Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grubu Meclis'te toplandı. Grup toplantısı öncesinde partiye iki yeni katılım vardı.

Demokrat Parti’den istifa eden ve bağımsız milletvekili olan Cemal Enginyurt ile Salih Uzun, CHP’ye katıldı. Enginyurt ile Uzun’un rozetlerini CHP Genel Başkanı Özgür Özel taktı.

CHP lideri Özel daha sonra parti grubuna seslendi.

Özel konuşmasında Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın felaketine ilişkin bilirkişi raporunun henüz hazırlanmayış olmasına tepki gösterdi.

CHP lideri Özel, “Bizim bu raporu ifşa etmemizden ve bilirkişinin raporunun arkasında durmasından sonra ‘İhtiyaç duyduk heyeti genişletiyoruz’ dediler. O günden bu güne yeni bilirkişiler geldiler birkaç gün çalıştılar ama ne eski rapor ne o rapora yeni bilirkişilerin ilavesi, ortada hiçbir rapor yok.” diye konuştu.

CHP DEPREM BÖLGESİNE GİDİYOR

Özgür Özel, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ikinci yıl dönümünde milletvekilleriyle bölgede olacaklarını da söyledi. Depremin yaralarının aradan geçen iki yıla rağmen sarılamadığını savunan Özel, depremzedelerin sorunlarını dile getirmeyi sürdüreceklerini söyledi.

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"78 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan Kartalkaya faciasının üzerinden tam iki hafta geçti. İçişleri Bakanı olay günü tüm sorumluların 10 gün içinde belirleneceğini taahhüt etti. Bugün o sözün üzerinden tam 14 gün geçti, sorumlular ortada yok.

Kapalıçarşı’da 9 milyar TL’lik kara para vurgunu: 93 paravan şirketle büyük operasyon! Kapalıçarşı’da 9 milyar TL’lik kara para vurgunu: 93 paravan şirketle büyük operasyon!

Adalet Bakanı’nın önce resmi yazıyla görevlendirdiği, sonra kabul etmeyip ‘Bu rapora Bolu Belediyesi’ni ilave etmezseni almayız’ dedikleri, ‘Bu rapordan Turizm Bakanlığı’nı çıkarmazsanız almayız’ dedikleri rapora önce korsan dediler. Resmi görevlendirme yazısını açıkladık, isimleri, resimleri açıkladık. O günkü 7 kişilik bilirkişi heyeti, suçlu görmediklerini o rapora ilave etmediler.

Bu sefer önce dediler ki; ‘O rapor korsandır.’ Bizim bu raporu ifşa etmemizden ve bilirkişinin raporunun arkasında durmasından sonra ‘İhtiyaç duyduk heyeti genişletiyoruz’ dediler. O günden bu güne yeni bilirkişiler geldiler birkaç gün çalıştılar ama ne eski rapor ne o rapora yeni bilirkişilerin ilavesi, ortada hiçbir rapor yok.

Bundan önceki pratikler, bu meseleye samimi yaklaşımları bunu sağlayabileceğimizi gösteriyor. Ardından 21 tane vicdanlı oy aldığı Anadolu'nun ve Trakya'nın temiz insanlarından korkacak, onların yüzüne bakamayacak hâle gelmeyecek milletvekiline ihtiyacımız var.

AK Parti ve MHP'ye o gün sesleneceğiz. Milletvekillerine teker teker ulaşacağız ve diyeceğiz ki: Bu ayıba ortak olmayın.

Gelin, bu bakanı Yüce Divan'a yollayalım. Anayasa Mahkemesi önünde açık bir şekilde bu çark nasıl kurulmuş, bu sistem nasıl çürümüş, bu denetimler nasıl olmamış, bu evlatlar nasıl yanmış, kül olmuş, bu hayatlar nasıl sönmüş, hep beraber bakalım.

“SORUNLARI MECLİS’E TAŞIMAYA GİDİYORUZ”

CHP olarak önümüzdeki üç günde, depremde yıkılan neresi varsa, hasar gören tüm illerde var gücümüzle olmaya, onlara iki yıl önce olduğu gibi, iki yıl sonra da dokunmaya, sorunları Meclis’e taşımaya gidiyoruz.

8-10 Şubat tarihlerinde Erdoğan yaptığı açıklamada, 650 bin konutun yıkıldığını, devletin güçlü olduğunu ve bir yıl içinde tüm konutların yapılarak teslim edileceğinin sözünü vermişti. Depremin birinci yılı bittiğinde açıkladık. Teslim edilen konut sayısı sadece 18 bin 19’du. Yani söz verilenin yüzde 2,7’si.

Depremin ardından yapılan yargılamalar tam bir fiyaskodur. 2031 soruşturma var, bin 397’si hakkında iddianame düzenlenmiş. Yani her üç sorumludan biri şu ana kadar savcı karşısına bile çıkmamıştır. Karara bağlanan soruşturma sayısı 75’tir. Her yüz aileden 97’sinin adalet beklentisi devam ediyor. Apartman isimleriyle, site isimleriyle bu salonda her hafta ailelerin sorunlarını dile getirdik. Sorumluların yurt dışına kaçmasından, izini kaybettirmesinden acı çeken insanlar var.

"ÖĞRENCİLER YILLARINI KAYBEDİYOR"

Meslek örgütlerinin gönüllü onca dayanışma çabasına rağmen bu alanı devlet hala regüle edememiştir. Yoğun bakım sorunu en büyük sorundur. Yoğun bakıma yatırılması gereken hastalar acil sedyelerinde beklemekte.

Deprem bölgesinde yüzlerce okul yıkılmıştır. Açtık denilen okulların çoğu konteyner okullardır. Sağlıksız, elverişsiz, eğitime uygun olmayan şartlarda öğrenciler yıllarını kaybetmektedir.

Sadece Van depreminde bir seferde 6 yıl mücbir sebep uzatılmış ve uygulanmıştır. Böylesi bir depremde çorap satıp geçinen adamdan vergi almaya çalışmanın bir vicdanı gerekçesi ortada yoktur.

“EN PAHALI ÜLKE TÜRKİYE”

Dünyanın kişi başına milli gelire göre kirası en pahalı ülkesi Türkiye, beş kat azıyla Macaristan bir arkamızda. Bu şartlar altında geçen seneye göre kiralar yüzde 100 artmışken, asgari ücretliye yüzde 30, emekliye yüzde 12 zamlarla bu insanların hem barınması hem de karınlarını doyurması bekleniyor.

Dün ocak enflasyonu açıklandı. TÜİK’e göre fiyatlar bir ayda 5,03 arttı. Oysa ENAG yüzde 8,22’lik bir enflasyon hesapladı. Geçen ay TÜİK enflasyonu yüzde 1 çıkarırken aslında bu aya doğru ötelediğini hepimiz biliyorduk. Yapılacak zamları ocak ayına bırakarak hesabı TÜİK’te bir tuttular ve bu ay 5 oldu. Bu her emekli ve memurun cebine girecek paradan yüzde 4 çalmak demektir.

3 miyon 870 bin emekli için Meclis’te bir yasal düzenleme yapılması gerek. Kök maaşları 12 bin 500 liranın altındaydı. Eğer düzenleme yapılmazsa 12 bin 500 lira almaya devam edeceklerdi. Meclis’in düzenleme yetkisi, yasa yetkisi olduğu için, bakan ‘En düşük emekli maaşını 14 bin 469 lira yaptık’ dedi. Bakan bunu deyince, ‘Yavaş, yetki Meclis’in’ dedik. Utançla ifade etmek isterim ki; bakanın o hadsizliği yapışından tam 23 gün sonra, bir gece yarısı Meclis’ten en düşük emekli maaşının 14 bin 496 lira olmasına el kaldırdılar.

TSK'DAN İHRAC EİLEN TEĞMENLER

Teğmenler hayalini gördükleri gün, çok sevdikleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, orduya, bayrağa bağlılıklarını dile getirmek için, kılıçlarını çekip devlete sadakat yemini etmek istediler. Yıllardır olan bu geleneğe izin istediler ‘törende olmaz’ dediler. Onlar da dedi ki ‘Tören bitince, birlikte yaparız.’ Gittiler, yeminlerini yaptılar. Emre itaatsizlik ettiniz diye disipline sevk edildiler.

Bunu hazmedemeyen bir takım tarikatlar, cemaatler, sekiz gün boyunca sosyal medyadan teğmenlere saldırdılar. Selamını gülerek aldığı, hatrını sorduğu, elini sıktığı Ebru teğmene sekiz gün sonra ‘Sen kime kılıç çekiyorsun’ diye çıkışta bulundu Erdoğan... Maalesef o günden sonra teğmenlere soruşturmalar açıldı. Geçen gün teğmenlerimizden beşi ve üç komutanları ordudan ihraç edildi.

Teğmenere aylardır sosyal medyada hakaret edenler, cinsiyetçi küfür edenler, açık açık hedef gösterenlere bir soruşturma açılmamışken, teğmenler ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerimizle ilgili bir yanda bir cübbeli amirale soruşturmayı aylarca bekletip, emekli hakkı verenler, onların gençlik hayallerini mahfettiler, komutanlarını yaktılar.

Beş teğmen ve üç komutan hepimizin onurudur ve gururudur. Onlar kendilerini hangi mevkide, makamda görmek istiyorlarsa bunu sağlamak boynumuzun borcudur. Onları misafir edeceğiz, iktidar değişiminden sonra mümkün olan en kısa süre neyse teğmenlerimizi hiçbir kayıpları olmadan dönem arkadaşlarından asla geri bırakmadan kayıplarını telafi edeceğiz."

Editör: Yasin Paşalı