Plasebolar veya kendini gerçekleştiren kehanet

Abone Ol

Bazı hallerde gayeye yönelik başarılı sonuçlar "kendini gerçekleştiren kehanet" meydana getiriyor. Bireyin hedeflerini gerçekleştireceğine kuvvetle inanması, gayenin peşinden koşmayı destekleyen iç kaynakları harekete geçiriyor. Başarma inancı, fiziksel ve zihinsel dayanıklılığı artıran destekleyici nörokimyasal değişiklikler gerçekleştiriyor. "Plasebo" (sözde ilaç) etkisi insanın inançlarının, arzularının ve beklentilerinin ruh halini nasıl değiştirdiğini gösteren önemli bir misal. Doktorun hastasına ilaç vermesi, hastanın daha iyi olacağı inancını temsil ediyor; bu durum hastanın yeniden sağlığına kavuşması yönündeki ruhsal (içsel) motivasyonunu güçlendiriyor. Connecticut Üniversitesi'nden Profesör Irving Kirsh, 19 vakada antidepresanların etkisini incelemiş ve ilaçların etkinliğinin %75'inin beyin kimyasındaki düzelmelerden değil iyileşme beklentisinden kaynaklandığı sonucunu elde etmiş. Kirsh'e göre buradaki kritik durum "bize ne olacağına ilişkin inancımız" yani, ilaçlarla ilgili araştırma sonuçlarına göre hastaların %35-75'i kendilerine verilen ve hiçbir etkisi olmayan şeker tabletlerinin faydasını görüyorlar. Batı tıbbı yüzyıllardır neredeyse tamamen plasebo etkisinden ibaret diyebiliriz.

            Plasebo etkisi olumlu bir sonuca duyulan inançla sağlığı pozitif yönde etkileyerek iyileştirirken "nosebo etkisi" tam tersi, negatif bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bir şeyin zararlı olduğuna yönelik inanç veya varsayım "nosebo etkisi" adı verilen sendroma yol açıyor. Her iki durumda da yani hem plasebo, hem de nosebo etkilerinde neticeye ilişkin beklenti "kendini gerçekleştiren bir kehanet" meydana getiriyor.

            Nitekim piyasalarda katılımcıların beklentileri hızla fiyatlanıyor. Yatırım yapma sanatının büyük bölümü insanın kendi beklentilerini, piyasaların beklentilerini ve ekonominin temellerini anlama yeteneğinden oluşuyor. Piyasanın beklentisi ekonominin temelllerinden uzaklaştığında, beklentiye bağlı duygusal bir şokun ortaya çıkma ihtimali artıyor.

            ABD merkezli sağlık dergisi Reader's Digest Eylül 2012 sayısında beyinle ilgili bilinmeyen gerçekleri derledi. Bunların bazıları şöyle:

•       Abur cubur zaafı: Sevilen yemeklerin beynin madde bağımlılığına karşı duyarlı olan bölgelerini harekete geçirdiği tespit edildi. Bu durum motivasyon ve keyifle ilgili "dopamin" hormonuyla alakalı.

•       Kehanet: Araştırma sonucuna göre, beynin ön bölümü tecrübelere dayanarak gelecekle alakalı öngörü tahminlerinde bulunabiliyor. Olaylardan stratejik düşünerek ders çıkarmak gerekiyor.

•       Alışveriş zaafı: İki araştırma sonucuna göre alışveriş yaparken dikkatin çok hızlı dağılabildiği görüldü.  Stresli ve uykusuzken ve yakınlarda potansiyel bir eş olduğunda alışveriş yapma ve daha pahalı ürünler alma isteği yükseliyor.

•       Bağımlılık: 2011 yılında yapılan bir araştırma sonucu, solaryuma girmenin madde bağımlılığında olduğu gibi beynin "mükafatlandırma" fonksiyonunu harekete geçirdiği görüldü.

•       İçses: Bir araştırma, basit kararlar alırken mantıklı düşünmenin, daha karmaşık-komplike kararlar alırken şuuraltına güvenmenin daha sağlıklı olduğunu ortaya koydu. Yani bilinçli karar vermek her daim en doğru seçim olmuyor.

•       Kritik 20'ler: Hafıza, 27. yaştan sonra giderek zayıflamaya başlıyor. Hücre kaybı 20'li yaşlarda başlıyor.