Vicdanla cüzdan arasında

Abone Ol

Ramazan yaklaşıyor.

Mübarek aya 1 hafta gibi bir süre kaldı.

Alışveriş trafiği de artmaya başladı haliyle

Ramazan yaklaştıkça çarşı pazarın da ateşi yükseliyor.

Tüketici hangi ürünü en uygun nasıl ve nereden alırım derdinde iken satıcı en yüksek fiyata nasıl satarım düşüncesinde.

Tabi bazı fırsatçılar ise ellerini ovuştura ovuştura elde edecekleri yüksek karların hesabını yapıyorlar.

Haber bülteninde izledim, et toptancılarının bazıları şimdiden harekete geçmişler.

Ramazan trafiğini fırsat bilerek şimdiden karkas et fiyatlarına fahiş zamlar yapmaya başlamışlar.

Başka sektörlerde de bu durum maalesef var.

Şimdi burada çok önemli iki konu var.

Birincisi devletin yeterince denetim yapmaması, yapamaması, ikincisi ise ticarette ahlak açığı!

Hırs ve aç gözlülük yüzünden enflasyon da körüklenmiş oluyor.

Ortada reel bir maliyet artışı yokken sadece konjonktür fırsat bilinerek yapılan her zam enflasyon rakamlarını da zıplatıyor.

Ramazan geldi zam yap, asgari ücrete zam geldi zam yap, memura işçiye zam yapıldı, sen de zam yap…

Olacak şey değil. Bu düpedüz fırsatçılık ve ahlaksızlıktır.

Devletin yeteri kadar denetim yapmaması ise ayrı bir sıkıntı.

İllerde ilçelerde mülki idareye bağlı birimler var…

Yerel yönetimlerin birimleri var…

Vatandaşın takibi ve şikâyeti yetmez, ilgili kamu birimlerinin de denetim sürecini sıklaştırması lazım

Aksi takdirde açgözlü, haris ve yamyam tüccarların önünü alamayız.

Ahlak açığı ile ancak denetim açığı ile mücadele edilebilir.

Manevi ve ahlaki eğitim uzun zaman alan süreçler.

Bunun için bir nesil gerekiyor belki…

Ama kısa vadede caydırıcı cezalar bazı suiistimalleri önleyebilir.

Bilinen o ki bu suiistimalleri de en çok büyük sermaye grupları yapıyorlar.

Bunlara yüksek miktarlarda caydırıcı cezalar kesmek lazım.

Ayrıca periyodunu da sıklaştırmak lazım bu cezaların…

AK PARTİ KONGRESİ HAYIRLI OLSUN   

AK Parti büyük kongresini dün yaptı.

Erdoğan kongredeki konuşmasında çok önemli mesajlar verdi.

TÜSİAD’ın son günlerde yaptığı çıkışa dair önemli sözler sarf etti.

“AK Parti iktidarları dönemlerinde sermayenize sermaye kattınız, karınıza kar kattınız, ama şimdi rahat durmuyor, sivil siyasete ayar vermeye kalkıyorsunuz, biz buna göz yummaz, gerekli cevabı veririz” dedi.

Haklı ve yerinde bir çıkış.

Ancak ilerleyen aşamada sivil siyaset üzerinde vesayet kurmaya kalkan mekanizmalara karşı korkusuzca bazı güçlü adımların atılması gerekiyor.

Umulur ki bu noktada “sermayenin rengi ayırt edilmeksizin” herkes hak ettiği karşılığı alır.

Buna vergi ödeme noktasında kendilerine torpil geçilenler de dahil…

Yahut kamu bankalarından aldıkları kredileri adam akıllı ödemeyen medya ve sermaye çevreleri de dahil.

Adalet ancak böyle sağlanır.

Gelelim parti kadrolarında yenilenme mevzusuna…

Ben listelere baktım.

Öyle aman aman bir yenilenme görmedim.

Politbüro amirleri olduğu gibi yerlerinde duruyorlar…

Vazgeçilemeyen isimler…

Kah vefa kah başka duyguların gereği olarak vazgeçilemeyen isimler var…

DEMİRBAŞLAR YERİNDE DURUYOR

Demirbaşlar…

Öldüklerinde bunlara Söğütözü’nde özel bir mezarlık alanı açmak lazım.

Parti marti işlerinden uzak birisiyim, isimleri konuşmaktan da hazzetmem ama, realiteye temas etmeden de geçemezdim doğrusu.

Bakalım genel başkan yardımcılıklarında ve kabinede ne tür bir yenilenme olacak?

Ben şahsen Hakan Fidan, Yusuf Tekin gibi isimleri başarılı buluyorum.

Yusuf Tekin Milli eğitimde çok ama çok önemli konularda çeşitli reformlar yapma gayretinde olan birisi…

Tabi dışarıdan takip edebildiğim kadarıyla…

Umarım Ankara statükosuna karşı Tayyip Bey, Yusuf Hocayı yedirmez birilerine…

Kültür bakanının kesinlikle değişmesi lazım.

Kendi sektöründe şüphesiz başarılı birisi.

Özel sektörde daha iyi işlere imza atabilecek kabiliyette birisi

Ancak kültür meselesinde istenen boşluğu dolduramıyor.

Bakanlık “kültür” ve “turizm” olarak ikiye ayrılabilir…

Kültürün başına da gerçekten kültür işlerine eğilecek birisinin atanması şart.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İÇİN SÜRPRİZ İSİM

Bu arada ilk kez bu satırlardan duyacaksınız.

Kültür ve Turizm Bakanlığı için Üsküdar’ın eski belediye başkanı Hilmi Türkmen’in ismi geçiyor.

Zaten MKYK üyesi oldu dünkü kongrede….

Demek ki kendisine bu görev verilecek…

Türkmen, Üsküdar siyasetinde tanınan bilinen birisi.

Siyasi gücünün büyük bir kısmı ise Üsküdar’da mukim, kendisinin belediye başkanlığı sürecinde de elini öperek olurunu aldığı, kendisinin önünü açan bir hocaefendiden geliyor.

Üsküdar eşrafından birisinin bakan olması elbette bizi sevindirir.

Ancak memleketin kültür hayatında kalıcı izler bırakmak için güçlü kadrolara ihtiyaç var…

Umarız başarılı olur…

AK PARTİ YENİ BİR HİKÂYE YAZABİLİR Mİ?

Kongre sürecinden yeni bir heyecan çıkmadığı, yeni bir hikâye yazılamayacağı ayan beyan ortada duruyor.

Özellikle ekonomi yönetimindeki başarısızlık yeni bir hikâye yazılmasını çok ama çok zorlaştırıyor.

Çünkü ekonomideki çöküntünün faturasını vatandaş ödüyor…

Geniş toplum kesimleri hayatından memnun değiller…

Toplumun % 60 tan fazlası borçla yaşıyor.

Kredi kartı borçları yüksek oranlara çıkmış vaziyette…

Yerel seçimlerde vatandaş sandıkta çok sert uyarılarda bulundu.

Daha serti genel seçimlerde gelirse hiç kimse bunu sürpriz saymasın.

Tam da bu noktada bir an evvel işçinin, emekçinin, dar gelirlinin, emeklinin yüzünü güldürecek esaslı girişimlerde bulunmak zorundalar.

Yüksek lisans mezunu, İstanbul’da yaşayan engelli bir emekli bir memurun 12.500 TL ücret aldığı (ocak zammından evvel)  bir memlekette her şeyin yolunda gittiğini söylemek pek mümkün gözükmüyor…

Başında evi olmasa, ailesinden destek alamasa bu insan yaşamını nasıl sürdürecek?

Ya asgari ücretlinin durumu….

En kötü ev kirasının 15.000 olduğu bir yerde asgari ücretle nasıl geçinsin insanlar?

Vatandaş artık siyasetçiyi, kendi halinden anlamayan, bir eli yağda bir eli balda tipler olarak görüyor.

Kendi durumuyla siyasetçinin durumu arasında yaptığı kıyas neticesinde vatandaş tercihini sandığa gitmemekte ya da giderse de muhalif kanatlara yönelerek ortaya koyuyor.

Bunlar dost uyarılarıdır. Çok önemli işler yapıldı bu ülkede. Bu kazanımların kaybedilmemesi gerekiyor. 

Kaybedilmemesi için ise ekonomik ya da mali yükün tabanın sırtından alınması gerekiyor hem de acilen.

Seçmen eninde sonunda sandığa geldiğinde cebine girene ve cebinden çıkana bakıyor!