Dünya

“Zaporijya Nükleer Güç Santrali'ne saldırıyı Rusya gerçekleştirdi"

Zaporijya’daki nükleer santral saldırısıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, saldırının kontrollü bir saldırı olduğunu, nükleer sızıntı tehlikesi bulunmadığını belirtti.

Abone Ol
Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Zaporijya Nükleer Güç Santrali'ne (NGS) dün gerçekleştirilen saldırıda soğutma sisteminde yangın çıktığı, santralin faaliyetine ilişkin herhangi bir tehlikenin ise bulunmadığı bildirildi.

Ukrayna'nın güneydoğusundaki Zaporijya Nükleer Güç Santrali, Avrupa'nın en büyük nükleer santrali konumunda bulunuyor.

Santral, Mart 2022'de Ruslar tarafından ele geçirilmişti. Halihazırda Rus ordusu kontrolünde olan santralin çevresinde topçu saldırıları yaşanırken, Ukrayna ve Rusya saldırılar konusunda birbirini suçluyor.

Santral saldırısının ne anlama geldiğini Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç’a sorduk.

Savaş yeni bir evreye geçti

Nükleer santral saldırısıyla birlikte “savaşın yeni bir faza geçtiğini düşünüyorum” açıklamasında bulunan Prof. Dr. İnaç, Ukrayna ve NATO’nun Rusya’yı durdurmak için savaşı Rus topraklarına taşıma stratejisini benimsediğini söyledi.

Taraflar birbirini suçlasa da saldırıyı Rusya’nın gerçekleştirdiğinin aşikâr olduğunu dile getiren İnaç, savaş hızla bir NATO-Rusya Savaşı olmaya doğru yol alırken Rusya’nın nükleer santral saldırısıyla bir mesaj verdiğini söyledi.

3. Dünya Savaşı çıkacaksa Rusya Ukrayna üzerinden çıkacak

Son günlerde Gazze’deki çatışmalar üzerinden 3. Dünya Savaşı iddiaları dile getirildiğini belirten İnaç, “3. Dünya Savaşı çıkacaksa Rusya Ukrayna üzerinden çıkacak” değerlendirmesinde bulundu.

ABD ve Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya uzun menzilli füzeler ve F16’lar verdiğini hatırlatan İnaç, gelinen son durumda savaşın kilitlendiğini belirtti.

Ukrayna Rus topraklarına girse de Rusya’nın savunma hattının güçlü olduğunu dile getiren İnaç, Donbass ve Kırım’da beklenen çekilmenin gerçekleşmeyeceğini söyledi.

Biden’ın görevdeki son 3 ayı olduğunu hatırlatan İnaç, ABD Başkanı’nın giderayak hem Gazze’de bir ateşkesi zorladığını hem Ukrayna’daki savaşı Rusya aleyhine bitirmek için hamleler yaptığını söyleyerek her ikisinde de başarısız olduğunu dile getirdi.

Geçtiğimiz Haziran ayında Ukrayna’nın başlattığı saldırının Amerika ve Avrupa ülkelerinden gelecek silahların zamanında ulaşmaması ve personel sıkıntısı nedeniyle başarıya ulaşamadığını dile getiren İnaç; Rusya’nın nükleer saldırısının kontrollü bir saldırı olduğunu, sızıntı tehlikesinin bulunmadığını dile getirdi.

Rusya ile ABD arasında bir arka kapı diplomasisi olabilir

Açık bir kanıtı olmasa da kendisinin Rusya ile ABD arasında bir arka kapı diplomasisi yürüdüğüne inandığını belirten İnaç, ABD’nin amacının Avrupa’da Rus korkusunu yayarak AB’yi kendi kontrolüne almak, beyin ölümü gerçekleşti denilen NATO’yu yeniden ihya etmek olduğunu söyledi ve ABD’nin her iki konuda da amacına ulaştığını söyledi.

Rusya’da da savaş sonrası enerji fiyatlarındaki yükselişten dolayı beklenen ekonomik çöküşün gerçekleşmediğini dile getiren İnaç, öte yandan AB ülkelerinde ekonomik sıkıntıların arttığını, Almanya’da yüzlerce yıllık şirketlerin iflaslarını ilan ettiğini dile getirdi.

Zaporijya’daki saldırının Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu gibi yapıları harekete geçirdiğini söyleyen İnaç, savaşın kilitlendiği hatırlatmasında bulunarak sürecin birkaç ay gibi bir sürede ateşkese doğru gitmesini öngördüğünü söyledi.

Ateşkes sonrası Rusya’nın hâkim olduğu coğrafyayı, Donbass ve Kırım’ı elinde tutacağını söyleyen İnaç; ABD’nin bu süreç sonunda Çin’le Rusya’nın arasındaki ilişkiyi zayıflatacağını dile getirdi.

Türkiye aktif tarafsızlık politikasını iyi uyguladı

Türkiye’nin savaş boyunca aktif tarafsızlık politikasını çok iyi uyguladığını dile getiren İnaç, ülkemizin gerek tahıl koridoru konusunda gerek 2022’de İstanbul’da gerçekleştirilen nükleer anlaşma konusunda gerek Mariupol’un tahliyesi ve Azov güçlerinin teslimi konusunda önemli roller oynadığını söyledi.

İnaç, Türkiye’nin bu aktif arabuluculuk rolünün karşılığını Karadeniz’in güvenliğini sağlayarak aldığını dile getirdi.