Elif Erbay/Haber Merkezi
11 Temmuz 1995 tarihinde, Bosna-Hersek'in Srebrenica şehrinde yaşanan büyük trajedinin etkileri bugün hala daha sürmekte. Srebrenica katliamı olarak bilinen bu olayda, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından güvenli bölge ilan edilen Potočari kasabasında binlerce masum insan katledildi.
Resmi olarak soykırım sayılan Srebrenica Katliamı hakkında Samimi Haber'e konuşan Atalay "İnsanlar, ölüm korkusuyla bu güvenlikli bölgelere sığındı. Srebrenica kentinin nüfusu normalde 24 bin civarındayken, BM güvenlikli bölge ilan edince bu sayı 60 bine çıktı. Silahsız ve savunmasız insanlar, çoluk çocuk, kadın, genç, yaşlı toplandılar ve bölge Hollandalı askerlerin kontrolündeydi.
Maalesef, o gün Hollandalı komutan 25 bin insanı Sırplara teslim etti. Bu talihsiz olay sonucunda yaklaşık 8,372 insan bilinmeyen yerlere götürülerek katledildi. Bu insanların mezar yerleri 1995'ten beri dağlarda, taşlarda, derelerde ve ormanlarda aranıyor. Potočari mezarlığında, yaklaşık 18-19 yıldır ormanlarda bulunan toplu mezarlardan çıkarılan kemikler, yakın akrabalar üzerinden DNA testi yapılarak tekrar defnediliyor. Potočari'de büyük bir anıt var ve şu ana kadar orada 6,765 insanın mezarı var. 8,372 kişiden geriye kalan 2,107 Boşnak hala kayıp" diyerek oradaki trajediyi anlattı.
BM bir nebze de olsa gönüllere su serpti
Srebrenica soykırımını anma günü olarak ilan eden BM'nin biraz da olsa gönüllere su serptiğini belirten Atalay sözlerine "Bu iyi bir gelişme oldu, çünkü bu soykırım en azından resmi bir anma günü olarak kabul edildi. Soykırımı gerçekleştirenler ceza aldılar; 2008'de siyasi lider Radovan Karadžić ve 2011'de askeri general Ratko Mladić adalet önüne çıktı ve ömür boyu müebbet hapis cezası aldılar." diyerek devam etti.
Srebrenica ve Gazze: Benzer trajediler
Osman Atalay, Gazze'de yaşanan trajediyi Srebrenica ile karşılaştırarak, uluslararası toplumun tepkisizliğine dikkat çekti. "Bugün Gazze'de yaşanan trajedi, Srebrenica ile benzerlikler taşıyor ve çok daha ağır. O gün BM, Avrupa'nın göbeğinde Müslüman bir toplum katledilirken çok yavaş ve sessiz davrandı. Gazze'de de aynı trajedi yaşanıyor ve Srebrenica'dan çok daha ağır bir şekilde. Bosna'da insanlar ormanlardan kaçarak kendilerine bir yol buldular ve güvenlikli bölgeler vardı. Bugün Gazze'de böyle bir güvenlikli bölge yok. Bosna'da insanlar ekmek ve su bulabiliyordu, ama Gazze'de ilaç, ekmek ve temiz su dahi yok. Gazze'de insanlar gökyüzünden, denizden ve karadan yapılan saldırılarla katlediliyor ve soykırıma tabi tutuluyor. BM, Avrupa'nın birçok ülkesi ve dünya Gazze'deki bu katliama sessiz kalıyor." şeklinde konuştu.
Atalay, İslam dünyasının da Gazze konusunda yeterince tepki göstermediğini belirterek, "Gazze olayı, sadece Avrupa değil, İslam dünyasının da bu konuda ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği'nin ne kadar kifayetsiz ve dirayetsiz olduğunu görüyoruz," ifadelerini kullandı. Atalay, Gazze'de yaşananların ileride çok tartışılacak bir trajedi olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle tamamladı: "Gazze direnişi tarihi bir direniş olsa da, 1948, 1967 ve 1973'teki Arap dünyasının İsrail'le savaşma cesaretini gösteren Arap toplumu tamamen bitmiş durumda ve İsrail'le normalleşme sürecine girmiştir." dedi.