Gündem

Uygun koşulları taşıyanlara vatandaşlık verilmeli... Suriyelilerin 3’te 1’i Türkiye’de kalır

Esad’ın devrilmesi sonrasında en çok konuşulan konuların başında Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ülkelerine geri dönüp dönmeyeceği geliyor. Toplumun büyük bir kesimi tarafından tartışılan konu Suriyeliler tarafından da yakından takip ediliyor.

Abone Ol

ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

Yaklaşık 13 yıldır süren iş savaş ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından, Suriye’nin geleceği merak ediliyor. Ülkenin iç savaş sonrası bir yandan idari teşkilatlanması yeniden oluşturulmaya çalışılırken bir yandan da güvenlik, alt yapı, yerleşim yerlerinin yeniden yapılandırılması ve eğitim öncelikli çözüme kavuşturulması gereken konuların başında geliyor. 

Türkiye’de de savaştan kaçan milyonlarca Suriyeli yaşamını sürdürüyor. Bunların ülkelerine geri dönmesi gündemin en önemli konularından birisi durumunda. Bir kesim “Savaş bitti, artık geri dönme zamanı” derken bir kesim de Suriye’nin durumunun netleşmesi gerektiğini ve sığınmacıların bir plan program çerçevesinde gönüllü geri dönüşünü savunuyor.

Sığınmacılar Platformu konuya ilişkin, İstanbul Fatih’teki Mazlum Der Genel Merkezi’nde "Geçiş Sürecinde Suriye'deki Durum ve Türkiye'deki Suriyelilerle ilgili olarak Atılması Gereken Adımlar” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin Suriye’den gelen göçe hazırlıksız yakalandığının vurgulandığı açıklamada geri dönüşler konusunda aynı hataların tekrarlanaması, serinkanlı ve basiretli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği ifade edildi. 

Sığınmacılar Platformu adına Yıldız Önen’in okuduğu açıklamada Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü için bir yol haritası oluşturulmasına dikkat çekildi. Uygun koşulları sağlayan Suriyelilere vatandaşlık verilmesi talep edilen açıklamanın tamamı şu şekilde:

PROPAGANDALARA KAPILMADAN…

“Baas rejiminin sonu milyonlarca Suriyeli için heyecan verici bir tarihi anı ve Suriye'de karanlık bir geçmişin ardından oluşturulmaya çalışılan yeni ve insani bir düzene dair ümitleri ifade ediyor. Bu tarihi dönemeç, gerek Suriye'deki yeni kuruluş süreci ve gerekse de Türkiye'deki Suriyeli göçmenler açısından özenle yürütülmesi gereken hassas bir geçiş politikasına ihtiyaç gösteriyor.

Göçün başlangıcında Türkiye hazırlıksız yakalanmıştı. Geçen 13 yılda ise birçok hata yapılmıştı. Bu kez hataların tekrarlanmaması için yeni duruma serinkanlı ve basiretli biçimde yaklaşmak gerekiyor.

Açıkça görülüyor ki, Türkiye'de ayrımcı ve ırkçı çevreler eski tutumlarını bu yeni durumda da aynı şekilde sürdürüyor. Yıllardır Suriyelilerin onları katleden diktatöre teslim edilmesini isteyen ve siyasi bakımdan bunun propagandasını yapan bazı siyasiler, bugün de sanki Suriye'de her şey bir anda normalleşmiş gibi göstererek "Suriyeliler gitsin" propagandasına devam ediyorlar. Mültecileri tedirgin eden ve sosyal uyuma zarar veren bu tür söylemlerle Türkiye'de siyasi karar vericiler üzerinde baskı yaparak, onları bu kritik geçiş sürecinde yanlış uygulamalar yaptırmaya çalışıyorlar.

Yeni dönemde hata yapmamak için öncelikle bu tür ayrımcı telkin ve propagandalara kapılmadan hareket etmek, meseleye hak temelli, evrensel tecrübeden haberdar ve Türkiye'nin bölge haklarıyla ilişkilerini de göz önüne alan geniş bir perspektiften bakmak ve bir yol haritası oluşturup, toplumu her aşamada bilgilendirerek onu uygulamak gerek.

Yıllardır Türkiye'de olan, burada bir hayat kuran, çalışan göçmenler toplumumuzun bir parçasıdır ve bu gerçeklikten hareket edilmelidir. Özellikle burada doğan ve büyüyen çocuklar ve aileleri açısından vatandaşlık için süreçler belirlenmeli ve uygun koşulları sağlayanlara vatandaşlık verilmelidir.

Türkiye'deki Suriyelilerin yaşam koşulları iyileştirilmeli, onlara yönelik ikamet ve seyahat kısıtlamaları tamamen kaldırılmalı ve çalışma izni verilmelidir. Haklarında yasanın saydığı sebeplerle sınır dışı etme işlemi tesis edilmiş kişiler bakımından ise geri gönderme merkezleri ve geçici barınma merkezlerinin şartları iyileştirilmelidir.

Suriye'ye geri dönmek isteyenler için sistemli ve planlı geri dönüş programı oluşturulmalıdır. Bu süreç hızlı değil, bir düzen içinde ve uzun vadeli bir şekilde yürütülmelidir. Bu noktada devlet, toplumu doğru yönde bilgilendirmeli, Suriye'de henüz güvenlik, altyapı, sağlık ve eğitim sisteminin tamamen kurulmadığı, dolayısıyla toplumun bir kesiminde göçmenlerin kısa sürede geri dönecekleri şeklinde bir beklenti oluşturacak yayınlara itibar edilmemesi sağlanmalıdır.

PATLAMAMIŞ MAYINLAR

Suriye'de can güvenliği hala tam olarak sağlanmış değil. Sivillerin yaşam alanlarındaki 13 yıllık iç savaş sonrasında patlamamış mayınların, infilak etmemiş bombaların temizlenmesi, insanların yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerin, işyerlerinin onlarımı veya başkaları tarafından el koyulan evlerin sahiplerine devri gibi sorunlar çözüm bekliyor.

Bu bakımdan Suriyeli göçmenlerin gönüllü geri dönüşlerinde, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen mültecilerin geri dönüşü ile ilgili kriterler dikkate alınmalıdır. BM'ye bağlı Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), geri dönüş programlarında gözetilmesi gereken üç ilke ortaya koymuştur: Bu ilkelerin ilki gönüllülük, ikincisi güvenlik, üçüncüsü ise sürdürülebilirliktir. Bu ilkeler incelendiğinde, Suriyeli mültecilerin geri dönüşü için koşulların henüz olgunlaşmadığı ortadadır.

Geri dönüşün gönüllü bir şekilde, yani hiçbir maddi/manevi baskıya maruz kalmadan mültecilerin kendilerinin alacakları bir karar ile gerçekleşmiş olması gerekmektedir. BMMYK'ya göre sağlanması gereken bir başka şart, geri dönüşlerin güvenli olmasıdır. Mültecilerin döndükleri ülkede güvenli bir yaşam sürdürebilmeleri, çok temel bir geri dönüş ilkesidir. Geri dönüşün sürdürülebilir olması, yani anavatanlarına dönen mültecilere kalıcı bir şekilde yaşam sürebilecekleri şartların sağlanmış olması gerekir. Suriye'deki koşullar BM'nin geri dönüş ilkelerine henüz uygun değildir.

GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ DEVAM ETMELİ

Geçici koruma statüsüne sahip kişilerin evini barkını, yakınlarını bulmak için oraya gitmek istediklerinde bir kez giderlerse bir daha dönemeyecekleri yönündeki uygulama, yaşanan gelişmeler ışığında hızlıca değiştirilmelidir.

Suriyeli göçmenlerin "gönüllü geri dönmüş sayılma" kaygısı taşımadan ülkelerine giderek mevcut durumu değerlendirmeleri sağlanmalıdır. Bu uygulama, sanılanın aksine, kişilerin geri dönecekleri koşulları sağlaması dolasıyla gönüllü geri dönüşleri de artıracaktır.

Sığınmacı Hakları Platformu olarak diyoruz ki, sığınma hakkı bir gün herkesin ihtiyaç duyabileceği evrensel bir haktır. Bu çerçevede bütün sığınmacılar için kapılarımız daima açık olmalıdır. Bugün burada bulunanlara da yarın ihtiyaç duyduğu için gelecek olanlara da.”

“SURİYELİLERİN ÜÇTE BİRİ KALIR”

Açıklamanın ardından Sığınmacılar Platformu, Samimi Haber’in sorularını da yanıtladı. Platformdan Bekir Berat Özipek, “Suriyelilerin yüzde kaçı döner?” sorusuna verdiği cevapta şunları söyledi:

“Çok net istatistikler yok. Ama genel bilgiler gelenlerin bir kısmının döndüğünü, bir kısmının kalacağını, bir kısmının da mümkünse başka bir ülkeye gideceğini düşündürüyor. Belki bunun 3’te birinin kalacağını ön görmek mümkün. Ama burada önemli olan, bireyler ister kalacak olsun ister dönmeyi tasarlayacak olsun; mevzuatın hayatın bu çeşitliliğine uygun hale getirilmesi gerekiyor. Daha esnek bir uygulamanın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Özellikle burada doğan çocuklar burada büyüyen ve buralı olan, anadilini kullanmak konusunda eksikleri olan ama Türkçeyi kullanan çocukların ve ailelerinin burada kalmalarının daha büyük bir ihtimal olduğunu söylemek mümkün. Burada doğan çocuklar ve aileler bakımından vatandaşlığı erişilebilir olması ve çifte vatandaşlık gibi uygulamalarla tıpkı Bulgaristan göçmenlerinde olduğu gibi, her iki ülkenin de ekonomik sosyal ve kültürel bütünleşmesi işbirliği açısından beraberce katkı yapabilecekleri hukuki statünün oluşturulması önemli. Kalmak isteyenler açısından uygun hukuki statünün sağlanması gitmek isteyenler için de hayatın kolaylaştırılması, gittikten sonra da orada uyum gerektiği dikkate alınarak yeni Suriye yönetimiyle iletişim ve işbirliği içinde hareket edilmesi tavsiye edilebilir.”