Gündem

Önde başladık sonunu getiremedik, Hollanda’ya elendik

Teknik direktör Montella’nın takımımızın geriye düşene kadar oyuncu değişikliği yapmaması tepkilere neden olmuştu.

Abone Ol

Haber Merkezi - Ercan Küçük

Avusturya maçında 2 gol atan savunma oyuncumuz Merih Demiral’ın gol sevincinde bozkurt işareti yapması nedeniyle UEFA tarafından 2 maçla cezalandırılmasının gölgesinde oynanan maçta Türkiye çeyrek final maçında Hollanda’ya karşı 1-0 öne geçtiği maçı 2-1 kaybetti. Maçta hakemin kararlarının yanısıra Montella’nın tercihleri de tartışma konusu oldu.

Euro 2024’te UEFA’nın Merih Demiral’a haksız ceza vermesinin ardından tüm Türkiye bütünleşerek A Milli Takımımıza destek verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri askerlerinin videolarla destek vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da maçı izlemeye Almanya’ya gitti. Ancak Milli takım özellikle 2. Yarıdaki etkisiz oyunu sonrası Hollanda’ya yenilerek turnuvadan elendi.

Maçı teknik direktör gözüyle değerlendiren Güvenç Kurtar, Hollanda’yı gözümüzde fazla büyüttüğümüzü söyledi. Türkiye’nin sadece yarı finali değil direkt finali kaçırdığını vurgulayan Kurtar şunları söyledi:

“Biz bir fırsatı kaçırdık”

“Takımımız bu turu geçebilirdi. Hollanda'yı öyle bir takım yaptılar ki şöyle uçuyorlar, böyle kaçıyorlar. Şöyle süratliler diye. Ama gördük ki bizim onlardan aşağımız yoktu. Fazlamız vardı. Biz bir fırsatı kaçırdık. Biz final bile oynayabilirdik. 

Ne oldu da biz elendik?. Bakıyorum eleştirilere, işte oyuncuları geç değiştirdi vs. Bu genelleme..Hangi oyuncuyu geç değiştirdi? Tek sağ bek Mert Müldür’ü alsaydı, ikinci yarıya Zeki ile başlasaydı bütün olay çözülürdü. Değişirdi her şey. İlk yediğimiz golde Mert orada müdahale yapamadı çalım yedi. İkinci golde de Mert’in artık yürüyecek hali kalmamıştı. Mert’in değişikliği bana göre geç kaldı. diğerleri de mağlup duruma gelince Cenk’i ve Semih’i oyuna aldı. ben bazı eleştirilere katılmıyorum. Yani yenebileceğimiz bir takıma elendik. Yazık oldu. Türkiye'nin mücadelesi çok iyi, ilerisi var ama hoca böyle yalan yanlış işler yaparsa olmaz. Önünde sol taraf oyuncusu vızır vızır gidiyor. Ortalar yapıyor, Weghorst girmiş oyuna.”

Takımın başında yerli hoca olsaydı?

Peki tüm Türkiye’nin birleştiği maçta, İtalyan hoca Montella yerine yerli bir hoca olsa bu ruhu daha iyi kavrayıp başarılı olur muydu? Güvenç Kurtar bu soruya şu şekilde cevap verdi:

"Tabi yerli hoca olsa daha iyi olurdu. Ama işte kimi alacağız, kimi yapacağız? Herkesin kafasında bir fikri var. Burada ahbap çavuş ilişkileri çok önemli. Benim kadroya almayacağım adamlar için bile bugün oynamadı diyorlar. Kimsenin Milli Takım düşündüğü yok. Yeterki benim arkadaşım oynasın.”

“Skandal ötesi karar”

Kurtar, UEFA’nın Melih Demiral’a verdiği 2 maçlık cezaya da sert tepki gösterdi. Hakemin performansını da değerlendiren Kurtar şunları söyledi:

“Hakem bana göre iyi maç idare etti. Neticeye tesir edecek fazla bir şey yapmadı. Merih kararına gelince ise hukuka aykırı. Böyle bir şey yok ya, böyle bir saçmalık. Bu bizim Türkiye'nin tarihini okudukları zaman Orta Asya'dan Ergenekon destanına kitabelerine falan baktığınız zaman kurdun bizim ülkenin bir sembolü olduğunu, idol olduğunu görmeleri lazım. Bizim içimizde de var. Bunu bir partiye mal etmek o da yanlış. O kurt bizim sembolümüz. Tam bir skandal. Skandal ötesi bir şey. 

Ceza ırkçılıktan değil futbolun itibarını zedelemekten

Uzman Hukukçu Av. Emin Özkurt, UEFA’nın Melih Demiral’a cezayı, spor etkinliklerini sportif olmayan amaçlarla kullanmak ve futbolun itibarını zedeleyici bir davranış olarak değerlendirmekten verdiğini vurguladı. Spor hukukunun kendine özgü yapısı olması ve birbirini birkaç gün arayla takip eden maçlar bakımından saatler içerisinde karar verilmesi gerektiği için cezanın hızlıca alındığını belirten Özkurt şunları söyledi:

“Bu gibi meseleleri ele alırken evet bizim serinkanlılıkla yaklaşıp konuyu hukuki zeminde değerlendirmemiz gerekir.  Doğru zeminde oturttuktan sonra analizleri ona göre yapmak lazım. Önce şunu tespit etmekle başlayalım. Merih’e bozkurt selamı nedeniyle verilen ceza UEFA'nın Tahkim Kurulu tarafından verildi.

Bu kurul UEFA’nın en üst yargı mercii. İlk başta cezanın verilme hızı tartışılsa da spor hukukunun kendine özgü bir hukuk dalı olması ve hızlı yargılamayı içeren bir hukuk alanı olması nedeniyle bu gayet normal. Çünkü birbirini birkaç gün arayla takip eden maçlar bakımından saatler içerisinde karar verilmesi gerekiyor. Bu açıdan tartışılması gereken UEFA kararının hızı değil yerinde bir karar olup olmadığı. Verilen cezaya baktığımızda Tahkim Kurulu’nun UEFA disiplin talimatının 11. Maddesi çerçevesinde karar verdiğini görüyoruz.

Yani UEFA Merih Demiral'ın bozkurt işaretini genel davranış ilkelerine aykırı bulmuş, spor etkinliklerini sportif olmayan amaçlarla kullanmak olarak görmüş ve futbolun itibarını zedeleyici bir davranış olarak değerlendirmiş. Peki Melih bu suçlamaları ve de cezayı hak edecek bir şey yaptı mı? İşte asıl soru bu. Merih şunu yaptı çeyrek finale getiren maçta 2 gol attı. Galibiyeti getiren duyguyla gol sevincini bozkurt işaretiyle paylaştı Türk taraftarlarıyla ve verdiği röportajda da ‘Ne mutlu Türk'üm diyene. Çok mutluyum çok gururluyum Türk olduğum için’ dedi.

Şimdi her şeyden önce şunu vurgulamak lazım. Milletlerin sevinçlerini onların tarihini bilmeden analiz etmek yanlış sonuçlar doğurur. Bozkurt Türk'ün sembolüdür. Nobel’i alırken de Türkler bozkurt yapar, sevinç kutlamalarında da bozkurt yapar. Şimdi bu kutlama şekli sadece Türkiye ile de sınırlı değildir. İran'da da Azerbaycan'da da Irak Türkmeneli bölgesinde de Balkanlar'da da Orta Asya'da Türkler bozkurtu kendilerini simgeleştirirler. Dolayısıyla bozkurt Türk'ün sembolüdür ve bir topluluğun ya da siyasi grubun münhasır sembolü de değildir.

Zaten bu nedenle bozkurt bir ırkçılık sembolü olmadığı için UEFA Merih’i ırkçılık ile alakalı bir maddeden ötürü değil, spor etkinliklerini sportif olmayan amaçla kullanma kapsamına giren bir maddeden disipline sevk etti ve çok sorgulanan bu cezayı verdi. Bu hususun altını çizmek lazım. Çünkü gerek yurt içinde gerek yurt dışında Türk'ten ve Türk'ün Türk olarak varlığından rahatsızlık duyan bir kitle Merih’e karşı ırkçı işaret yaptığı çarpıtması üzerinden bir saldırıda bulunuyor. Bunlar beyhude çabalar. Bazı gruplar istedi diye tarihi gerçekler değişmez. Gamalı hac ve naziler ile benzerlik kurmak saçmalıktır. Bozkurt tek başına belirli bir siyasi grubun işareti olmadığı gibi birinin kafasından çıkmış sonradan üretilmiş bir sembol de değildir. Türkler açısından 5 bin yıllık tarihimizin mitolojik kutsal varlığıdır bozkurt. Ergenekon destanında yol göstericidir kurtarıcıdır. Kuvayı Milliye destanında da Atatürk sarışın bozkurttur. Dolayısıyla yani Merih'in bozkurt işaretinden dolayı aldığı cezaya dair Türk tarihinde bozkurt bir sembol olduğunu ve idol olduğunu bilmek ve bunun önemini vurgulamak lazım.”

 

“Ceza kabul edilmemeliydi”

Av. Özkurt karara TFF tarafından çeşitlik gerekçeler sunularak itiraz edilmemesine de karşı tepki gösterdi. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi eleştiren Özkurt şöyle konuştu:

“Bu cezaya karşı bunun kabul edilmemesi gerekirdi. Bu cezanın bu şekilde üzerine gidilmeden üstünün kapatılması doğru olmadı.  Hukuki itiraz yolları zorlanmalıydı. Ne yazık ki Sayın Büyükekşi de ‘Ceza 3 maçın altında olduğu için itiraz hakkımız da elimizden alınmıştır’ diye bir yorum yaptılar.

Hukuk yaşayan canlı bir organizmadır. Maddelere bakıp onları okumaktan öteye geçemezseniz bir çıkış yolu bulamaz ve size çizilen kadere razı olursunuz. Kurumların başında olmak biraz Hannibal'ın taşıdığı ruh gibi ‘ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız’ mantalitesinde kendi içinde barındırmalıdır. Dolayısıyla verilen cezaya karşı Türkiye Futbol Federasyonu hukuki itiraz yollarını zorlamalıydı. Bozkurt ile ilgili verilmiş olan bu karara yapılacak itiraz bir içtihat yolu açmalıydı. Burada önemli bir çıkarım UEFA'nın verdiği cezanın ırkçılık ile alakası olmamasıdır. Zira bozkurt selamı ırkçılığı çağrıştırdığını belirten ve Türk’ün varlığıyla ilgili sorunu olan kimi cenahlar bu bakımdan büyük hayal kırıklığı yaşadılar. Ama dediğim gibi bunun bu şekilde bir cezalandırma sebebi olarak kalması de yerinde olmamıştır. Buna karşı 'talimat bunu söylüyor bu maddenin ötesinde bir yorum yapamıyoruz’ gibi bir yaklaşım sergilemek hukukçuluğun çok dar bir yorumlanması olur.

Hukuk dediğim gibi mücadeleyi ve üretmeyi gerektirir. Bunun için de çizilmiş olan sınırları olduğu gibi kabul etmek yerine genel hukuk prensipleri çerçevesinde yorum yapmanız gerekir. Mesela bu prensiplerden bir tanesi nedir? Hak arama hürriyeti ve verilen kararlara itiraz hakkıdır. Bunların da göz önünde tutulması gerekir idi ve Merih'in federasyon tarafından savunulması gerekirdi. Biz burada çok erken pes etmiş bir yönetim anlayışını hukuki anlamdaki mücadeleden yönetim anlayışını görüyorum.

Özkurt, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın UEFA’nın kararını siyasi bir karar olarak değerlendirmesiyle ilgili de şunları söyledi:

"Türk mitolojisinin simgesel varlığıdır bozkurt. 2 bin 500 yıl evvel Çin kaynaklarında Türkleri betimlemek için kullanılan bozkurtu nasıl çıkartacaksın yani nasıl farklı bir zemine oturtacaksın? Bunlar mümkün mü? Bozkurt tek bir siyasi görüşün simgesi değildir siyasi partinin simgesi değildir. Türk'ün sembolüdür. Biz hep böyle olaylar olduktan sonra çıkıyoruz ‘bu bir siyasi karardır’ diyoruz ve onun ötesine geçemiyoruz. Neden çünkü liyakatlı insanları hak ettikleri noktalara getirmiyoruz. FIFA'da kaç tane yetkilimiz var UEFA'nın FIFA’nın mutfağında kaç tane çalışanımız var? Buralara götürmeye çalışacağımız insanlar kişisel yakınlık nedeniyle mi geliyor bu noktalara yoksa hak edenlerin önünü açıyor muyuz? Buralarda bir bilinçli şekilde daha çok Türk'ün milli bilinciyle orada yer alması için çaba sarf ediyor muyuz? Bunları yapmadıktan sonra karar siyasi bir karar da deyip işin içinden çıkmak bize hiçbir fayda sağlamıyor.”