HABER MERKEZİ

İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün saldırıya uğramasıyla ilgili başlatılan soruşturmaya gizlilik kararı getirildi. 

CHP'de 'adaylık' tartışmaları: Genel Başkan Yardımcısı'ndan açıklama... CHP'de 'adaylık' tartışmaları: Genel Başkan Yardımcısı'ndan açıklama...

Soruşturma devam ederken, geçtiğimiz günlerde İstanbul İkitelli’de yaptığı bir sohbet etkinliğinden ayrılışı sırasında saldırıya uğrayıp darp edilen Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ise, kendisine yapılan saldırının arkasında CIA ve MOSSAD’ın bulunduğunu iddia etti.

Kendi görüşüne yakın Lalegül Tv’de özel yayına katılarak olayla ilgili açıklamalarda bulunan Cübbeli Ahmet; Bu FETÖ’nün projesi ama FETÖ’nün kendi projesi olmaz. Bu CIA ve MOSSAD projesi” dedi. 

Nakşiliğin radikalleştirilmeye çalışıldığını savunan Ünlü; “Dediler ki 'Nakşilerden bir grubu radikalleştirmemiz lazım'. Menzil’den buna yol bulamadılar, Erenköy cemaatinden buna yol bulamadılar, İskenderpaşa cemaatinden buna yol bulamadılar. Ama şu anda görüyoruz ki ana avrat sövenler İsmailağa’da hocaefendiler” dedi. 

“Gezme diye tehdit ettiler”

Tehdit edildiğini söyleyen Ünlü şöyle devam etti: “Gezmemen lazım diye mesaj verdiler. Gırtlağına değdik dediler. Ben de ‘Daha çok gezmem lazım’ diye mesaj aldım bu işten. Ki benim ihvanın ayağına gitmem diğerlerini rahatsız etti. 50 senedir dalmayan şimdi niye daldı? Bize yapılan bu hareket, bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor."

Kendisine yapılan saldırıyı, 3 Eylül 2006’da İsmailağa Camisinde öldürülen Bayram Ali Öztürk’e yapılan saldırıya benzeten Cübbeli Ahmet, Öztürk’ün öldürülmesinin İsmailağa içinden bağlantılı olduğunu iddia ederek şunları söyledi: 

“Cinayetin ucu sizin içinize kadar uzar”

“O zaman hatırladığım kadarıyla İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beyefendiydi. ‘Bayram hoca cinayetini karıştırırsak bu iş sizin içinize kadar gider, çok deşmeyelim’ şeklinde bilgi geldi. Sonra oğlu Mahmut Öztürk de buna benzer şeyler de söyledi. Babasının katili öldürüldü diye… Oysa babasının katili öldürüldü diye bir şey yok ki. O linç edildi. Onu linç eden delili karartmak için linç etti. Efendi Hazretleri’nin ihvanı linç etmedi. Bunların hepsi üst kattan seyredildi. Sağ üst kattan minbere atladılar. Tamamen hiç tanımadığımız adamlar linç etti. Zaten Bayram Hoca şehit edilmeden evvel, İBDA-C takımını çok duyuyorduk, onlar da sohbete çok gelmeye başladı. Hatta dedim ki burada bir sıkıntı çıkabilir. Arkadaşlar Bayram Hocayı kıskandığımı söyledi. Çok ağırıma gitti. Şadırvana kadar hasırlar seriliyor. ‘Caminin ön safları hippi gibi uzun saçlı adamlarla doluyor’ dediler. Bir abimiz vardı, ‘Ezana erken çıkmıştım, biri oraya gizlenmiş, meczup gibi eşgalleri var. Böyle adamlar üst kata çıkıyor’ dedi. Bunlar duyunca daha da işkillendim. Zaten İsmailağa Caminin içi küçük. 4-5 safla doluyor. Cami bu tiplerle doluyor. Bayram Efendi sohbet yaparken 3-5 kişi sarıklı, cübbeli. Gerisi böyle tipler. Bunu şahitler anlattı. Beni de rahatsız etti.
Bu sefer hocaefendi mihrapta vaaz ettirilmeye başlandı. Dedim niye kürsüye çıkarılmıyor? Müftülük izin vermiyor dediler. Müftülük sohbete nasıl izin veriyor? Bu İBDA’cılardan Saadettin’in babasına biri geliyor, alttaki tabakadan, Bayram Hocayı vaaza başlatalım İsmailağa’da dedi. Mevzu böyle başladı. Bu yüzden Bayram hoca İsmailağa’nın mihrabına çekildi. Onu sohbete başlatan irade, kürsüye izin vermedi. Şimdi ben bunu deştim. İsmailağa’nın kürsüsü çok yüksek. Oraya bıçağı sallayamaz. O işi planlayan irade, vaazı mihrapta planlayarak devam etti ki onu mihraba yakın getirdi. Böyle temiz iş yapıyorlar”.

Editör: Elif Erbay