HABER MERKEZİ
Geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan %49’luk zam oranından sonra piyasadaki fiyat artışlarına dikkat çeken Prof. Dr. Develi, bunun da enflasyonu olumsuz etkilediğini belirtti. Asgari ücret zammının beklentinin altında olduğunu da belirten Prof. Develi şunları söyledi:
“İşçi kesiminin beklentisinin altında bir rakam geldi. Buradaki ana tema asgari ücretteki artışla fiyat artış arasındaki ilişkiyi yönetebilmeli. Geçtiğimiz seneki yüksek artıştan sonra Ocak-Şubat atlarında yüzde 10’a yakın enflasyon oldu. Asgari ücretteki artışın ötesinde fiyatlamalar oldu. Bu fiyatlamalardan dolayı da enflasyon olumsuz etkilendi. Burada önümüzdeki yıla dair %20lik bir beklenti olduğundan dolayı buradaki sıkı tutuşlar devam edecek gibi duruyor. Enflasyonla mücadele zaten bütün ekonomi yönetiminin değindiği nokta.
Bundan dolayı da daha çok fiyat istikrarı ve elde edilen gelir artışı korunmasını öncelenecek diye nitelendirmek daha yerinde olur. Ama diğer taraftan özellikle asgari ücretteki artıştan dolayı fırsatçılığa yer vermemek önemli. Çünkü fiyatlamalar hala enflasyonla mücadelede istenilen düzeyde değil.
Diğer bütün enflasyon artıran bileşenlerle ilgili gerekli önlemler alındı. Enflasyon düşmeye devam ediyor. Bunlar olumlu gelişmeler. Fakat beklentilerde iyileşme aynı anda devam etmiyor. Özellikle asgari ücretteki artışın %30 olmasıyla bu fiyatlama dağılışlarının daha rasyonel konulması hedefleniyor.”
ASIL MESELE İŞVERENDE
Prof. Dr. Develi, asgari ücretin ne kadar olması çalışanları memnun ederse sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:
“Beklenti çok tabi. Türk-İş’in teklifi 29 bin TL bandındaydı. Bu yüksek bir artışı ifade ediyor. Ama bu artışın fiyatlara yansıması enflasyonu tekrar yüksek seviyeye getirirdi. Beklenti farklı. Buradaki ana tema fiyat istikrarının korunmasının sağlanması. Asgari cüret bir taban ücretidir. Buradaki devletin rolü hakem rolüdür. İki kişi arasında arabuluculuk yapar. Asıl mesele işverenlerin maaşları daha yüksek miktarda artırması. Bu bir taban fiyatıdır. Bu artış oranına referans olduğundan dolayı bütün fiyat bu şekilde yorumlamak yerinde olur diye düşünüyorum. Tabi gönlümüzden geçen çok daha yüksek rakamlar olması. Fakat enflasyonu çok tetikleyecek ve tekrar başa döneceksek, zaten bunun hesabı kitabı yapılarak bu rakamlar veriliyor. Bu noktada ücretli çalışanların almış olduğu rakamın daha yüksek oması. Fakat koşulları değerlendirdiğimizde fiyat istikrarının korunmasının daha ön plana çıktığı bir süreç.”
DENETİMLER SIKILAŞTIRILMALI
Prof. Develi, zam fırsatçılarına karşı yapılması gerekenleri de şu şekilde açıkladı:
“Daha fazla denetim yapılmalı. Tüketici farkındalığı oluşmalı. Şu anda bile fiyat artışları başladı. Bazı marketlerde görüyoruz. Gıda Tüfe’nin %25ini oluşturur. Gıdadaki artış en çok ücretleri etkiliyor. Öncelikle gıda. Her bir artış kaleminin sıkıca denetlenmesi önemli.
Enflasyon beklentileri hane halkı olsun sektör olsun, hala Merkez Bankası’nın piyasa katılımcılarıyla yapmış olduğunun üzerinde. Arkada yüksek enflasyon rakamından dolayı piyasadaki aktörlerin beklentisi bu noktada, enflasyon beklentisi iyileşiyor. Fakat istenilen hızda ve düzeyde iyileşmiyor. Dolayısıyla fiyat artacağı beklentisi hala var. Bunu da maalesef fırsatçılar hemen değerlendiriyor. Mesela ‘yılbaşından önce al, almazsan fiyat şu kadar olacak.’ Deniyor. Bu maalesef bir beklenti haline geldi. Yılbaşında fiyatların artacağı şeklinde bir durum söz konusu. O yüzden enerji fiyatları yatay seyrediyor, döviz yatay seyrediyor. Üretici maliyetleri tüketici maliyetlerinin çok altında. Dolayısıyla yani burada enflasyonu oluşturacak dışsal bir sebep yok. Şu anda en çok mücadele edilen nokta beklenti ve fiyatlama mekanizmasındaki aksama. Bunun da fırsatçılığa dönmesi. Çok daha fazla denetim ve aynı zamanda da sürekli bu beklentiyi ezmek gerekiyor. Artık geçtiğimiz yıldaki gibi enflasyon tetikleyici sebepler olmadığını daha fazla izah ile bu beklentinin aynı zamanda kırılması gerekiyor.”