Hükümet tarafından dün açıklanan Orta Vadeli Program (OVP), 2024-2026 yıllarını kapsayan ve vergi politikalarına dair sinyaller veren bir belge olarak öne çıkıyor. Programda yer alan tahminlere göre, hükümet bütçe açığını kontrol altına almayı hedefliyor. 2023 için 1,6 trilyon TL, 2024 için 2,65 trilyon TL, 2025 için 1,82 trilyon TL ve 2026 için 1,82 trilyon TL bütçe açığı öngörülüyor.

Devlet harcamalarındaki artışın 2025'ten sonra yavaşlaması bekleniyor, ancak bu açığın kapatılması için vergi gelirlerinde artış öngörülüyor. OVP'ye göre, vergi gelirlerinin bu yıl yüzde 81,4 artışla 4,2 trilyon TL'yi aşması bekleniyor. Vergi gelirlerinin 2024'te yüzde 73 artarak 7,4 trilyon TL'ye çıkması ve 2025'te yüzde 28,5 artışla 9,6 trilyon TL'ye ulaşması tahmin ediliyor. 2026'da ise vergi gelirlerinin yüzde 19,3 artarak 11,4 trilyon TL'ye çıkması öngörülüyor.

Tüm bu veriler, vergi politikalarında değişikliklerin ve zamların kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Vergi uzmanları, bu değişikliklerin hangi alanlarda olacağını ve vatandaşların vergi yükünün nasıl artacağını dikkatle takip ediyor. Yeni vergi düzenlemeleri ve zamlar, ekonomi gündeminde önemli bir yer tutmaya devam edecek.

'DOĞRUDAN VERGİLERİN PAYI ARTABİLİR'

Orta Vadeli Program (OVP) içerisinde yer alan vergi düzenlemeleri, doğrudan vergileri hedef alıyor. Programın ilgili maddesinde, "orta vadede doğrudan vergilerin payının artırılacağı" ifadesi yer alıyor.

Bu ifade, hükümetin gelecekte doğrudan vergileri artırarak vergi politikalarını şekillendirmeyi planladığını gösteriyor. Doğrudan vergiler, gelir vergisi gibi kişisel ve kurumsal gelirleri doğrudan etkileyen vergileri içeriyor.

OVP'nin bu hedefi, vergi politikalarında önemli bir değişiklik anlamına gelebilir ve vatandaşların gelirlerine ve işletmelerin karlarına doğrudan etki edebilir. Vergi düzenlemeleri ve doğrudan vergilerin artırılmasıyla ilgili daha fazla ayrıntı, yakın gelecekteki ekonomi politikalarının ana hatlarını çizecektir.

VERGİ DÜZENLEMESİ SİNYALİ

Türkiye'de vergi düzenlemelerine ilişkin önemli gelişmeler yaşanıyor. Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde açıklanan vergi değişiklikleri, ekonomi alanında büyük etkiler yaratacak gibi görünüyor.

OVP’de yer alan ‘orta vadede doğrudan vergilerin payının artırılacağı’ ifadesine ilişkin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Murat Batı, vergi politikalarının geleceğine dair değerlendirmelerde bulundu.

Sözcü’ye konuşan Batı’nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

Prof. Dr. Batı, OVP'de yer alan ifadelerin gelir, kurumlar, emlak, MTV ve değerli konut vergisinin kapsamının genişletilmesi veya vergi oranlarının artırılması anlamına gelebileceğini söyledi.

Ayrıca, gayrimenkul alım-satımlarında ekspertiz zorunluluğunun getirileceğini belirten Prof. Dr. Batı, kişilerin belirlenen yeni tutar üzerinden harç ödeyeceğini ve müteahhitlerin de bu tutar üzerinden gelir veya kurumlar vergisi vereceğini açıkladı. KDV'nin de bu yeni tutar üzerinden hesaplanabileceğini ve emlak vergisinin yeniden düzenlenebileceğini ifade etti.

‘2000 CC VE ÜSTÜ ARAÇLARDA ÖTV ARTABİLİR’

Orta Vadeli Program (OVP) içerisinde yer alan vergi düzenlemelerine dair maddelerden biri, karbon vergisiyle bağlantılı olarak öne çıkıyor. İlgili maddede, karbon vergisi niteliğindeki vergilerin yeniden gözden geçirileceği ve tamamlayıcı karbon vergisinin ekonomik etkilerinin analiz edileceği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Murat Batı, bu maddeyi 2 bin CC ve üstü lüks araçlar için yeni ÖTV artışı olarak yorumluyor. Benzin ve dizel motorlu araçların ÖTV ve MTV'sinde artışa gidilebileceğini, aynı zamanda elektrikli araçlara teşvik amacıyla düşük oranlı vergi düzenlemelerinin yapılabileceğini öngörüyor.

Bu tür düzenlemeler, otomobil alım satımı yapanlar ve otomobil sahipleri için önemli bir etki yaratabilir.

KKM’YE, KRİPTO VARLIĞA VE PIRLANTAYA VERGİ GELEBİLİR

Orta Vadeli Program (OVP) içindeki vergi düzenlemeleri ile ilgili bir diğer dikkat çeken madde, 'vergi tabanının genişletilmesi'ni içeriyor. Bu madde, kamu mali yönetimini desteklemek amacıyla vergi tabanının genişletilmesini vurguluyor.

Prof. Dr. Murat Batı, bu maddeyi, daha önce vergilendirilmemiş ürünlerin artık vergiye tabi tutulabileceği ihtimali olarak değerlendiriyor. Özellikle, Kur Korumalı Mevduat'tan (KKM) elde edilen gelirler ve kripto varlıklardan elde edilecek gelirlerin vergilendirilmesi önerisi öne çıkıyor. Ayrıca, pırlanta ve altın gibi kıymetli madenlerin ÖTV'ye tabi tutulması da bu bağlamda değerlendirilebilir.

Bu tür genişlemeler, vergi politikalarını etkileyebilir ve vatandaşların gelirlerine ve harcamalarına etki edebilir.

80’LERİN BAŞINDAKİ VERGİ YENİDEN Mİ GELİYOR?

Ayrıca, Prof. Dr. Murat Batı tarafından vurgulanan bir diğer önemli nokta, 1982-1998 yılları arasında uygulanan gelir vergisi kapsamındaki 'hayat standardı esasının' tekrar uygulanacağına dair sinyallerin alındığıdır. Hayat standardı esası, bazı meslek gruplarının düşük gelir elde ettikleri durumlarda dahi gelir vergisi ödemek zorunda olmalarına dayalı bir uygulamadır. Örneğin, bir doktor, mali müşavir veya avukat gibi meslek sahipleri, gelirlerinin düşük olduğu yıllarda bile, hayat standardı esas alınarak belirlenen miktarlarda gelir vergisi ödemek zorundadır.

Bu esasın tekrar uygulanması, bazı meslek grupları için vergi yükünü artırabilir ve gelir politikalarını etkileyebilir.

EK BÜTÇEYE RAĞMEN! AÇIĞIN MİLLİ GELİRE ORANI %6,4

Ayrıca, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz'ın belirttiği önemli bir husus, mevcut bütçenin yüzde 25'i kadar ek bütçe çıkarılmasına rağmen yine de yüksek miktarda bütçe açığı verilmesidir.

Bu mali disiplin bozulmasının 2024 yılında da devam etmesinin öngörüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, 2023 ve 2024 için bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 6,4 olduğu bir ortamda, 2025 yılına kadar yüzde 3,4'e düşürülmesinin hedeflendiğini belirtti.

Açıklamasında “2023’te ek bütçe 5,6 trilyon TL'lik bir büyüklüğe ulaşsa da harcama düzeyi 6,6 trilyon olarak gerçekleşecek” ifadelerini kullanan Yılmaz, Yüksek enflasyonun, bütçe harcamalarını nominal olarak artırmasının sonucu olarak, bütçenin mal ve hizmet harcamaları, cari transferleri ve personel harcamalarının artmaya devam edeceği konusuna da dikkat çekti.

‘HAZİNE’NİN FAİZ YÜKÜ ARTACAK’

Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, 2024 yılı için planlanan bütçe harcamasının 11,1 trilyon TL olacağını ve bu rakamın ek bütçeyle büyüyen 2023 yılı bütçe harcamalarının %70 oranında artış anlamına geldiğini vurguluyor. Ancak, bütçe harcamalarının artış hızının 2025 ve 2026 yıllarında yüzde 15'e düşeceğini belirtiyor. 2024'te bütçenin harcamacı bir yapıya sahip olacağını ifade eden Yılmaz, yerel seçimlerin etkisinin bu dönemde kendisini göstereceğine dikkat çekiyor. Ayrıca, 2023'te bütçe harcamalarının içinde borç faiz giderlerinin oranının yüzde 9 olmasına rağmen, iç borç stokundaki hızlı artış ve sıkı para politikasının Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) faizlerini yukarı yönlü etkilemesi nedeniyle Hazine'nin faiz yükünün artacağını ve gelecek yıllarda borç faiz giderlerinin kademeli olarak artarak 2026 yılında bütçe harcamalarının yüzde 15'ine kadar çıkabileceğini öngörüyor.