Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Nurşen İnal, Genel Yayın Koordinatörü Merve Şişman'ın sorularına cevap verdi. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin temelinde yatan nedenlere değindi. Platform sözcüsü İnal, "Kimler tarafından ve hangi gerekçeyle öldürüldükleri tespit edilmedikçe; şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça; önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet devam ediyor." ifadelerine yer verdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Nurşen İnal

"Dünyada ve Türkiye'de özgürlük, kendi kararlarını tehdit edilmeden verebilmek demek"

İnal, boşanma süreçlerinde kadınların korunması gerektiğine yönelik cümlelerinin altını çiziyor ve toplumsal soruna değiniyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Nurşen İnal, sözlerine şu şekilde başlıyor: "Kadın cinayetleri toplumsal bir sorun. Kadınları şiddetten korumak devlet yetkililerinin, ilgili tüm bakanlık ve birimlerin, savcılıkların ve kolluk kuvvetlerinin görevi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak her ay düzenli şekilde kaydını tuttuğumuz ve kamuoyu ile paylaştığımız verilerimize göre kadınlar ağırlıklı olarak eşleri tarafından, en çok da boşanma aşamasında ve ateşli silahlarla öldürülüyorlar. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ve 6284 no’lu koruma kanununun etkin olarak uygulanmaması nedeniyle kadınlar korunamıyor. Kimler tarafından ve hangi gerekçeyle öldürüldükleri tespit edilmedikçe; şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça; önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet devam ediyor. 6284 no’lu kanun, kadınların verdiği yoğun mücadele sonucu kazanılmış yasal bir hak ve basit bir kâğıt parçası olarak görülemez. Şiddet uygulayan erkeği uzaklaştırma, iletişim araçlarıyla kadını rahatsız etmesini ve kadının bulunduğu eve, iş yerine yaklaşmasını engelleme, kadının kişisel bilgilerinin gizlenmesi, erkeğin silahı varsa el konulması, kadına yakın koruma ve maddi yardım sağlanması, çocukları varsa geçici velayetin kadına verilmesi gibi önlemler içeren kanunun her bir maddesi etkin bir şekilde uygulanmalı ve bu uygulamaların takibi yapılmalı. Aynı şekilde boşanma sürecindeki kadınların etkin korumaya alınması ve eşlerinin ateşli silahlara erişiminin engellenmesi yüzlerce hatta binlerce kadının hayatını kurtarabilir."

Yapılan eylemlerden bir kare

İstanbul Sözleşmesi'nin önemine değinildi

Sözleşmeye yönelik eleştirileri sorduğumuzda Nurşen İnal, "İstanbul Sözleşmesi'nde de vurgulandığı gibi şiddetin çözümü, öncelikle şiddetin ortaya çıkmayacağı bir toplum yaratmak için çalışmalar yapmaktan geçiyor. Cinsiyet eşitliğinin sağlanmasından, kadının evde, çalışma hayatında, okulda, sokakta, yaşamın her alanında eşit ve özgürce yaşaması için güçlendirici politikalar üretilmesinden geçiyor. Tarihsel ve köklü bir erkek egemen sömürü düzeni ile karşı karşıya olan kadınlar, dünyanın her yerinde özgürlükleri için mücadele ediyor. Kadınlar için özgürlük, Afganistan’da dilediği kıyafeti giymek, okumak, çalışmak, erkekler yanında olmadan sokağa çıkabilmek demek. Özgürlük Avusturalya’da ya da İspanya’da tecavüze uğramamak, tecavüzün suç sayılması demek, İzlanda’da eşit işe eşit ücret alabilmek demek. Suudi Arabistan’da araba sürebilmek demek. Dünyada ve Türkiye'de özgürlük, kendi kararlarını tehdit edilmeden verebilmek demek. Sokaklarda arkana bakmadan yürümek, dilediğin kişiyi sevebilmek, ölüm korkusu olmadan boşanabilmek demek. Şiddet görmeden, öldürülmeden yaşamak demek." şeklinde ifade etti.

Platform Sözcüsü Nurşen İnal: "Kadınlar yollarını birleştirerek mücadelelerine devam ediyor"

Anadolu'daki bakış açısını ve gündemden düşmeyen cinayet haberlerine yönelik ise İnal şu ifadeleri kullandı: "Farklı coğrafyalarda aynı babalar, sevgililer, patronlar ve siyasi iktidarlar, özel ve kamusal alanda kadınların yaşamıyla ilgili tüm kararları almaya çalışıyor. Kadınlar da özgürlükleri ve ortak gelecekleri için diğer ülkelerdeki kadınlarla yollarını birleştirerek mücadelelerine devam ediyor."