Ercan Küçük - Haber Merkezi
İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a yönelik çağrı cihazları ve telsizleri kullanarak yaptığı saldırılar sonrası Hizbullah’ın vereceği karşılık merakla bekleniyor. Hizbullah’ın güvenlik kaygıları nedeniyle kullandığı çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılması Hizbullah’ı kendi içinde çeşitlik soruşturmaları yapmak ve güvenlik stratejisini yeniden gözden geçirmek zorunda bıraktı. Bir yandan da İsrail’in Kuzey Planını uygulamaya başlaması ve Hizbullah lideri Nasrallah’ın bu planı uygulatmayacaklarını ilan etmesi savaşın büyüyeceği ihtimalini artırıyor.
İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine yönelik yoğun saldırılarına Hizbullah’tan misilleme geldi. İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada, Lübnan’dan Hizbullah’ın şu ana kadar 150 roket ateşlediği vurgulandı. İsrail’in sınır ötesi saldırılarını ve karşılıklı açıklamaları değerlendiren, yıllardır bölgeyi takip eden Harici.com.tr Editörü Cansu Yiğit, Hizbullah’ın misilleme yapacağını ama bunun hemen olmayacağını belirtti. İHA teknolojisini 1970’lerde Ortadoğu’ya getirenin İsrail olduğunu hatırlatan Yiğit, şöyle konuştu:
İsrail’i kendi silahıyla vurmak
“Bugün İsrail’e yönelen en büyük tehdit İHA’lar. Hizbullah, Husiler hatta Irak ve Suriye’deki silahlı örgütler kilometrelerce uzaktan İsrail’i İHA’larla hedef alabiliyor. Gelişmiş hava savunma sistemlerine rağmen bazıları vurabiliyor da. Üstelik çok ucuza yapılan o İHA’ları durdurmak için İsrail devasa paralar harcıyor. İHA kaynaklı bu tehditlerle şu anki durum, yani İsrail’in diken üstünde olma hali ne kadar sürdürülebilir? Bunu şundan dolayı hatırlattım… İsrail, iletişim cihazları üzerinden yaptığı bu saldırı ile dijital alanın silahlandırılmasının önünü açtı. Hizbullah misilleme yapar mı? Hemen yarın ya da öbür gün benzer bir saldırı yapamaz elbette. Ama uzun vadeli bir strateji izleyebileceğini ve İHA’lar dışında başka savaş araçlarını da devreye sokmaya başlayacağını ya da bunu planlayacağını düşünüyorum.”
Tam bir terör eylemi
MOSSAD’ın Çağrı cihazları, telsiz gibi iletişim araçlarına ve teknolojik noktalara saldırıları ilk değil. Geçmişte de benzer saldırıları görüyoruz. Peki İsrail’in sıradaki saldırısı ne şekilde olur? Cansu Yiğit, verdiği cevapta İsrail’in savaş hukukunu, insan haklarını, ahlakı ve etiği ayaklar altına aldığını ifade etti. Yiğit şunları söyledi:
“İletişim araçları üzerinden yapılan saldırı tam olarak bir terör eylemi. Tıpkı Lübnan’ın güneyinde kullandığı fosfor bombaları gibi. Batı Şeria’da Filistinlilerin cansız bedenlerini çatılardan atmak gibi. Hapishanelerdeki Filistinlilere cinsel işkenceyi meşru görmesi gibi… Dolayısıyla İsrail’in başka ne tür saldırılar düzenleyeceğini şimdiden kestirmek zor. “
Çağrı cihazı iptal, alternatif telgraf
Yiğit, Hizbullah’ın kendi arasında güvenli iletişim için kullanabileceği yöntemleri de şu şekilde anlattı:
“Saldırı, cihazların içine önceden yerleştirilen patlayıcılar aracılığıyla gerçekleştirildi. Bu cihazların yakın zamanda temin edildiği biliniyor. Dolayısıyla bu sevkiyattan önceki mevcut cihazlar ya da analog telefonlar ya da telgraf alternatif olabilir. İletişim sorununu Hizbullah açısından bence öncelikli bir sorun değil. Yaşanan güvenlik zafiyeti ve muhtemel sızıntı Hizbullah’ın gündemini daha çok meşgul edebilir.”
İsrail savaşı kazandı mı?
Çağrı cihazları ve telsiz saldırıları bir yandan da İsrail’in Hizbullah’ın içine sızdığını gösterdi. Hizbullah lideri Nasrallah da konuşmasında bununla ilgili çalışma yapacaklarını açıkladı. Yiğit, henüz İsrail’in savaşı kazandığını söylemenin doğru olmadığını vurguladı:
“Savaşın ya da saldırının bir hedefi olur ve o hedefe ulaşılırsa zafer ilan edilir. İsrail bu saldırıyı neden düzenledi? Resmî açıklamalarına göre, İsrail’in kuzey cephesindeki en büyük hedefi, Hizbullah saldırıları nedeniyle evlerini boşaltmak zorunda kalan 60 bin İsraillinin evlerine dönmesi. Bunun için Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesine istiyor. Bu saldırı sonrası Hizbullah çekildi mi? Hayır. 60 bin İsrailli evlerine döndü mü? Hayır. Dolayısıyla İsrail’in savaşı kazandığı söylenemez.
ABD ve Fransa aracılığıyla İsrail ile Hizbullah arasında müzakereler zaten yapılıyordu. Ancak Gazze müzakerelerinde olduğu gibi Hizbullah meselesinde de İsrail, Gazze’deki işgalini ve saldırılarını sonlandırmadan uzlaşı olmayacak. Hizbullah zaten en başından ilan etti ‘Gazze’de ateş durduğu an saldırıları sonlandıracağız’ diye. Dolayısıyla iki başlık birbiriyle sıkı sıkıya bağlı. Aldığı darbeye rağmen Hizbullah’ın Gazze’deki ateş durmadan saldırılarını sonlandıracağını düşünmüyorum.”
İran devreye girerse…
İsrail’in Lübnan’a kara harekâtı yapacağı kaçınılmaz görünüyor. Hizbullah’ın, çağrı cihazlarına sızan, savaş hukukunu yok sayan İsrail’e ne kadar direnebileceği ve İran’ın devreye girip gitmeyeceği de çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Yiğit, İran’ın devreye girmesini kaçınılmaz olarak değerlendirdi. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun amacının koltukta kalmak olduğuna vurgu yapan Yiğit şunları söyledi:
“İletişim araçları üzerinden yapılan saldırının kara harekâtı ile eş zamanlı planlandığı ancak çağrı cihazlarındaki teknik arızalar nedeniyle operasyonun açığa çıkma riski oluştuğu ve İsrail’in saldırını öne çektiği değerlendiriliyor. Dolayısıyla evet İsrail, Lübnan’ın güneyine bir kara harekâtı düşünüyor. Ancak böyle bir kara harekatının İsrail kuvvetlerine çok büyük kayıplar verdireceği ve İran’ın da bir şekilde devreye gireceği kesin. Bu senaryoda savaşın yayılması kaçınılmaz.
Olası bir kara harekâtı iki ülke için yıkım getirmekten başka bir işe yaramaz. Elindeki tüm silahlara, teknolojiye, yıllardır süren ablukaya ve 11 aydır yaptığı katliamlara rağmen Gazze’yi bile kontrol edemeyen İsrail, Lübnan’a karadan girip ne yapacak? Hizbullah’ı mı ortadan kaldıracak? Hamas’ı kaldırabildi mi?
Böyle bir harekatın Netanyahu hükümeti açısından pratik tek kazancı, koltukta kalma süresini uzatması olabilir.”