ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ
TBMM Genel Kurulunda bu hafta yargıyla ilgili düzenlemeler öngören, casuslukla ilgili yeni suç ihdas eden ve 'etki ajanlığı' düzenlemesi olarak da bilinen Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlanacak. Çarşamba günü genel kurula gelmesi beklenen kanun teklifi siyaseti de ikiye böldü.
Toplam 23 maddeden oluşan kanun teklifinin 16. maddesine göre, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yapılan değişiklikle, casuslukla ilgili yeni suç ihdas edilecek. TCK'nin “devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” bölümüne eklenecek maddede, “Devlet güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir” ifadeleri kullanılıyor. Eylem “Savaş sırasında veya askeri hareketleri tehlikeye sokacak bir süreçte işlenmiş" ise bu ceza 8 yıldan 12 yıla kadar çıkabiliyor.
Yasa uluslararası toplum tarafından da dikkatle takip ediliyor. Daha önce benzer yasayı getiren Gürcistan’a ABD tepki göstermiş, muhalifler tarafından şikayet edilen Rusya’ya ise AİHM’den “anayasal hak özgürlükleri ihlal ediyor” kararı çıkmıştı.
‘Yabancı etkisini caydırmaya yönelik’
Yasa teklifini Samimi Haber’e değerlendiren AK Parti MKYK üyesi Av. Metin Tarhan, bu tür düzenlemelerin başta Avrupa olmak üzere birçok ülkenin hukukunda olduğunu belirtti. Yasanın zorunlu hale geldiğini vurgulayan Tarhan şunları söyledi:
“Etki Ajanlığı Yasası olarak gündeme gelen düzenleme TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Bu hafta Genel Kurul gündemine alınması bekleniyor. Bu tür düzenlemeler başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok ülkenin hukukunda yer almaktadır.
Gerek konvansiyonel medya gerekse de sosyal medya aracılığıyla, iç siyasetimize ve güvenliğimize müdahale edilmektedir. Bu tür operasyonlar genelde yabancı fonlu medya ve sivil toplum kuruluşları tarafından yapılmaktadır. İç siyaset ve kamuoyundaki yabancı etkisini caydırmaya yönelik bu düzenleme, zorunlu bir hal almıştır.
Gerek düzenlemenin son hali ve kadim bir geçmişi olan Türk Yargısının bu düzenlemeyi gereği gibi yorumlayacağı noktasından bakıldığında, kapsamı yabancı etki yaratacak kuruluşlarla sınırlı olacaktır. Bu nedenle her hangi bir ülke ile sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum.”
“Yeni suç ihdas ediliyor”
Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül ise yasa teklifine tepki gösterdi. Yasanın güvenlikçi politikaların bir ürünü olduğunu, korku iklimi yaratacağını vurgulayan Bülbül şunlar söyledi:
"Anayasal özgürlüklerin kullanımını engelleyen, güvenlikçi korku iklimini ortaya koyan, ifade özgürlüğünü kullanan örgütlenme özgürlüğünü kullanan STK'ları ve sosyal medya kullanıcıları ve basına yönelik, basın özgürlüğüne yönelik güvenlikçi yasa teklifleri mecliste gelmeye başladı. En son gelen teklifse daha önce çektikleri etki ajanlığı denilen yeni bir casus suçu oluşturan bir yasa teklifi. Onu da ‘Noterlik kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik bulunmasına dair kanun teklifi’ çerçevesinde 3 hafta önce Adalet Komisyonu'na getirdiler.
Bu yasa teklifi metninde yeni bir suç ihdas ediyorlar. Etki ajanlığı denilen ancak yeni bir casusluk suçu ihdas ediliyor. Bu suçun özelliği şu, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları dışında 339A hükmünde yeni bir suç oluşturuldu. Bu çerçevede muğlak ifadelerle devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları, stratejik çıkarları gibi muğlak genel ifadelerle yeni bir casusluk suçu oluşturulmuştur.
Örneğin, ‘İsrail'de iktidarın ticaret ilişkisi ortadan kalkmış’ diyorlar. Siz gazeteci olarak tweetinizde ‘kalkmamıştır, Filistin ya da Yunanistan üzerinden yürümektedir. Bu çerçevede İsrail’le ticaret devam etmektedir’ dediğiniz zaman, devletin güvenliği ya da iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet ve organizasyonun stratejik çıkarları ve talimatı doğrultusunda suç işlemiş olursunuz.
Kişiye göre değişen iç ve dış siyasi yararlar
Hem sansür yasasına göre yalan haber kaynaktan dolayı ceza alıyorsunuz. Hem de yeni yasayla etki ajanlığı suçundan dolayı ceza alıyorsunuz. Yani bir tek eyleme iki suç.
Bu iç ve dış siyasal yararlar ne demek? Bir örnek vermek istiyorum. Şimdi gazeteci olarak terörist başı Abdullah Öcalan için ‘Meclise gelsin, konuşma yapsın’ deseniz, sizi sabaha doğru alırlar götürürler. Ama bunu iktidarın içinde olan siyasiler dediği zaman devletin iç ve dış siyasi yararları içerisindeki subjektif açıklamalar değişiyor. Muğlak ifadeler, suç fiili açıklanmamış. Bu düzenlemeyle siyasi ve keyifli kararlar verilmesinin önü açılıyor. Yani STK'lar, gazeteciler, akademisyenler, muhalif paylaşımlar yapan sosyal medya kullanıcılarını hedef alıyor. Çünkü iç ve dış siyasi yararlar değişiyor.
Hükümeti eleştiren herkes casus yaftasıyla ceza alabilecek. İlginç olan bir şey daha var. TCK’nın 7. Bölümünde Devlet sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk Suçları var. O suçlarda soruşturma ve kovuşturma resen yapılabiliyor. Bu suçta ise, kovuşturma iznini Adalet Bakanı veriyor. Bu ne demektir? Bu siyasi alanda korku iklimini ortaya koyacak, muhaliflere yönelik bir suç düzenlemesi olduğu ortaya çıkıyor.
Adalet Bakanı Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu. Adalet Bakanı, soruşturma iznini verecek ya, kme göre verecek? Bu bile bu suçun siyasetin güdümünde, korku ikliminde, muhalefete karşı yargı sopası olarak kullanılacağını açıkçası ortaya koyuyor.”
“Cadı avı başlayacak”
Bülbül, yasa ile cadı avının başlatılacağını savundu. Geçmişte Rusya’da benzer yasa çıktığını hatırlatan Bülbül, AİHM’în Rusya aleyhinde karar verdiğini de belirtti. Bülbül şunları söyledi:
“Bu düzenlemeyle cadı avı başlayacak. Korku iklimi yaratmaya başlayacaklar. Anti demokratik bir yasa. İfade özgürlüğünü ortak kaldıracak, örgütlenme özgürlüğünü kaldıracak. Sen bir şey yazarken gazeteci olarak kendi kendine sansürde bulunacaksın. Korkacaksın. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 22 Eylül'de vermiş olduğu karar var. Rusya'da da aynı buna benzer bir yasal düzenleme olmuştu. Buna ilişkin Rusya'da itiraz, STK’lar itiraz edip dava açmışlar. AİHM karar verdi ‘bu anayasal hak özgürlükleri ihlal ediyor. İfade özgürlüğünü ihlal ediyor.’ diyor.
Bu yasa Sırbistan'da, Macaristan'da var, Rusya'da var, Gürcistan'da var. Bu ülkelere baktığın zaman, demokratik olmayan ülkeler bunlar. Türkiye'ye bunlardan mı örnek alacaksınız? Bu etki ajanlığı yani yeni casusluk suçu açıkça basın özgürlüğüne, hukuk devleti ilkesine, örgütlenme özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne aykırı, korku iklimini ortaya koyan, sansür yasasından devam eden bir çerçevede millete ‘susun, yazarsanız, cezaevine gireceksiniz. Ve casusluktan içeri atacağız’ anlamına gelen bir suç.
Bu teklifin kesinlikle geri çekilmesi lazım. Daha önce geri çekildiği gibi. Bu korku iklimini içeren bir toplum yaratmaya yönelik bir maddedir. Geri çekilmelidir.”
Bülbül, “Türkiye’de de bu teklif yasalaşırsa dünyadan nasıl tepkiler bekliyorsunuz?” Sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:
“Dünyanın tepkisi bize ilgilendirmiyor. Kendi özgürlüklerimizi, kendi yaşam alanlarımızı, anayasal özgürlükleri yaşamamız lazım. Ben anayasaya bakıyorum. Anayasaya aykırı. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan vatandaşlar olarak suskun bir toplumu kabul etmiyoruz. Tek kişinin vereceği kararları yaratan toplumu kabul etmiyoruz.”
Gece yayınlanan resmi gazetede SPK üyeleri belirlendi. SPK üyesinin birisi kim? Akın Gürlek’in eşi. Sözcü davası, Canan Kaftancıoğlu davası, Demirtaş, davası, Enis Berberoğlu davası. Kararları verdi, ödüllendirildi, bakan yardımcısı oldu. Şimdi işte Cumhuriyet Başsavcısı olarak İstanbul'a gönderildi.
Şu anda yargıyı sopa gibi kullanıyor, soruşturmalar var. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim olan eşi, SPK'da üye olarak seçiliyor. Kim seçti? Tek kişi. Liyakat var mı? Yok. Sarayda bulunan Partili Cumhurbaşkanı seçti. OECD’nin 2023 raporunda otuz sekiz ülke arasında otuz altıncı durumdayız.
Vatandaş yargıya güvenmiyor. Yargı siyasallaşmış. Yargı iktidarın sopası haline gelmiş. Bir de bu yetmemiş gibi vatandaşa, muhaliflere ‘bakın yazdıklarınıza dikkat edin. Dikkatli yazın. İktidarı eleştirmeyin Yaparsanız sizi casus gibi lekeleriz diyorlar. Bu tür kanunlarla suskun bir toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Korku iklimi yaratmaya yönelik anti demokratik bir yasadır ve geri çekilmesi gerekmektedir.”
Bülbül, yasaya karşı CHP olarak yapacaklarını şu sözlerle anlattı:
“Biz Adalet Komisyonu'nda bu konuda mücadelemizi yaptık bu yasayla ilgili. Çarşamba günü gelecek diye söylüyorlar genel kurula. Bu maddenin yasa teklifinden çıkartılması için biz toplumu aydınlatacağız. Bu konuda açıklamada bulunacağız ve sonuna kadar mücadele edeceğiz.”