Gündem

Uygur çocukların gittiği eğitim merkezinde skandal: Vakıf yöneticileri çocuk istismarcısına ‘Yurtdışına kaç’ demişler

Silivri’de bulunan Uygur çocuklarının gittiği eğitim merkezinde bir Uygur çalışanın 4-12 yaşları arasındaki 7 Uygur çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Davanın dün görülen celsesinde sanık, eğitim merkezi müdürlerinin kendisine “8 yıl ceza alırsın, yurtdışına kaç” dediklerini açıkladı.

Abone Ol

ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

Silivri’de bulunan Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu adlı anaokulu, ilkokul ve ortaokul yaşındaki Uygur çocuklarının eğitim aldığı eğitim merkezinde Ahmet Kader isimli çalışanın 7 Uygur çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu medyada yer almıştı. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Kader, yaklaşık bir hafta sonra Uygur aileler tarafından yakalanarak jandarmaya teslim edildi. 

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Ahmet Kader’in “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı”, “Çocuğun Cinsel İstismarı”, “Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Müstehcen Yayınların Üretiminde Çocukları Kullanmak” ve “Çocuğu Müstehcen Yayınları Okumaya ve Seyretmeye Teşvik” suçlamalarıyla yargılanması istendi. Kader’in tek sanık olarak yargılandığı davada 2. Celse dün görüldü. 

Duruşmaya mağdur çocukların aileleri ile avukatları, davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün avukatı, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’ne bağlı avukatlar ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) avukatları katıldı. 

İddiaları reddetti, çocukların suçladı

Tercüman aracılığıyla ifadesi alınan Kader duruşmada Uygur vakfına ait sitede yaşadığını, sitede ve medrese dedikleri eğitim merkezinde tesisatçı olarak çalıştığını belirtti, kendisine iftira atıldığını savundu, hakkındaki suçlamaları reddetti. Önceki ifadelerini Türkçeyi tam bilmediği için soruları doğru anlamadığı, başkaları tarafından söylemedi şeylerin söylemiş gibi yazıldığını savunarak reddetti. Kader, istismar mağduru çocukların komşusu olduklarını, evine televizyon izlemek için sık sık geldiğini, kendisi evde yokken dahi kapıya bıraktığı anahtarla açıp eve geldiklerini savundu. Kader bir kez, bir çocuğun kendisinden habersiz eve geldiğini, evde duş alıp çıktığında kendisini çıplak gördüğünü iddia etti. Çocuklara pornografik içerikli yayınlar izlettiği iddia edilen Kader, iddiayı reddetti, çocukların yabancı uydudaki kanalları açıp pornografik içerikli yayını kendilerinin açıp izlediğini, gördüğünde kızdığını savundu.

Sanık yurtdışına kaçmaya çalışmış

Sanık Kader, iddiaları 17 Haziran günü eğitim merkezindeki müdürü Abdurrahim Hacim’in kendisini çağırıp söylemesiyle öğrendiğini, müdürün kendisine, “Türkiye’de çocukların sözü geçer, yapıp yapmadığın önemli değil, en az 8 sene yatarsın. Bu okuldan ayrıl, nereye gidiyorsan git, kaç” dediğini söyledi. Sonrasında İzmir’de yaşayan kardeşine gitmek istediğini ancak kardeşinin “Müsait değilim, gelme” dediği için Esenyurt’taki evinde saklandığını söyledi. Kader, yurt dışına kaçmak için Sefaköy’de kişi başı 5 bin dolara insan kaçakçılığı yapan birine ulaştığını, 13 Temmuz’da “Zeytinburnu’na gel, gemi hazır” dendiğini, burada bindiği arabadaki kişilerin kendisini Selimpaşa’ya getirip dövdüklerini ardından yaşadığı siteye getirilip jandarmaya teslim edildiğini söyledi.

Sanık Kader’in avukatı savunmasında cinsel istismara uğrayan çocukları yalancılıkla itham etti. Sanık avukatı, istismara uğrayan çocukların bir daha olay yerine uğramak bile istemeyeceklerini ama eve gelmeye devam ettiklerini, sanığın istismarı tüm çocukların önünde değil daha izole yerde yapacağını. Çocukların beyanlarını destekleyecek somut bir kanıt olmadığını savunarak sanığın beraat ya da adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep etti.

“Vakıf yöneticileri ‘Kendi aramızda çözelim’ dedi”

Sanığın ardından davaya müdafi olan istismara uğrayan çocukların babası Abdülhekim Gazi müşteki sıfatıyla verdiği ifadede, etüt merkezinin bağlı olduğu vakfın yöneticileri olan Uygur toplumunda tanınan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi: “Çocuğum olayı anlatınca, vakıf yöneticileri Habibullah Küseni ve Abdurrahim Teşna’yı aradım. Bana, ‘Sen jandarmayı arama, biz kendi aramızda bu işi çözelim’ dediler. Akşam okula çağırdılar. Sanığı kaçırmışlar. Sanık Avrupa’ya kaçmaya çalışırken ben yakalayıp jandarmaya teslim ettim. Vakıf idarecileri tarafından tehdit edildik. Jandarmaya haber verdiğim için kaldığım siteden çıkmam için bana baskı yaptılar. Sanığı koruyan müdürlerdir. Müdürlerden de şikayetçi olduk. Suç duyurusunda bulunduk.” Dedi. 

Mağdurların avukatı Av. Fatih Davut Ejder, sanığın beyanları arasında 180 derece fark olduğunu, çocukların adli görüşme odasında yapılan görüşmeye ilişkin uzman raporlarına göre çocukların bu kadar senaryoyu yazabilecek durumda olmadıklarını, söylediklerini ezbere değil, hafıza yoluyla söylediklerini söyledi. Av. Ejder, olayda ailelere eğitim merkezinden baskı ve tehditler olduğunu, mağdur bir ailenin yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını, suçluyu kaçırma suçunun da işlendiğini belirterek vakıf yöneticileri Habibullah Küseni, Abdulgani Kutudi, Kurban Haci ve Abdulkadir Bulak ile vakfın eski yöneticisi Abdurrahim Teşna hakkında “suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme” ile “tehdit” suçlamalarıyla aileler tarafından Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Temmuz ayında suç duyurusunda bulunduklarını ancak hala işleme alınmadığını belirtti.

Konuşmaların ardından Savcılık mütalaasında sanığın tutukluluğunun devamına karar verilmesini istedi. Aranın ardından mahkeme heyeti verdiği ara kararda UCİM avukatlarının katılma talebini reddetti, vakıf yöneticileri hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Başsavcılık’a suç duyurusuyla ilgili bilgi talebi iletilmesine ve
sanığın tutukluluğunun devam etmesine karar verdi, duruşmayı 9 Ocak’a erteledi.

Teşkilatlar yardımcı olmadı
Mağdur çocuk babası Abdülhekim Gazi, olayı öğrendikten sonra Uygurların kurduğu dernek ve vakıflara gittiklerini, ancak kendisine hiçkimsenin destek olmadığını, “Devlete git” dediklerini de söyledi.

Mağdur avukatı duruşmanın ardından yaptığı açıklamada Temmuz ayında yaptıkları suç duyurusunun 3 aydır bekletildiğini söyledi. Sanığın ifadelerindeki çelişkilere dikkat çeken Av. Ejder, sanığın sorulması gereken soruların sorulmadığını belirtti. Sanık avukatının savcılıktaki ifadesinin özel müdafisi eşliğinde alındığına dikkat çeken Av. Ejder, hiçbir savcının karşısında Türkçe bilmeyen bir kişiden ifade almayacağını, tercüman isteyeceğini belirtti. Sanığın ilk avukatının mahkemede tanık olarak diletilmesini isteyeceklerini açıklayan Av. Ejder, sanığın öz kızından da bilgi alınmasını isteyeceklerini belirtti.