ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ
’Ebu Hanzala’ kod adlı Halis Bayancuk geçtiğimiz gün bir televizyon kanalına çıktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik demokratik rejimini hedef alan, oy kullananları dahi kafir ilan eden Bayancuk’a tepkiler gelmeye devam ediyor.
Terör örgütleri IŞİD ve El Kaide yöneticisi olmaktan yargılanıp geçen yıl tahliye edilen Bayancuk daha sonrasında adeta atağa kalkmıştı. Sosyal medyayı aktif kullanan Bayancuk, tarikat ve cemaatlerdeki bazı isimleri hedef almış, hatta tekfir ilan etmişti. Geçtiğimiz ay İsmailağa cemaatinden bir isimle canlı yayında bir tartışmaya da giren Bayancuk, son olarak İhsan Şenocak ile de tartıştı.
Bayancuk’un son dönemde yaptığı çıkışları ve radikal Selefiliğin Türkiye Cumhuriyeti için oluşturduğu tehlikeleri İlahiyatçı-Yazar Prof. Dr. Şahin Filiz ile konuştuk. Hükümet kanadından zaman zaman gelen şeriat yanlısı söylemlerin ve Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’na alınmasının Bayancuk gibi isimlere fırsat ve cesaret verdiğini vurgulayan Filiz, tarikat ve cemaatlerin de Bayancuk’un saldırıları üzerinden masumlaştırıldığını söyledi. Prof. Dr. Filiz şunları söyledi:
HüdaPar’ın Cumhur İttifakı’nda olması cesaret veriyor
“Cumhuriyetin içini boşaltan kesimle İslam'ın içini boşaltan kesim aslında aynı yerde buluşuyor. Çünkü İslam’ın içini boşalttığınız zaman geriye şeriat kuralları kalır. Müslümanlar arasında bile birliği sağlamayan hatta tehdit eden bir şeriat söylemi ortaya çıkar ki İslam ahlakı ve medeniyeti şeriatçılıkla yan yana gelmez.
Diğer taraftan Hizbullah bağlantılı HüdaPar’ın Cumhur İttifakında olması Bayancuk gibi IŞİD'le bağlantılı militanlara cesaret veriyor. Bir de Sayın Cumhurbaşkanının dizilerde sarık cübbe ve sakal gibi İslami sembollere düşmanlık ediliyor diye bir açıklaması oldu ve RTÜK'ü de bu noktada uyardı.
Bu cihatçı Selefi şeriatçı gruplar bu üç simgeyle zaten görünür olmak için çabalıyorlar. Bu üç simge Sayın Cumhurbaşkanının söylediğinin aksine İslami bir sembol, giysi değildir.
Halis Bayancuk gibi şeriatçı yobazların Türkiye Cumhuriyeti'ni bu simgelerle tehdit etmesi ve hedef haline getirmesinin daha görülür olmasını sağlamak için bu simgeler üzerinde duruyorlar. İçe bakmıyorlar dışa bakıyorlar. İçi bozuk olan kişinin sarığı, cübbesi, sakalı olsa ne olur? Bu iş tamamen görüntüye oynamaktır. Türk halkını kandırmaktır. Türk halkını bu sembollerle kandırarak sonu mutlaka yıkım olabilecek bir felakete sürüklemektedir.
Emperyalistler şimdiye kadar Orta Doğu’da Müslümanları birbirine düşürdü. Mezheplere ve farklı din yorumlarına ayrılarak Müslümanlar birbirlerini yok ederken hep şeriatçılığı Selefiyeciliği öne sürdüler ve bunu kullandılar. Halis Bayancuk’un cumhuriyete, laikliğe, demokrasiye, insan haklarına ve Türk toplumunun temel düzenine karşı çıkmakla aynı zamanda insanlığa karşı çıkmış olduğunu insanlık düşmanı olduğunu görüyoruz.”
İç savaşı hazırlayan aktör
Prof. Filiz, Bayancuk’un çıkışlarıyla dikkatleri şeriat-mezhep kavgasına çektiğini, öte taraftan iktidar tarafından yeni çözüm sürecinin engelsiz sürdürülmek istendiğini de iddia etti. Bayancuk’un toplumsal karmaşayı körüklemek istediğini de savunan Filiz şöyle konuştu:
“Halis Bayancuk’un hem toplumsal karmaşayı körüklemek hem iç savaşı hazırlayan bir aktör olarak ortaya çıkan kişi olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan da bu Kürt sorunu diye uydurulan emperyalist yalanın çözüm süreci olarak tekrar tutulup getirildiği bugün, Bayancuk'un dikkatleri şeriat mezhep kavgasına çekerek sözde çözüm sürecini daha engelsiz sürdürülmesine yardımcı olmaktır. İnsanlık düşmanı, Türk düşmanı, Atatürk düşmanı olan bir insanın yapabileceği verebileceği zararlar bunlardır. Ama biz Türk ulusu olarak Cumhuriyetçi vatanseverler olarak sonuna kadar bunlarla mücadele edeceğiz. Bilgimizle, görgümüzle ve bunlara meydan vermeyeceğiz. Gerçekten savunduğu şeriatçılık gerçekten işe yarar bir şey olsaydı zaten bunu dünyada insanlar uygulardı farklı ülkelerde. Atatürk de şeriatı getirirdi. İslam ülkelerinde şeriatçılık kan, gözyaşı ve Müslümanların birbirini boğazlamasını beraberinde getirmiştir. Başka hiçbir şey getirmemiştir.”
“Hz. Muhammed’i bile zan altında bırakıyor”
Prof. Filiz, Bayancuk’un oy kullanmak ve demokrasinin İslam’da küfür olduğu hakkındaki sözlerine de tepki gösterdi. Bayancuk’un Hz. Muhammed’in kendisinden sonra gelecek yöneticiyi dahi kendisini belirlemediğini o dönemki müslümanlar tarafından seçildiğini hatırlatan Filiz şunları söyledi:
“Peygamber kendisinden sonra gelecek olan devlet başkanının ismini vermemiştir. İleri gelen ve bu seçimi yapabilecek Müslümanlara bırakmıştır. Eğer bir insanın diğer insanlar tarafından seçilip bir yönetime getirilmesi küfür olsaydı ilk önce Hazreti Muhammed'e kafir demesi gerekirdi. Bu sözüyle dolaylı olarak hem Hazreti Muhammed'i zan altında bırakmış oluyor, hem de 4 halifeyi seçen ve o seçime razı olan 4 halifeyi zan altında bırakıp tekfir etmiş oluyor, kafir saymış oluyor. Bayancuk kendine dönsün baksın biraz İslam dinini öğrensin, Elif-Ba’dan başlasın.”
“Selefilerin asıl hedefi Müslümanlardır”
Prof. Dr. Filiz, Selefiliğin ne olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik yarattığı tehlikeleri ise şu sözlerle açıkladı:
“Selefilik İslam tarihinde ikiye ayrılır. Peygamberin otantik olarak aslına uygun olarak takip etmek üzere yola çıkan samimi bir harekettir. Peygamberin yolunda sapılmamalı, İslam dininin ahlaki kaideleri çiğnenmemeli, aslımıza sadık kalarak bir yaşam sürmeliyiz diyen ilk Selefiyeciler var.
İkinci olarak Siyasal İslamcıların doğurduğu bir Selefiyecilik var. IŞİD gibi, Vahhabilik gibi Cemaati İslam gibi bunların hepsi siyasal İslam'ın doğurmuş olduğu Selefiyeciliktir. Siyasal İslamcılık neyse Selefiyecilik de odur. Birbirlerini beslerler. Siyasal İslamcılık Selefiyeciliğe alan açar. Selefiyecilik de dinin sembolleri diye dayatılan aslında hiç İslam diniyle ilgisi de olmayan sembollerle her ülkede karşı saldırıya geçerler. Silahlı saldırı olur bu ve saldırının da hedefi bulundukları ülkenin rejimi ya da demokrasisi ya da laikliği gibi sunulur. Ama hedef müslümanlardır. Yani Selefiyecilerin asıl hedefi gerçek anlamda dindar olan müslümanlardır. Bundan da en çok Müslümanlar zarar görmüştür. Irak’ta Suriye'de IŞİD gibi işte İhvan-i Müslimin gibi gruplar aslında Müslümanların milyonlarcasını öldürmüştür.
Türk halkının yararına olsaydı…
Türkiye’de de benzer bir senaryoyu gerçekleştirmek istiyorlar. Laiklik, cumhuriyet ve anayasanın özellikle ilk 4 maddesi ve 66 maddesi bunlara engel oluyor. O yüzden hem anayasamızın ilk 4 ve 66 maddeleri ve benzer maddelerine sahip çıkmalıyız. Hem cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine demokrasiye ve laikliğe, sosyal hukuk devleti anlayışına bütün gücümüzle sahip çıkmalıyız.
Bizim en yaman düşmanımız Selefiyeciler olacaktır. Zaten Bayancuk da bunu söylüyor aslında. Türk halkının yararına bir şey olsaydı Bayancuk’un bu kadar kendini yırtmasına gerek kalmazdı. Türk halkı bunu alır kabul ederdi.”