Marcus Aurelius, günlük yaşamın zorluklarıyla başa çıkarken doğaya uyum sağlamanın önemini vurgulamış bir filozoftur.Stoacı felsefe, kaderi kucaklamak ve doğanın isteklerine uygun bir şekilde yaşamaktır. Her şeyin istediğimiz gibi olmasını istemek yerine doğanın akışını kabul etmek, kendimize karşı sert, dışarıya karşı esnek olmayı gerektirir. İnsan, çoğu zaman kendisinde var olan yetenekleri kabul etmez ve hep daha fazlasını ister. Fakat ne kadar çok şey talep edersek, o kadar fazla hayal kırıklığına uğrarız. Kötü deneyimler ve yaşam süreci her ne kadar istemesek de gerçekleşecek. İnsanların size karşı olan olumsuz tutumları, ancak sizin izin verdiğiniz ölçüde size zarar verebilir. Eğer siz bu olaylar karşısında sinirlenmez veya üzülmezseniz, size herhangi bir etkisi olmaz. Başka insanlarla uğraşmak, kontrol edilemeyen bir yapıyla uğraşmaya benzer; her insanın farklı özellikleri vardır ve siz kendinizi ön plana çıkarmalısınız. İnsan doğası gereği kötü ve çıkarcı olduğu için herkesi olduğu gibi kabul edip, kendinizi kötü insanlardan rahatsız olmamaya teşvik etmelisiniz. İnsanların davranışlarının kendi istediğimiz gibi olmasını isteriz, fakat zaman bize herkesin kendi iradesi olduğunu öğretir ve davranışlar ne kadar aptalca olursa olsun bunu değiştirmek için zaman harcamak lüzumsuzdur.

GEÇİCİLİĞİ KABUL ETMEK

stoca  düşünme teknikleri

Stoa, olayların geçici olduğunu, bugünün sorunlarının çok hızlı bir şekilde geçmişte kaybolan hayaletlere döndüğünü kabul eder. Herkes bu hayatta kısa bir süre yaşar ve gelip geçicidir; evrenin ve gezegenin yaşam süresi içinde çok kısa bir an da varız ve bu anı en iyi şekilde yaşamak gerekir. Ölüm insanları kısa bir süre sonra tekrar geldiği yere geri gönderecektir, bundan dolayı doğanın bize sunduğu şeyleri değiştirme ve onunla mücadele etme çabası gereksizdir. Geçiciliğin olumlu yanı ise her şeyin geçici olduğu için endişelenmeye gerek olmamasıdır. Stoacı felsefeye göre, hayatın kısalığı, zaman kaybetmemiz için bir neden olarak kabul edilmelidir. Yapmak istediğimiz her şeyi zaman kaybetmeden hemen şimdi yapmalıyız.

TALİHSİZLİĞİ KABUL ETMEK

Talihsizliğin yaşanmamasını isteyebilir ve bu yönde dua edebiliriz. Ancak bundan kaçamayız ve sıkıntılar hayatın bir parçasıdır ve onunla savaşırsak karşılaştığımız zaman hayal kırıklığı da yaşarız. Fakat insanlar kaderle savaşarak kötü olayların önüne geçmeye çalışırlar. İnsanlar için talihsizliğin olmamasını istemek yerine, bu talihsizliklerle mücadele gücünün var olmasını istemek daha iyidir. Stoacı felsefeye göre kontrol ikilemi prensibi vardır; bazıları bizim kontrolümüzde, bazıları ise kontrolümüz dışındadır ve kontrolümüz altında olan şeylere odaklanmamız bizim için daha iyidir. Marcus Aurelius'a göre, dualarımızı kontrol edebileceğimiz şeylere yönlendirmemiz gerekmektedir. Eğer talihsizliği kabul edersek, masaya ne koyarlarsa koysunlar bize zarar veremezler.

DEĞİŞİMİ KABUL ETMEK

stoa yaşam biçimi ile değişimi kabul etmek

Doğanın birinci önceliği değişimi kabul etmektir. Doğada her şey sürekli olarak değişir. Vücudumuzdaki değişiklikler her parçanın kendi içinde talihsizlik olarak görülese de, vücudun tamamı için aslında iyi bir neticeye ulaşır. Evren sürekli olarak değişim sürecinin içindedir. Bu süreci sürekli olarak kabul etmeli ve biz de bunun bir parçası olarak değişime direnmemeliyiz. Değişmediğini düşündüğümüz kayalar bile, görüntü olarak değişmesede aslında değişimin bir parçası ve değişiyorlar. Eğer değişim olmasaydı dünyada yaşam mümkün olmazdı. İnsanlar değişimin içinde doğmuş olsa da değişimden korkarlar. İnsanlar, tutundukları şeylerin değişmemesini isterler, fakat ne kadar direnirlerse dirensin değişim devam etmektedir.

Eski nişanlı dehşet saçtı Eski nişanlı dehşet saçtı

marcus areleus stoa felsefesi

Stoacı temel, insanların kendini ve doğasının parçası olan temel iradi şeyleri reddettiğini, fakat Marcus Aurelius ne olursa olsun kendisini olduğu gibi kabul etmeye teşvik eder. Her insanın önde olduğu farklı özellikleri vardır. Kendi özelliklerimizi değiştirebilmenin yolları olsa da, eninde sonunda kendi doğal sınırlarımız vardır ve zayıf yönlerimize odaklanmak yerine güçlü olduğudur.