Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Beştepe’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'yi kabul etti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da yer aldığı görüşmede, Türkiye-Irak ilişkileri ve IKBY ile işbirliği üzerinde fikir teatisinde bulunuldu; bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı.

Erdoğan, görüşmenin ardından “Teröre karşı iş birliğimiz sürecek. Bölgesel savaş riski var, bölgenin istikrar ve güvenine önem veriyoruz. Irak’ın çatışmadan uzak durma gayretini takdir ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Irak Türkiye iş birliğinin bölge açısından ne ifade ettiğini ve Barzani’yle görüşmenin Irak ve Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceğini Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Ersin Orallı’yla konuştuk.

İsrail’in planı 5 Kasım’dan önce İran’a saldırmak İsrail’in planı 5 Kasım’dan önce İran’a saldırmak

‘İsrail, Lübnan’dan sonra Suriye ve Irak’ı hedef alacak’

“Bölgesel tehditlerin küresel çok daha büyük çatışmalara dönüşmesine ramak kaldığı şu günlerde” atılan yumuşama adımlarının önemine işaret eden Orallı şunları söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti Ortadoğu coğrafyasının ve aslında Avrupa’nın doğusunun istikrar açısından en öne çıkan, hem demokrasi ve insan hakları bakımından hem de iktisadi kalkınma noktasında temel aktördür. Ayrıca bölgesinde barışın ve istikrarın yayılması adına önemli bir çaba ortaya koyduğu açık bir şekilde görülmektedir. Irak, Suriye, Lübnan ve İsrail denklemi içerisinde değerlendirme yapılacak olursa İsrail bugün itibarıyla önce Gazze, ardından Batı Şeria ve an itibarıyla Lübnan’ı açık bir şekilde hedef almış durumdadır. Bir sonraki hedefin, Suriye’yle işini gördükten sonra Irak olacağı açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.”

‘İlişkiler kazan-kazan şeklinde ilerleyecek’

Barzani’nin Irak’taki merkezi hükümetle problemlerini çözmesinin önemine işaret eden Orallı şöyle konuştu:

“Şayet Barzani, merkezi hükümetle arasındaki temel problemleri çözmüş ve kalkınma yoluna destek verecek bir denklemin içine dahil olmuşsa şüphesiz Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması açısından önemli bir durum ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin nihai hedefi, hem Suriye’nin hem Irak’ın, hatta İran’ın da toprak bütünlüğünü sağlanması, istikrarlı bir komşuluk ilişkisinin geliştirilmesi noktasındadır.”

“Irak anayasasının meşru bir federe yapı olarak öngörmüş olduğu Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle Türkiye arasındaki diyalogun, hem enerji nakil hatlarının çok önemli olması itibarıyla hem de diğer iktisadi alanlarda çok doğru bir denklem kurulması itibarıyla kazan-kazan şeklinde ilerleyebileceği kanaatindeyim. O bakımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın Barzani ile yaptığı görüşmenin, bölgesel istikrar bağlamında önemli tavsiyelerin Irak hükümetine ve Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetime sunularak tamamlanacağını düşünüyorum. Hem ekonomik ilişkilerimiz hem bölgesel istikrar ve güvenlik arayışı hem de terörle mücadelede ortak bir perspektifin ortaya konulması için oldukça büyük bir önem arz ettiği kanaatindeyim.”

‘Ekonomik iş birliğinin savunma ve siyaset alanına ilerlemesi zorunluluktur’

“Türkiye’nin bölgedeki tüm aktörlere yumuşama ve istikrar bağlamında uzattığı el, Barzani tarafından da Esat tarafından da Maliki tarafından da geri çevrilmemelidir” değerlendirmesinde bulunan Orallı, sözlerine şöyle devam etti:

“Özellikle Türkiye’nin Irak’taki bölgesel yönetime ilişkin enerji kaynaklarının taşınması, karşılıklı ithalat ihracat rejiminin güçlendirilmesi ve belki de uzun vadede serbest ticaret bölgelerinin konumlandırılması noktasında attığı adımlar, ahde vefa ilkesine olan sadakati oldukça kayda değer gelişmelerdir.”

“Özellikle müteahhitlik faaliyetleri bağlamında Türkiye’nin Irak’ın kuzey bölgesine yapmış olduğu faaliyetler de değerlendirildiğinde şüphesiz iktisadi anlamda bir barış ikliminin öne çıktığı bu durumu ortaya koyan bir realitedir.”

“Şimdi temel beklenti şudur: Fonksiyonel işbirliği ağları çerçevesinde, müteahhitlik işleri bağlamında ve petrol ticareti bağlamında öne çıkan ticari ittifakın siyasi alana ve savunma alanına doğru adım adım gelişmesi bir zorunluluktur. Özellikle PKK’yla, YPG’yle, PYD’yle, bölgedeki tüm terör örgütleriyle mücadele noktasında Türkiye’nin yardımcı aktörlere ihtiyaç duyduğu açık bir şekilde ortadadır. Bu yardımcı aktörlerden bir tanesi de Barzani ve yönetimidir. Özellikle Talabani’nin teröre maalesef yeteri kadar mesafe koyamadığı bugünlerde, o bölgenin yönetiminde yer alan en önemli aktörlerden bir tanesinin Türkiye’yle yan yana durmayı, aynı perspektiften bakmayı kabul etmesi nihai bir barış ikliminin yaratılması açısından büyük bir önem arz etmektedir.”

“Her bir aktörü ötekileştirmenin, her bir aktörü karşımıza almanın doğru olmayacağı kanaati Türkiye’nin temel, çok yönlü, çok boyutlu ve insani dış politika anlayışının temel nirengi noktasıdır” diyen Orallı, sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Ben Barzani ile gerçekleşen bu diyalogun Türkiye açısından da önemli bir kazanım ortaya koyacağı, Irak’taki olası bölünme senaryolarını da öteleyeceği, sonlandıracağı ve bu tartışmaların ortadan kalkacağı yeni bir barış ve güvenlik mimarisi için önemli olduğu kanaatindeyim.”

Editör: Ercan Çankaya