan işgal edilmiş topraklara yerleştirilen İsrailliler için korku veren eylemler haline dönüşmüş durumda.

Feda eylemleri 2014’ten sonra arttı

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs bölgesinde daha yaygın olan feda eylemleriyle ilgili Filistin Enformasyon Merkezi’nde yer alan bilgilere göre, bu tarz suikastların 2014’ten sonra artış gösterdiği, 2022 yılında zirve yaptığı ve 7 Ekim’den bu yana ise nispeten azaldığı görülüyor.  

Kaynaklar, feda eylemlerinin çoğunun; işgalcilerin yarattığı şiddet ortamına doğmuş, saldırılara ve aşağılanmaya maruz kalmış, bir lider, plan ya da yönlendirmeye tabi olmayan gençler tarafından yürütüldüğüne dikkat çekiyor. Hatta bu noktada sosyal medyanın etkisine de dikkat çekiliyor.

Filistin Enformasyon Merkezi'ne 2022 yılında değerlendirmelerde bulunan Kudüs ve yerleşim alanlarına ilişkin uzmanlığıyla bilinen Cemal Amr’ın; “Şu anda direniş gösteren gençler solcu, laik veya İslamcı herhangi bir parti ve akımın düşünsel eğitiminden geçmeyen gençler. Bu gençlerin çoğu Filistinli grup, hareket ve akımlara mensup değiller. Aynı şekilde daha önce hazırlanmış bir plan ve programa göre de hareket etmiyorlar” şeklindeki sözleri ‘Filistinli Haşhaşiler’ olayına bir parça ışık tutuyor. 

Kasım 2014’te iki İsrail askerinin öldüğü, birinin ağır yaralandığı eyleme ilişkin açıklama yapan İsrailli üst düzey bir askeri yetkilinin, Filistinli suikastçılarla ilgili olarak basına verdiği demecin şokunu henüz atlatamayan İsrailliler, Havara askeri geçiş noktasında biri ağır 2 askerin yaralandığı haberiyle sarsılmıştı. 

Devam eden eylemler, 2022 yılında Tel Aviv’de en az 5 İsraillinin öldürüldüğü ve 6’sının yaralandığı eylemin yanı sıra, aynı yılın Mart ayındaki sadece 1 hafta içerisinde asker ve polislere yönelik art arda üç ölümcül saldırının gerçekleşmesiyle sürmüş. 2022 yılı toplam 9 feda eylemiyle zirveyi görmüş. 

Filistinli fedailer ve Hasan Sabbah’ın Haşhaşileri

Vatanlarını ve canlarını işgalcilere karşı koruma refleksiyle hareket eden Filistinli gençlerin eylemleri bir yönüyle Hasan Sabbah’ın Haşhaşilerine benzetiliyor. Klasik tarih ezberinin aksini anlatan bazı tarihçilerin yorumuna göre böyle bir benzerlik kaçınılmaz biçimde ortada duruyor. Sabbah’ın Haşhaşi fedaileri eylem anında ve yakalandıklarında gösterdikleri cesaretleriyle ve kendi canlarını hiçe sayan  davranışlarıyla hatırlanıyor. Sabbah ve Haşhaşilerinin çevresinde bu ve diğer yönleriyle yalnızca 11. ve 12. yüzyılda değil, günümüzde bile birçok kurgusal ve efsanevi söylenti oluşturulmuş durumda. Haşhaşilerin insanlarda şaşkınlık ve korkuya neden olan bu halleriyle ilgili yayılan söylentiler tarih boyunca kitaplara ve filmlere konu olsa da, kesinliği bilinmeyen bu iddialara ilişkin bazı bilim insanları genel kabul görmüş algının dışında yaklaşımlar sergiliyor. 

Kesin olan şu ki, Hasan Sabbah ve sadık Haşhaşileri, egemen güce karşı sayıları ve olanakları az da olsa, ayakta kalmak için bir tür ‘öz savunma’ gerçekleştirmişti. Filistin halkı arasında yayılan kahramanlık öyküleriyle şimdiden efsaneleşen fedai gençlerin eylemleri de, egemen ve zalim bir güce karşı topraklarını ve hayatını savunma amacını öne çıkarıyor.

Editör: Elif Erbay