Kırmızı bültenle aranıyordu! Muğla'da yakayı ele verdi... Kırmızı bültenle aranıyordu! Muğla'da yakayı ele verdi...
Haber Merkezi

Hain darbe girişiminin sekizinci yılını geride bıraktık. 15 Temmuz'un üzerinden yıllar geçmesine rağmen kalkışma gecesiyle ilgili yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Samimi Haber olarak kalkışma gecesi yaşananları, 15 Temmuz Gazisi Levent Deveci’ye sorduk…

15 Temmuz gecesi Köprü’de direnenlerden biri olan Levent Deveci, o gece Köprü’de olanları tüm detaylarıyla Samimi Haber’e anlattı.

Hedefim şehadetti

15 Temmuz Günü, kalkışmanın ilk haberini arkadaşı Ahmet Kutluay’ın kafesinde çay içerken aldığını söyleyen Deveci, saat 20:30 sıralarında o sırada adı Boğaz Köprüsü olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden ilk görüntülerin düşmeye başladığını belirtti.

Deveci, görüntülerdeki kolluk kuvvetlerinin polis değil, asker olmasından bu olayın bir terör olayı değil, darbe girişimi olduğunu anladığını söyledi.

Deveci arkadaşına kahvedekilere bir darbe girişimi olduğunu söyleyerek uygun bir dille çıkarmasını söylediğini aktardı.

Bu sırada arkadaşının kendisine “sen gitme, vurulursun” dediğini aktaran Deveci, hedefinin şehadet olduğunu söylüyor.

Bizden misiniz onlardan mı?

Haberi kafede aldıktan sonra evine gittiğini anlatan Deveci, uyuyan 4 yaşındaki kızıyla gözyaşları damlayıp uyanmasın, gitmesini zorlaştırmasın diye gözyaşlarını tutarak vedalaştığını, oğulları ve eşiyle de vedalaştıktan sonra oturduğu siteden bir arkadaşının aracıyla Köprü’ye hareket ettiğini anlatıyor.

Deveci, araçtaki diğer genç arkadaşlarıyla birlikte önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın evinin bulunduğu Kısıklı’ya hareket ettiklerini belirtiyor. Burada Kısıklı’nın zırhlı araçlar giremesin diye çevresine kamyonlar park edilerek ve özel harekatla koruma altına alındığını fark ettiklerini söyleyen Deveci, yakındaki bir karakola gidip nerede insana ihtiyaç olduğunu sorduklarını aktarıyor. Esas sıkıntının Köprü’de ve Çekmeköy’de olduğunu öğrenen Deveci ve arkadaşları, Bağlarbaşı’ndaki girişten Köprü’ye gidiyorlar. Yol üstünde trafik polisi onları korumak amacıyla Köprü’de çatışmaların olduğunu, tehlikeli olduğunu söylese de “Bizden misiniz onlardan mı” diye sorunca kararlılıklarını anlıyor ve geçmelerine izin veriyor.

Taksiciler tanklar geçemesin diye ekmek teknelerini feda etti

Gişelere geldiklerinde darbecilerin gerçek mermi attıklarını fark ettiklerini söyleyen Deveci, gençlere kendisinin şehadet için geldiğini, ama dönmek isteyen olursa dönebileceklerini söylüyor, fakat kimse geri dönmüyor.

Deveci, ilk ulaştıkları saatlerde Köprü’de yaklaşık 200 kişi olduğunu aktarıyor. Burada mermi yağmuruna tutuluyorlar. Deveci, darbecilere teslim olmaları gerektiğini bağırıyor. Bu sırada vurulanlar oluyor ve onları hastaneye motosikletlere lastik tarzı iplerle sabitleyerek gönderebiliyorlar. Deveci, aynı zamanda yurttaşların darbecilerin elindeki tank ve ağır zırhlı araçların geçişini engellemek için araçlarını Köprü’de bırakarak gittiklerini ve taksicilerin de ekmek teknelerini feda ederek park edip gittiklerini anlatıyor. Darbecilerin Köprü’deki itfaiye aracını dahi mermileriyle delik deşik ettiklerini aktaran Deveci, darbecilere direnen polislerin de olduğunu ama onların G3 piyade tüfeklerine karşı etkisiz kaldıklarını belirtiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştuktan sonra Köprü’ye insan akını oldu

Deveci’nin de içinde olduğu yaklaşık 200 kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gece 12’den sonra konuşmasına kadar Köprü üstünde direniyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, suikast girişimini atlatıp ekranlardan konuştuktan sonra Köprü’ye bir insan akını oluyor. Deveci, bu insan akınından sonra rahatladığını, herkesi öldüre öldüre bitirmeye kurşunlarının yetmeyeceğini düşündüğünü söylüyor. Bir saf düşünce bir başkası yerine geçer, Köprü’yü geçemezler diye düşünüyor.

Şehitlerin kimliği DNA testiyle tespit edilebildi

O sırada bir tank atışı oluyor, fakat bu tank atışı sırasında şehit olan olmuyor. Deveci, kendisi vurulduktan sonra bir tank atışı daha olduğunu, bu atış sırasında şehit olanların kimliklerinin DNA atışıyla tespit edilebildiğini aktarıyor.

Deveci, vurulma anına dair de vurulmasının darbecilerin sözde komutanının kendisini “Vurun şu Erdoğan’ın p..lerini” sözleriyle hedef göstermesi sonucunda olduğunu söylüyor.  Deveci, vurulduktan sonra sol tarafını hissetmediğini, o sırada vurulan bir arkadaşını daha çekerek uzaklaştırdığını anlatıyor. Akan kanlardan sağ gözünün kapandığını söyleyen Deveci, hastaneye bir okul servisiyle götürüldüğünü aktarıyor. Kurşunun dilini parçaladığını, fakat bunu hastaneye gidene kadar fark etmediğini aktaran Deveci, şehadetine şahit olması için kendisini hastaneye yetiştirmeye çalışan şoförü dürtüyor, “Ben Müslüman’ım, buraya tevhidi mücadele için geldim” demeye çalışıyor, fakat tabii arkadaşı anlamıyor.

Bana müdahale etme, şehit olacağım

15 Temmuz Gazisi Levent Deveci’ye ilk müdahalesi Zeynep Kamil’de yapılıyor. Oradan Göztepe’ye götürülüyor. Deveci’nin kan değerleri o kadar düşük ki doktorlar, kendisini 3 4 saat boyunca ameliyata alamıyorlar. Deveci, sonunda durumunun aciliyeti nedeniyle risk alınarak ameliyata alınıyor. Doktora “bana müdahale etme, şehit olacağım” demeye çalışıyor. Doktor tebessüm ediyor. Deveci, daha sonra narkozun etkisini gösterdiğini ve gerisini hatırlamadığını söylüyor.

Tedavisinin 6 yıl sürdüğünü ve toplam 22 ameliyat geçirdiğini aktaran Deveci, “Atalarımız bir sürü şehit verdi, ben de o gece dinimin gereği oradaydım” diyor. Bugün yine bir darbe olsa yine ilk günkü çıkacağını söyleyen Deveci, fakat “bu sefer silahsız değil” diye eklemeyi unutmuyor.

Partiler oylarını alırız mantığıyla FETÖ’ye müdahale etmedi

Vermek istediği başka bir mesajı olup olmadığını sorduğumuz Deveci, kendisinin 3 4 tane darbe gördüğünü, o dönemlerin cumhurbaşkanı ve başbakanlarının belki de kan dökülmesin endişesiyle halkı sokağa çağırmayarak hata ettiklerini söylüyor. FETÖ’nün 40 yılı aşkın bir süre milleti sömürdüğünü, fakat o dönemin partilerinin onların oylarını alma mantığıyla bu terör örgütüyle mücadele etmediklerini belirten Deveci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda da öncü bir rol üstlendiğini söylüyor.

Editör: Ercan Çankaya