Ercan Çankaya - Haber Merkezi
Pekin yönetimi, pazartesi günü Tayvan'ın bağımsızlığına karşı bir "uyarı" olarak, Tayvan ve adaları çevresinde geniş çaplı bir askeri tatbikat başlattı. Çin ordusunun Doğu Tiyatro Komutanlığı'nın ordu, donanma, hava kuvvetleri ve füze birimlerinin ortak operasyonlarını içerdiğini belirttiği tatbikatlar, Tayvan çevresinde ve adayı Çin'den ayıran Tayvan Boğazı'nda gerçekleştirildi.
Doğu Tiyatrosu Komutanlığı sözcüsü Deniz Kıdemli Yüzbaşı Li Xi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, tatbikatların "Tayvan'ın bağımsızlığını destekleyenlere büyük bir uyarı ve ulusal egemenliğimizi koruma kararlılığımızın bir göstergesi" olduğunu ifade etti. Tatbikatlar, Tayvan Lideri Lai Ching-te'nin perşembe günü Tayvan Ulusal Günü münasebetiyle yaptığı ve adanın Pekin'e tabi olmayan "egemen ve bağımsız bir ülke" olduğuna dair inancını yinelediği konuşmasının ardından düzenlendi.
Tatbikat öncesinde Doğu Tiyatro Komutanlığı sosyal medyada, "Savaşa Hazır" başlıklı bir propaganda videosu yayınladı. Videoda savaş uçakları ve savaş gemilerinin kendilerini konumlandırdıkları görüntüler yer aldı. Ekteki metinde komutanlığın "her zaman savaşa hazır olduğu ve her an savaşabileceği" belirtildi. Tayvan Savunma Bakanlığı tatbikatı bir "provokasyon" olarak kınadı ve kuvvetlerinin misilleme yapmaya hazır olduğunu belirtti.
‘Çin bunu her zaman yapıyor’
Çin’in tehdit niteliğindeki bu tatbikatını ve Çin-Tayvan ilişkilerinin geleceğini Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi İrfan Kaya Ülger’e sorduk.
“Çin, aslında belli aralıklarla her zaman bunu yapıyor. Tayvan’ın ayrı bir devlet olduğunu Çin kabul etmiyor” diyen Ülger, sorunun tarihini 1949’ta Mao Zedung yönetimindeki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) ülkede iktidarı ele geçirmesinden itibaren ele aldı.
1949’ta ÇKP’nin ülkede iktidara gelmesiyle o dönemin mevcut Çin hükümetinin bugün Tayvan olarak bilinen Formoza adasında yeni bir yönetim kurduğunu ve bu siyasi yapının milliyetçi Çin olarak tanındığını belirten Ülger, dönemin ABD Başkanı Nickson’un 1972’deki Pekin ziyaretine dek ABD’nin meşru Çin yönetimi olarak Tayvan’ı tanıdığını söyledi.
“Uzunca bir süre Tayvan Çin’i temsil etti” diyen Ülger, bugün Tayvan’ın Birleşmiş Milletler’e (BM) üye olmadığını, Çin’in Tayvan’ı tanıma niyetlenen hükümetleri diplomatik ilişkileri kesmekle tehdit ettiğini söyledi.
Ülger sözlerine şöyle devam etti:
“Çin yönetiminin Mao’dan sonra yaşadığı transformasyon yeni bir idare ortaya çıkardı. ÇKP’den başka partiye izin verilmedi, fakat Çin ekonomik sistemini değiştirdi, kapitalist market ekonomisine yol alırken yabancı sermaye rejimini değiştirdi. 1989 yılında Varşova Paktı’nın kendi kendini dağıtmasıyla Çin’de öğrenciler gösterilere başladılar. Pekin’de merkezi bir konumda olan Tiananmen Meydanı’nda toplanan öğrencilerin etrafı çevrilerek bu öğrencilerin çoğu öldürüldü.”
Çin yönetimi protestoyu bastırarak tek partili yönetimi korusa da “sonra ticari çıkarlar ağır bastı” diyen Ülger, ülke ekonomisinin kapitalizme açıldığına dikkat çekti.
‘Çin Tayvan’da hükümranlık haklarının tanınmasını istiyor’
Çin’de nüfusun yüzde 90’ından fazlasının Çinlilerden oluştuğunu belirten Ülger; Sincan, Tibet, İç Moğolistan ve Mançurya’daki azınlıkların sayıca ancak nüfusun yüzde 10’u gibi bir orana denk gelebildiğini söyledi.
Çin’in bu yüzden Rusya gibi ciddi bir bölünme tehdidine maruz kalmadığına dikkat çeken Ülger, fakat yine de Çin’in Hong Kong’da, Makao’da olduğu gibi Tayvan’da da hükümranlık haklarının tanınmasını istediğini dile getirdi.
‘Çip krizi tehlikesi kısa vadede savaşa engel’
Tayvan’ın bilgisayarlar, arabalar için hayati önem taşıyan çip üretiminde en önde gelen ülke olduğunu belirten Ülger, bu üretim durmuş olsa tüm dünyanın olumsuz etkileneceğini söyledi.
Çin’in bu sebeple “buranın günün birinde savaş olmadan anakaraya katılmasını istiyor” diyen Ülger, “süreci hızlandırmak için tatbikatlar yaptığını” dile getirdi.
‘ABD Tayvan’ın bağımsız bir devlet olarak varlığını korumasını istiyor’
Nancy Pelosi’nin Temsilciler Meclisi Başkanlığı yaptığı dönemdeki Tayvan ziyaretini hatırlatan Ülger, ABD yönetiminin Tayvan’ın bağımsız bir devlet olarak varlığını korumasını istediğinin altını çizdi.
ABD’nin Tayvan’a yönelik bir askeri harekattan Tayvan sebebiyle kaçındığını belirten Ülger, ABD tüm angajmanını Orta Doğu’ya yoğunlaştırırsa Uzak Doğu’da Çin’in Tayvan’ı ilhakı için uygun bir zemin doğacağını söyledi.
Çin’in Tayvan’ın ilhakını ABD’nin başka bir coğrafyaya yöneldiği uygun bir zamanda gerçekleştirmek istediğini söyleyen Ülger, öte yandan ABD’nin Tayvan meselesiyle bu derece ilgilenmesinin sebebinin Çin’in kendisine meydan okuması olduğuna dikkat çekti.
‘Eski dünyada ABD hegemonyasını tehdit eden tek güç Çin’
Çin’in meydan okuma hamlelerinin en önemlisinin Kuşak Yol Projesi olduğunu belirten Ülger, eski dünyada ABD hegemonyasını tehdit eden tek gücün Çin olduğunu ifade etti.
Putin her ne kadar bunu kabul etmese de Rusya’nın bu güç mücadelesinde marjinal kaldığını belirten Ülger, Rusya’nın iç sorunlarının, nüfusuyla ilgili sorunların geride kalmasına neden olduğunu vurguladı.
‘ABD, Çin’i NATO’yla çevrelemek istiyor’
ABD’nin esas tehlikeyi Çin olarak gördüğünü ve NATO’nun 2030 Vizyonu’nda da bunun yer aldığını ifade eden Ülger, ABD nasıl ki Soğuk Savaş döneminde Rusya’yı NATO’yla çevrelediyse şimdi de Çin’i bu şekilde çevirmek istediğini vurguladı.
Çin’in etrafında bir “güvenlik halkası” oluşturulmaya çalışıldığını belirten Ülger, bu halkadaki ülkelerin Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya olduğunu ifade etti.
Çin’in bu sebeple de kendisine ait gördüğü Tayvan etrafında belirli aralıklarla tatbikatlar yaptığını ifade eden Ülger, kısa vadede bir askeri harekatın mümkün olmadığını, fakat Çin’in şartları uygun gördüğü bir noktada askeri harekat ihtimalini deneyeceğini söyledi.