Ekonomi

Türkiye gıda krizi tehdidiyle karşı karşıya

Gıda fiyatları tüm dünyada düşerken Türkiye’de artıyor. Bu durumun sebeplerini ve alınabilecek önlemleri Ekonomist Yunus Ekşi’ye sorduk…

Abone Ol
Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Dünya genelinde gıda fiyatları, pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı dolayısıyla yükselse de yeniden düşme eğilimine girdi. Türkiye'de ise gıda enflasyonu artmaya devam ediyor.

Özellikle enflasyonla bozulan gelir adaletinde, düşük gelirli yurttaşların en çok hissettiği fiyat değişimleri olan gıda zorunlu ihtiyaç olarak bütçede önemli bir yer kaplıyor. Gıda fiyatlarında artış trendi Temmuz ayında 47’nci aya ulaşırken, dünyada ise gerileme sürüyor.

TÜİK’in son açıkladığı Temmuz enflasyon verilerinde son 1 yılda gıda enflasyonu yüzde 58,91 olmuştu. 2005 yılından bu yana ana harcama kalemlerinde gıda endeksindeki yükseliş yüzde 2 bin 947,90 oranında oldu. Pandeminin dünyayı sardığı yıl olan 2020’nin başından bu yana gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatları TÜİK’e göre yüzde 546,76 oranında yükseldi.

Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü (FAO) global ticareti yapılan ürünlerden oluşan Gıda Fiyatları Endeksi, dünyada gıda fiyatlarına yönelik en önemli verilerden biri olurken son 1 yıldır önemli düşüşler dikkat çekiyor.

FAO’nun endeksine göre 2005 yılında bu yana gıda fiyatları dünya çapında yüzde 84,67 oranında yükselirken, 2020 başından bu yana yüzde 17,8 yükseldi. Son 1 yılda ise dünyada yüzde 3,06 oranında düşüş görülüyor.

FAO endeksinde yer alan et fiyatları son 1 yılda dünyada yüzde 0,84 oranında yükselirken, Türkiye’de TÜİK TÜFE’de “harcama gruplarına göre endekse” bakıldığında dana eti yüzde 63, kuzu eti yüzde 114 ve kümes hayvanları et fiyatları da yüzde 273 oranında yükselmiş görünüyor.

Süt fiyatlarında da dünyada yükseliş yüzde 7,22 olurken, Türkiye’de yüzde 345 oluyor.

Türkiye’de gizli bir el tarımın kalkınmamasına zemin hazırlıyor

Türkiye’deki enflasyonundaki bu durdurulamayan yükselişi ve alınabilecek önlemleri ekonomist ve gazeteci Yunus Ekşi’yle konuştuk.

Ekşi, gıda fiyatlarının tüm dünyada düşme eğilimindeyken Türkiye’de artmasının ülkemizde uygulanan para politikalarının fiyat istikrarını sağlayamamasından kaynaklandığını söyledi.

Gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’inin tarım sektörüne aktarılması gerekirken Türkiye’de uzun süredir bu paranın tarıma aktarılmadığını söyleyen Ekşi, destekler olmayınca çiftçinin girdi maliyetlerinin yükseldiğini, buna karşılık çiftçinin krediye başvurduğunu, fakat yüksek kredi faizlerinin çiftçinin belini büktüğünü söyledi.

Ödenemeyen kredilere karşılık çiftçinin traktör gibi temel araçlarına haciz konulduğunu aktaran Ekşi, Türkiye’de sanki bir el tarımın kalkınmamasına, ithalata zemin hazırlıyor değerlendirmesinde bulundu.

“Nüfus artıyor, buna mukabil çiftçi sayısı azalıyor” diyen Ekşi, bu tarımın desteklenmemesinden kaynaklandığı gibi üretim yapan çiftçinin malını tüketicilere ulaştıran aracıların da kartelleştiğini dile getirdi.

Kıtlık tehdidinin sebebi küresel ısınma değil, hükümet…

Çiftçilerin ürünlerini dökmesine halkın tepki gösterdiğini söyleyen Ekşi, öte yandan çiftçinin de ürettiği üründen para kazanamadığını, hatta borçlandığını belirtti.

İklim değişikliği sebebiyle Türkiye’de kıtlık olacağı yönünde iddialar ortaya atıldığını söyleyen Ekşi, ülkemiz için bir kıtlık tehdidi olduğunu, fakat bunun iklim değişikliği sebebiyle değil, hükümetin yanlış tarım politikaları sebebiyle ortaya çıktığını kaydetti.

Tarımsal istihbarat birimi kurulmalı

Yetersiz çiftçi sayısı, tarımın kazanç getiren bir alan olmaktan çıkması nedeniyle âtıl bırakılan topraklar, çiftçinin GDO’lu üretime zorlanarak her yıl hibrit tohum satın alabilmek için yeniden borçlanması ve kimyasal gübrelerin toprakta yarattığı kirlilik nedeniyle verim düşüklüğü tehdidinin kıtlık riskinin esas sebepleri olduğunu vurgulayan Ekşi; ülkemizde milli çıkarları gözeterek tarım istihbaratı faaliyeti yürüten bir kurumun kurulmasının hayati önemde olduğunu dile getirdi.

Şu anda ülkemizde çiftçi sayısının 500 binin altına düştüğünü belirten Ekşi, bu sayının nüfusun yüzde 3’üne ulaşacak bir düzeye çekilebilmesi için çiftçilerin desteklenmesi amacıyla bir ek bütçe oluşturulması gerektiğini söyledi.

Birkaç marketin tarımsal tedarik zincirine verdiği zararın para cezası vermekle önlenemeyeceğine dikkat çeken Ekşi, bu zararın ancak tarımsal istihbarat faaliyetleriyle tam olarak tespit edilebileceği ve önlenebileceğini söyledi.

Gıda krizine karşı alınabilecek ivedi önlemler

Hükümetin gıda krizi karşısında ivedi olarak yapması gerekenleri madde madde sıralayan Ekşi şunlara yer verdi:

·       Çiftçi sayısının artırılması

·       Çiftçi para sisteminin kurulması

·       Âtıl toprakların değerlendirilmesi

·       Çiftçi yetiştirecek tarım okullarının kurulması