Bugün sizlere FETÖ’yü ve bu hain yapıya ilişkin bazı perde arkası gerçekleri yazmaya karar verdim. Bizim Çilli Martı, yazıya oturduğumu fark edince çevremde dönmeye; “Sami Baba, bunu dinle” diyerek acayip havadisler fısıldamaya başladı. Havadislerin yönü, haliyle “mankurt şakirtlerle” ilgiliydi. Çilli’nin de katkılarıyla bugün size, bir 15 Temmuz lanetleme metni yerine, yeni 15 Temmuzlar olmamasına karınca kararınca katkı yapmak bağlamında, FETÖ’nün “durum raporunu” sunayım.
Öncelikle bilinmeli ki FETÖ bitmedi. Hatta denebilir ki bu ülkenin, bu halkın FETÖ’yle mücadelesi yeni başlıyor! Bazıları; “Fetullah Gülen ölünce bu bela da biter gider” diyor. Elbet yanılıyorlar ya da böyle demelerinde bir hesap var. Bu tür proje örgütler, kurucu irade istemediği sürece asla “bitirilmez”. Gülen ölünce yerine kimin getirileceği, “post”a kimin oturtulacağı çoktan belli olmuştur küresel efendilerin nezdinde.
İKİ BAŞARILI PROJE: MOON VE FETÖ
Küresel kudret sahibi Amerika Birleşik Devletleri’nin ve onun istihbarat biriminin, kendi ana klasmanında MOON’la birlikte en başarılı projesi FETÖ’dür. İkisinin de iç içe geçen alanları bulunmakla birlikte, kurucu irade tarafından farklı alanlarda ve misyonlarda yapılandırılmıştır.
Çilli’nin sağa sola uçup getirdiği havadislerden birine bakılırsa, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinin ardından FETÖ, TSK’daki kripto elemanlarına “tavizsiz ve kesin uyku hali” talimatı vermiş. Bunu somut kanıtlarla, belgelerle ortaya koymak için en azından bir “uykucuyu” yakalamak gerekir ama, askerî kulislerde dillendirilen bazı konuları iddia boyutunda bile olsa buraya kaydetmekte de yarar var.
Sözgelimi, ordumuzun içine sızdırılmış kripto FETÖ’cülerin şimdilerde Ülkücü, Atatürkçü filan “takıldığını” bilmekte yarar var. Hatta “uykularını”, bu aralar nedense pek makbul görülen/gösterilen Okuyucu, Yazıcı, Yeni Asyacı bilmemneci gibi adlara sahip Nurcu grupların rengine bürünerek, onların yatağında uyuyarak geçiren çok sayıda kripto FETÖ’cü sözümona asker bulunduğuna ilişkin iddiaları da bilmelisiniz.
TSK’DA HALEN NE KADARLAR?
Ben bu satırları yazarken çevremde dönüp ekranı dikizleyen Çilli Martı; “Sami Baba, FETÖ darbe girişiminde bulunduğu dönemde Türk ordusunun subayları arasındaki mankurtların oranı ben diyeyim %80 idi, sen de %90. Çoğu temizlendi ama şu gün itibarıyla TSK tam temizlenmedi; halen %20 civarında FETÖ’cü var orduda. Darbe sürecinden sonra orduya FETÖ’cü kripto öğrenci girişi yok denecek kadar azaldı. Dediğim bu %20’lik oran, daha çok eskilerden kalanlar. Bana kızacaksın ancak gerçek bu” deyivermesin mi. Kızacağımı önceden bilmesine de ayrıca kızarak hemen kallavi bir azar bastım: “Hadi oradan komplocu! Boğaz’ın serin sularından avladığım balıkların çoğunu yedin, karnın doydu, şimdi bol keseden sallıyorsun! Hem sen ne bileceksin bu işleri, %20 filan değil, olsa olsa %10 kadardır”.
Fırçayı yiyince daha aklı başında laflar edeceğini sandım ama azarım ters etki mi yaptı ne ise, bu sefer de şöyle bir laf etti: “Sami Baba, bunu beğeneceksin. Biliyorsun, FETÖ yurt dışına yaklaşık 200 milyar dolar kaçırdı. Örgüt içinde şimdiden başlayan ve bir türlü “yen içinde” kalamayıp dışarıya taşan kavga aslında liderlik kavgasından çok, bunca yeşilliğin kimin kontrolünde olacağı kavgasıdır. Kaldı ki 200 milyarın üstüne her gün yeni eklemeler oluyor. Benim bildiğim iki bakanlığın ihalelerinden, FETÖ dolambaçlı yollarla halen nemalanıyor. Sen bir de Diyanet gibi kurumlara baksan Sami Baba. En derin ve yaygın FETÖ işgali orada. Bir de üniversitelerde”.
“Artık fazla oluyorsun Çilli!” diye bağırıp, balık öğününü kesme cezası verdim. Biraz dikbaşlıdır bizim Çilli; eh sert fırçalamadan az biraz gönül de koydu sanki. İlk kanatlarını çırpmaya başlarken bağırdı: “Madem öyle, ben de sana FETÖ’yle ilgili havadislerimi kesme cezası veriyorum. Daha sana, FETÖ’nün nasıl yeniden yapılanma sürecine girdiğini anlatacaktım ama avucunu yalarsın”.
Yok yok, bu Çilli Martı’yla ve tayfasıyla fazla yüzgöz olmaya gelmiyor; yoksa hem saçma sapan söylentileri getirip anlatıyor hem de tepene çıkıyor. Yok, FETÖ bakanlık ihalelerinden halen arpalanıyormuş, yok en çok Diyanet’te ve üniversitelerde örgütlüymüş, yok yeniden yapılanma sürecine girmişmiş… Daha neler!