Ercan Küçük - Haber Merkezi
İsrail’in, Lübnan’daki çağrı cihazları ve telsizleri patlatması tüm dünyada gündem oldu. Yapılan siber saldırı, teknolojik olarak sızmalara daha açık olan ‘cep telefonları ve bilgisayarlar da kitle iha silahlarına dönüştürülebilir mi’ sorusunu da gündeme getirdi. Siber güvenlik uzmanı Adem Taşkaya, bunun çok mümkün olmadığını ancak İsrail’in büyük bir algı yürüterek tüm dünyaya korku saldığını belirtti.
İsrail’in çağrı cihazları ve telsizleri patlatmasının bir siber saldırı olmadığını vurgulayan Taşkaya, bu cihazların içlerine daha önceden eklenen patlayıcı ekipmanları vasıtasıyla büyük etki yarattığını söyledi. Taşkaya şöyle konuştu:
“İsrail tüm dünyaya korku saldı”
“Siber saldırı değil bu. MOSSAD, HAMAS’ın Hizbullah’ın içine sızdırdığı birileriyle ürün satıyorlar, sattıkları bu ürünlerin içerisine başka bir yerde bomba aparatları takarak bunları silah haline getiriyorlar ve kullanıyorlar. Bu cihazları aynı zamanda dinlemişlerdir de. Konumlarını tespit etmişlerdir birçok şeyi yapmışlardır.
İsrail aslında burada şunu yapıyor: Ben HAMAS'ın Hizbullah’ın yapmak istediği her şeyi biliyorum. Saldırırsanız ben de sana saldırırım. Daha önce Türkiye'de FETÖ devlet kurumlarını dinlediği için herkeste bir paranoyaklık vardı. Herkes telefonum dinleniyor diye korkuyordu. İsrail bu korkunun aynısını tüm dünyaya saldı. Bu çok büyük bir başarı. Bunu kurduğu şirketlerle yaptı. Lübnan ve benzeri ülkelerin İsrail’e karşı ayakta durabilme şansı yok. Teknolojiyi dünyayı yönetiyor.”
Telefonlara güncellemeler göndererek…
Cep telefonlarımız ve bilgisayarlarımız da birer kitle imha silahına dönüştürülebilir mi? Taşkaya, bunun patlayıcı ekipmanlar olmadan mümkün olmadığını şu sözlerle açıkladı:
“Lityum bataryalarda bunlar çok rahat bir şekilde yapılabilir. Telefonları tekrar tekrar güncelleyerek, baskı yapıp ısınmasıyla telefonların patlaması sağlanabilir. Ama bunların içerisinde TNT ve benzeri kalıplar olmadıktan sonra çok küçük yanmalar, çok küçük patlamalar olur. Ama dokuya zarar vermez. Yangın bile zor çıkartır.
Bilgisayarı imha edebilir. Ama bilgisayarın içerisinde kendisini koruyan faktörler de var. Mesela bilgisayarın fanı yanabilir. Ama yangın çıkmasını engelleyen aparatlar da var. Bunu ancak telefonlarda yapabilirler ve çok eski bir eski bilgisayarlarda yapabilirler. Mesela Windows'u güncellerken yapabilirler, javayı güncellerken yapabilirler.
Ama çok büyük böyle zarar verecek şeyler yapamazlar. Çünkü içinde gerçekten bunları yapabilmek için içinde aparat olması gerekiyor. Adamlar bu sistemi kurmuşlar. Yani bu bir siber operasyon değil. Burada mobil cihazları başka etkenlerle beraber destekleyerek havaya uçurmuşlar.
HAMAS’ın en güvendiği çağrı cihazlarının iletişim yolunu da İsrail kapatmış oldu. Aynı zamanda bütün dünyaya korku salmış oldular. Bu saatten sonra İsrail'e kimse saldıramaz. İsrail başardı bunu, algıyı yöneltti şu anda. Bak ben dinliyordum zaten sizi dedi.
Geçtiğimiz günlerde HAMAS bir sürü videolar yayınladı, füzeler fırlatılacak diye. Ama yapamadılar. Demek ki o süreçte bile HAMAS'ın bütün etkin adamlarını İsrail dinliyordu. Savaş başlamadan önce demek ki İsrail bunları dinliyordu ve saldırılması için fırsat tanımış oldu.”
Türkiye ne yapmalı?
Benzer saldırılar Türkiye’ye de yapılabilir mi? Türkiye ne tür tedbirler almalı? Taşkaya bu soruya verdiği cevapta Aselsan’a dikkat çekti:
“Aselsan’ın çok güzel telsizleri var. Bütün askeriyede, özel kuvvetlerde, MİT'te kullanılıyor zaten. Kendi kodlarımız, kendi yazılımlarımız olan, içine sızılamayan çok güzel telsizlerimiz var. Ama Türkiye'de milli bilinci oluşturmak gerekiyor. ABD’de Google gibi firmalar, kaç ülkenin bütçesinden daha büyük. Türkiye’de milli yazılımlar neden desteklenmiyor? Türkiye’de insanların korkularını yenmek gerekiyor. Pardus dünyanın en iyi işletim sistemlerinden bir tanesiydi. Kullanmadık. İnsanlar güvenmiyor çünkü. Ama bu tür teknolojilerin desteklenmesi gerekir.”