İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından oluşabilecek hafriyat ve moloz atığına ilişkin, "1 milyarla 2 milyar metreküp arasında bir atık olduğunu söyleyebiliriz. Bunların şu anda çok hassas bir şekilde yönetilmesine ihtiyacımız var" dedi.

İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından 11 ilde oluşan hafriyat, moloz ve diğer atıkların yönetimi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine halihazırdaki atık yönetim sisteminin bu çapta büyük bir felakete hazır olmadığını söyleyen Bozoğlu, "Çok ciddi bir yıkıntıyla karşı karşıyayız. Farklı sayılar var kuşkusuz ama halihazırda yıkılan binaların yanında şu anda riskli görülen, orta riskli bir görünen binalar dahil yıkılıp tekrar yapılacak. Dolayısıyla bu atık problemi, hafriyat problemi önümüzdeki aylarda artarak devam edecek" diye konuştu.



"1 milyarla 2 milyar metreküp arasında bir atık olduğunu söyleyebiliriz"

Atıkların normal şartlarda yıkıntı olan yerde ayrıştırılması gerektiğine vurgu yapan Bozoğlu, depremin büyüklüğünden dolayı buna önem verilemediğini belirterek, "Şu an tahminlerimize göre bizim 1 milyarla 2 milyar metreküp arasında bir moloz atığı, hafriyat atığı olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu normal şartlarda evler boşaltılıp yıkılarak oluşturan atıklar olması gerekir ama şu anda özellikle içerisinde elektronik atıkların, ziynet eşyalarının, farklı atık türlerinin olduğu, hatta asbestten kaynaklı tehlikeli atıkların bile olabileceği bir atıkla karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.



"Bunlar ekonomik değeri olan atıklar"

Bozoğlu, ortaya çıkan atıkların içerisinde çok çeşitli atıkların olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bunların şu anda çok hassas bir şekilde yönetilmesine ihtiyacımız var. Bunlar ekonomik değeri olan atıklar. Aynı zamanda bir kaynak bu atıklar. Dolayısıyla burada bunların bu kaynağın doğru yönetilmesi ve ekonomiye kazandırılması, hatta ekonomik kazandırıp depremzedeler için de ekonomik anlamda destek sağlanması da yararlı olacaktır diye düşünüyoruz."



Asbestli atıklar için uyarı

2010’dan önce yapılan binalarda asbest riskinin çok olduğunu kaydeden Bozoğlu, yıkılan binalar içerisinde asbest tespitinin yapılması gerektiğini anlatarak, "Bu asbestlerin yerinde sahada tespit edilip, çeşitli güvenlik ekipmanlarıyla beraber ayrıştırılması ve tehlikeli atık kapsamında bertaraf gitmesi gerekiyor. Geri kalan asbestsiz binalarda ise mutlaka ve mutlaka elektronik atıkların içerisinden ayrıştırılması gerekiyor. Çünkü içerisinde çok değerli maddeler var. Bunlardan şu an altın, gümüş ve diğer çeşitli metal üretimi yapılabiliyor. Bu elektronik atıkların alınarak bunlardan tekrar ekonomiye kazandırılması, değerli metal elde edilmesi mümkün. Bunun yapılması gerekiyor" açıklamasını yaptı.



"Bundan sonra afet durumlarında oluşacak atıkların yönetiminin planlanması gerekiyor"

Depremlerin ardından yıkılan binalarda çok fazla hurda demiri olduğunu, bunların ekonomiye kazandırılması gerektiğini söyleyen Bozoğlu, şöyle devam etti:

"Bunun dışında kalan bahsettiğimiz o beton, kum, çakıl gibi yapılarda agrega olarak, dolgu malzemesi olarak yeni inşaat alanlarında ya da otoyol projelerinde kullanılabiliyor. Hiç kullanamayacağınız atıkları da düzenli depolama sahalarında örtü olarak kullanıyorsunuz. Bundan sonra dikkat edilmesi gereken konu, mutlaka valiliklerin bir an önce bütün afet durumlarında oluşacak atıkların nasıl yöneteceklerini, kimlerin nerede, nasıl sorumluluk alacağını ve kaynakların nasıl kullanılacağını planlayarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına iletmeleri gerekiyor."

Bozoğlu, hafriyat atıklarının tekrar beton amaçlı kullanımının mümkün olduğunu aktararak, "Daha önce kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalar tekrar ekonomiye kazandırılmış, tekrar beton yapımında kullanılmış. Dolayısıyla Türkiye’de bu mümkün. Şu anda felaketin büyüklüğü dolayısıyla hızlı bir çalışma var. Vatandaşlara da yeni ev yapılması kaygısı var. Bu taşınan molozların mutlaka ve mutlaka sağlıklı, çevreye zarar vermeyen, geçimsiz zemini olan alanlara taşınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.