Gündem

Türkiye bir İsrail tehdidine karşı hazır mı? Emekli Tümgeneral Kazım Dalkıran’a sorduk…

Terör devleti İsrail sadece kendi komşuları için değil, tüm bölge için tehdit arz ediyor. Bu sebeple ülkemizin İsrail’e karşı sahip olduğu askeri, ekonomik ve diplomatik olanakları bilmek önem taşıyor. Ülkemiz askeri, siyasi ve ekonomik bakımlardan İsrail’e açık bir şekilde üstünken orduların ateş gücü bakımından da Türkiye daha önde bulunuyor.

Abone Ol
Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Gazze’de çoğu çocuk ve kadın 50 bine yakın insanı katleden İsrail, bu sefer namlusunu Lübnan’a çevirdi.

Çağrı cihazları üzerinden gerçekleştirdiği siber saldırılarla binlerce insanın görme yetilerini kaybetmesine yol açan, bubi tuzakları gibi savaş hukukuna aykırı silahlarla bir savaş yürüten terör devleti İsrail, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını da tanımıyor.

İsrail, tüm bu özellikleriyle sadece komşuları için değil tüm bölge ülkeleri için bir tehdit arz ediyor.

Bu sebeple Türk ordusunun olanaklarını, varsa İsrail karşısında eksikliklerini bilmek tüm yurttaşlar için önemli hale geliyor.

Türk ve İsrail ordularının ateş gücü bakımından karşılaştırması

Dünyadaki belli başlı tüm orduların ateş gücü ve harp kabiliyeti bakımından yıllık analizini yapan “globalfirepower.com” adlı sitenin ölçümüne göre Türk ordusu dünyanın 8’inci güçlü ordusu. İsrail’se aynı listede 17’nci sırada bulunuyor. İsrail’in savunma sanayisine ayırdığı bütçe 24,4 milyar dolar, Türkiye’nin ise 40 milyar dolar. İsrail ordusu 670 bin toplam personele sahipken bu sayı Türkiye için 883 bin. Yine İsrail ordusunda 170 bin aktif personel varken Türk ordusunda 355 bin 200 aktif personel bulunuyor. İsrail’in 465 bin yedek personeli varken bu sayı Türk ordusu için bu sayı 378 bin 700. İsrail ordusunda paramiliter güç 35 bin, Türk ordusunda 150 bin. Askerlik hizmetine uygun insan gücü İsrail’de 3 milyon 156 bin 142 kişi, Türkiye’de 35 milyon 864 bin 604. İsrail’in 1370 muharebe tankı var, Türkiye’nin 2,231. İsrail ordusunda 43 bin 407 zırhlı araç bulunuyor, Türk ordusunda 55 bin 104. İsrail’de 525 piyade savaş aracı var, Türkiye’de bin 850. İsrail ordusundaki zırhlı personel taşıyıcı sayısı bin 360, Türk ordusunda 4 bin 294. İsrail ordusunda 596 mayına dayanıklı araç var, Türk ordusunda 2 bin 300. İsrail ordusunda roket projektör sayısı 150, Türkiye’de 516. Kundağı motorlu topçu sayısı İsrail’de 650, Türkiye’de bin 38. Çekili topçu sayısı da yine 300’e bin 747. Toplam hava gücü personeli sayısı İsrail ordusunda 89 bin, Türk ordusunda 115 bin.

Toplam hava aracı sayısı da yine 612’ye, bin 69. İsrail’in 241 savaş uçağı varken Türkiye’nin 205. İsrail’in 39 saldırı uçağı var, Türkiye’nin yok. Eğitim uçağı sayısı İsrail’in 155, Türkiye’nin 275. İnsansız hava aracı sayısı Türkiye’de 978, İsrail’de 710. Toplam helikopter sayısı İsrail’de 146, Türkiye’de 502. Saldırı helikopteri Türkiye’de 48, İsrail’de 111. İsrail’in 12, Türkiye’nin 83 nakliye uçağı var. Her iki ülkenin de 4 radar uçağı bulunuyor. İsrail’in 14, Türkiye’nin 7 tanker uçağı var. İsrail ordusunda 23, Türk ordusunda 22 özel görev uçağı bulunmakta.

İsrail ordusunda toplam deniz personeli sayısı 19 bin 500, Türk ordusunda 100 bin. Filo gücü İsrail’in 67, Türkiye’nin 190. Türkiye’nin 1 uçak gemisi var, İsrail’in yok. İsrail’in hiç fırkateyni yok, Türkiye’de 17 adet bulunuyor. İsrail’in mayın tarama gemisi yok, Türkiye’nin 11 adet var. İsrail donanmasında 7, Türk donanmasında 9 korvet bulunuyor. İsrail ordusunda 45, Türk ordusunda 34 karakol gemisi bulunmakta. Denizaltı sayısı İsrail’de 5, Türkiye’de 12. Öte yandan İsrail’in 90 nükleer silahı bulunurken Türkiye’nin hiç yok.

Milli güç unsurları: Nüfus, ekonomi, toprak büyüklüğü

Kısacası hava kuvvetleri bakımından birbirine denk bir durum olsa da Türk ordusu kara ve deniz kuvveti İsrail’den çok üstün bir yapıya sahip. Öte yandan iki ülkenin askeri potansiyelleri konusunda görüşlerine başvurduğumuz Emekli Tümgeneral ve Üsküdar Üniversitesi Post Kolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Kazım Dalkıran, milli güç unsurları karşılaştırması yapılırken sadece orduların ateş gücünün değil ülkelerin nüfus, ekonomi ve toprak büyüklüğünün de dikkate alınması gerektiğini söyledi. Her üç açıdan da Türkiye’nin bariz bir üstünlüğü bulunuyor.

İsrail’in Ankara ilinden küçük olan topraklarında bizim ateş gücümüzün yaratacağı tahribatla, onların ateş gücünün bizim ülkemizde yaratacağı tahribatın farklı olduğunu belirten Dalkıran, Rusya’nın Ukrayna Savaşı’nın başında Ukrayna’nın toprak büyüklüğünü dikkate almaması ve planladığı gibi Kiev’i 4 günde işgal edememesinin savaşı 3 yıl uzattığını belirtti.

İsrail uluslararası hukuka aykırı her şeyi yapıyor

Türkiye’nin dış politikası gereği kimsenin toprağında gözü olmadığını belirten Dalkıran, öte yandan Türkiye’nin değerler üzerinden yürüttüğü politikayla İsrail’in ateş gücünü yok ettiğini söyledi.

İsrail’in Gazze’deki ve Lübnan’daki çatışmalarda hedef aldığı kişileri siviller içindeyken vurmak, bubi tuzakları gibi uygulamalarda uluslararası hukuka aykırı her şeyi yaptığını dile getiren Dalkıran, Hizbullah ve Hamas liderlerine yapılan saldırıların ABD’nin istihbari desteği olmadan mümkün olamayacağını dile getirdi.

İsrail’in bölgede BM anlaşmalarının hiçbirini uygulamadığını dile getiren Dalkıran, İsrail saldırılarında Lübnan’ın güneyindeki BM güçlerinin de hedef alındığını, ölenler olduğunu hatırlattı.

Türkiye’nin İsrail’e karşı sayıca üstünlüğünün her alanda açık olduğunu dile getiren Dalkıran, Türkiye’ye bir kara müdahalesinin Suriye, Lübnan ve bölgedeki Rusya üslerinin varlığı nedeniyle imkânsız olduğunu, hava saldırısının ise birçok lojistik engelle karşılaşacağını açıkladı.

Türkiye müdahale edebilir

Ayrıca sayıca karşılaştırmanın çok doğru bir sonuç vermeyeceğini belirten Dalkıran, Birleşmiş Milletler ve İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı kanalıyla Türkiye’nin İsrail’in Gazze’deki, Batı Şeria’daki, Golan’daki kısa süreli işgallerinin uzun süreli işgale dönüşmesi nedeniyle müdahale durumu yaratabileceğini savundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, daha önce İsrail’in elindeki nükleer silahları BM’de gündeme getirdiğine dikkat çeken Dalkıran, Erdoğan’ın son BM Genel Kurulu’nda BM’nin Kore’ye ve Kuveyt işgali dolayısıyla Irak’a müdahalelerini hatırlattı.

BM nasıl Bosna’ya gittiyse Türkiye’nin İsrail’in sınır bölgelerinde sivillerin güvenliği için lojistik unsurlar konuşlandırabileceğini açıklayan Dalkıran, bunların güvenliğini tehlikeye atacak bir saldırı gerçekleştiğinde askeri müdahale hakkı doğacağını açıkladı.

Sivillerin güvenliğini sağlama açısından gerçekleştirilecek böyle bir harekatın finansmanının İslam ülkelerinden sağlanabileceğini hatırlatan Dalkıran, BM Anlaşması’nın 51. Maddesi gereği üye ülkelerden birinin saldırıya uğraması durumunda meşru müdafaa hakkı doğacağını, Güvenlik Konseyi’nin de önlem almak durumunda kalacağını açıkladı.

Emekli Tümgeneral Kazım Dalkıran, Samimi Haber aracılığıyla çağrıda bulundu

Dalkıran, Samimi Haber aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na, İletişim Başkanlığı’na çağrıda bulunarak İsrail’e gösterilecek diplomatik tepkilerde sahip olduğumuz bu hakların kullanılmasının önemine işaret etti.

“İsrail ve Türkiye arasındaki gerilimin bu düzeyde artmasına ABD’nin tepkisi ne yönde olur” sorusunu yönelttiğimiz Dalkıran, ABD’nin İsrail’in birçok suçuna ortak olmaktan dolayı karşılaştığı problemlere ve son yıllarda Afganistan dahil birçok yerde yaşadığı hezimetlere dikkat çekerek ABD’nin tepkisinin sınırlı olacağını söyledi.