Parlak, çocuklar üzerinden oluşan kimliği, anne/baba kavramı üzerinden anlattı. ‘Çizgi filmler toplumdaki dönüşümü daha hızlı yakalayan unsurlardır’ söyleminde bulunan Psikolog Parlak, dönüşümden söz etti.

"Çocukluktan itibaren kimlik algısı oluşmaya başlıyor"

Medyadaki dönüşümüne ihtiyacımızın olduğunu belirterek medyanın kişiler üzerinde yarattığı etki ve ihtiyaçları anlatan Psikolog Çınar Parlak, ‘‘Bir kişinin bireysel olarak çocukluktan itibaren kimlik algısı oluşmaya başlıyor; kendisini nasıl konumlandırdığı, temel ihtiyaçları, dini inançları… Dünyaya geldiğinde kadın ya da erkek çocuklar temel duygusal ihtiyaçları benzer şekilde oluyor. Ama nasıl birer kadın/erkek olacaklarını çevresel faktörler belirliyor. Toplumsal varlık olarak insanlar, ona toplumsal sistem içerisinde nasıl var olacağını öğretiyor ve buna ilk eşlik edenler aile bireyleri oluyor. Dolayısıyla bir kadın içinde nasıl bir kadın olacağını öğrendiği ilk model evdeki ona bakım veren yetişkin kadınlar. Dolayısıyla onların nasıl bir kadınlık algısı varsa çocuk da o algıyı içselleştiriyor. Sizlerin de bahsettiği haberin dili, haberin görseli, bütün bunlar çocuklukta bize yerleşen kadın ve erkekle ilgili temel inançlardan kaynaklanıyor. Bu nedenle orada; kadın dediğin evde oturur, çocuğuna bakar, cinsel bir objedir, erkek dediğin güçlü olmak zorundadır, duygusallık kadına atfedilir algısı yer alıyor. Çocukların evde nasıl bir anne/babaya maruz kaldığı rolleri belirleyici olduğu gibi bir diğer unsur da televizyondur. İzlediği çizgi filmlerdeki diller, söylemler de toplumsal algısını yönetiyor. Hem anneyi içselleştiriyor hem de televizyondaki bambaşka hayatları. İşte biz bu noktada hala medyada kadının zayıf, erkek himayesi altında olması gerektiğini söyleyen sinema ögelerine rastlıyoruz." dedi.

Televizyon dizilerinden söz edildi

Parlak, sözlerine şu şekilde devam etti: "Aynı şekilde kadın programlarında, dizilerde erkekler tarafından mağdur edilmiş kadınları görüyoruz. Medya geleneksel kadın rolüyle aktarmaya devam ediyor. Ama dış dünyada bu rol çok hızlı değişiyor. Dolayısıyla medya bu değişimi yakalamıyor, geride kalıyor. Çizgi filmlerde bir gelişme görüyoruz. Peri masallarına baktığımızda bütün prenseslerin bir dramı vardır, bir erkeğin kurtarmasına ihtiyaçları vardır. Çizgi filmler bu noktada değişimi ve dönüşümü daha hızlı yakalayan unsurlar. ‘Elsa’ya, ‘Uğur Böceği ve Kara Kedi’ye baktığımızda süper kahraman olan kadınlar var. Bir şehri kurtaran, erkeğe yardım eden ve erkekle eşit bir şekilde savaşan kadınlar var. Bu noktada çizgi filmlerle başlaması anlamlı çünkü tam da o yaşlarda çocukların izledikleri şey bunlar’’ ifadelerini kullandı.