ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

MHP lideri Devlet Bahçeli, geçen hafta partisinin grup toplantısında “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.” demişti.

Bahçeli’nin açıklamaları günlerdir kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Bir yandan da terör örgütü elebaşı Öcalan’ın umut hakkından yararlanıp serbest kalıp kalmayacağı merak konusu.

Umut hakkını ve Öcalan’ın bu haktan yararlanıp yaralanamayacağını Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serap Keskin Kiziroğlu ile konuştuk. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği ve Avrupa Sözleşmesi’ne taraf olmasını hatırlatan Kiziroğlu, idamın yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının getirildiğini belirtti.

Cezanın genel önleme ve özel önleme gibi iki amacı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kiziroğlu, Türkiye’nin de dahil olduğu Anglosakson Kıta Avrupası hukukunda, cezaların intikam amacıyla verilemeyeceği, ömür boyu hapis cezasının da artık insan onuruna dayalı ceza hukuku sistemine yabancı olduğunun tartışıldığı söyledi. Kuralların herkese uygulanması gerektiğini, cezanın hükümlüyü topluma yeniden kazandırma, toplumda yeniden suç işlemeyen birey haline getirme amacını taşıdığını belirten Prof. Kiziroğlu, her 25 yıl hapis yatanın çıkamayacağını ancak yargı bağımsızlığı olmadığı için, baskı geldiğinde ’25 yılını doldurdu bu iyi halli zaten. Ceza İnfaz Kurumu’nda hadi bunu koşullu salıverelim’ denilebileceğini söyledi.

Çıksa dahi ömür boyu hükümlü

Prof. Kiziroğlu, müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan hükümlünün iyi halden umut hakkıyla cezaevinden çıkmış olsa dahi ömür boyu hükümlü olacağını vurguladı. Prof. Kiziroğlu, şunları söyledi:

"Abdullah Öcalan örneğini alacak olursak, iyi halli olabilmesi için, bir daha terör örgütüyle hiçbir ilişiğinin olmayacağına dair Ceza İnfaz Kurumunda kendisinin artık terör örgütü üyesi dahi olmayacağı, toplumsal yaşam içerisinde bu hukuk devletinin düzenine, kurallarına uygun olarak yaşayacağına dair bir kanaatin Infaz süresince cezanın infaz süresi içinde oluşmuş olması gerekiyor.

Abdullah Öcalan örneğinde bu var mı? Yani bunun artık değerlendirmesini iyi hali değerlendirecek Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu karar veriyor. Bu kurul ne kadar bağımsız bir kurul olur?

Umut hakkı koşulsuz bir hak değildir, koşullu bir haktır ve bu kişinin o cezanın özel önleme amacına uyum sağlayarak, o 25 yıl içerisinde Ceza İnfaz Kurumu'nda ‘artık suç işlemeyecek, teröristlik yapmayacak’ kanaati vermiş olması gerekiyor. İkincisi, diyelim ki iyi hal koşulunu sağladı. Kişi dışarı çıktığında koşullu hala statüsü hükümlüdür. Yani ömür boyu hükümlülük statüsü devam eder. Koşullu salıverilen cezasını tamamlamış insan demek değildir.

Hükümlü kamu haklarından yoksun kalır. Bu haklar arasında siyasi haklar da vardır. Koşullu salıverilse dahi statüsü hala hükümlüdür. Ömür boyu ölene kadar cezasını çekmekte olan bir hükümlüdür. Koşullu salıverildiği dönem içerisinde de iyi hal göstermelidir. Koşullu salıverildiği dönem içerisinde iyi hal gösteremezse tekrar Ceza İnfaz Kurumu’na geri alınır. Koşullu salıverilen hükümlü yurt dışına çıkamaz. Kaçmaya kalkarsa firar suçunu işlemiş olur. Ama bunlar tabii doktriner, teorik ve hukuk kuralları.

O nedenle her hükümlü işlediği suç ne olursa olsun, eğer ıslah olmuşsa Ceza İnfaz Kurumu’nda, terör örgütü içinde bu terör örgütüyle bağlarını koparmış, hiçbir ilişiği kalmamış, Türkiye Cumhuriyeti hukukuna uygun bir yaşam süreceği koşulu salıverildiği dönem içerisinde bunu göstermişse yararlanır.

O nedenle de umut hakkıdır bu. Yani umut etmeye devam etsin ki, bir umudu olsun ki, ıslah olsun. Ceza İnfaz Kurumundaki bu iyi hali sergilesin, kendini de iyileştirsin anlamında.”

“Terör örgütüyle bağlarını koparmadığı açık”

Prof. Kiziroğlu, Öcalan için de aynı koşulların geçerli olduğunu, ancak Öcalan’ın umut hakkı için gerekli koşulları sağlamadığını belirtti. Öcalan’ın hala terör örgütüyle ilişkisine dikkat çeken Prof. Kiziroğlu şunları söyledi:

Pratiğini Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu değerlendirecek. İnfaz Savcısı İnfaz Hakimi değerlendirecek. Terör örgütüyle bağlarını koparmadığı açık. Demek ki açık ki MHP Genel Başkanı ‘gelsin mecliste konuşsun dedi’. Bu aslında ıslah olmadığını gösteriyor teorik olarak. Bu nedenle bu haktan yararlanma koşulunu henüz sağlamamış gözüküyor da denebilir.

Teorik olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının cezanın hem genel önlemeyi hem özel önleme amacını sağlamayı gerçekleştirmediği kabul ediliyor. Dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü eğer bütün ömür boyu Ceza İnfaz Kurumunda kalacağı bilgisiyle o kapıdan içeri girerse, cezanın özel önleme amacına aykırı bir ceza infaz sisteminden bahsediyoruz demektir. İşte bunun da insana uygun olmadığı değerlendiriliyor doktrinde. Her hükümlünün bir gün bu ceza infaz kurumundan çıkabileceği umudunu taşıması gerekir ki, Ceza İnfaz Kurumu içerisindeki iyileştirme çabalarına, faaliyetlerine katılsın. Sistemi reddetmesin deniyor.

Ama siz derseniz ‘devletin güvenliğine, anayasal düzenine aykırı hareket eden ömür boyu cezaevinde kalır.’ İşte o zaman idam cezası ile bir neredeyse. İnsanın tabiatına aykırı bir ceza olduğu..

Ama 'bu terörist hiç ıslah olmuyor, hala aynı yönde gidiyor.’ O zaman zaten koşulu sağlamamış demektir. Koşulu sağlamadığı için de koşullu salıvermeden yararlanamaz. Koşullu salıvermeden yararlansa dahi o hala yükümlüdür. İçeride takiyye yaptı diyelim. Dışarı çıktı, örgütle bağlantı kurdu. Gidenler, gelenler oldu. Tekrar içeri alınır. Çünkü kamu haklarından yoksunluğu devam ediyor. Ömür boyu hükümlü statüsü kalkmaz.

Pratiğe de uyguladığında Bahçeli'nin söyleminden, bu kişinin hala bu örgütle bağının bulunduğu anlamı çıkıyor. Bu durum işlediği suçla bağlantılı olarak terör örgütüyle bağlantısını koparmadığını bir kanıtı. Bu durumda salıverilmez. Umut hakkına sahip olabilir Ama bu hakkı kullanabilmesi koşula bağlıdır. Bu koşulu gerçekleştirmediği sürece ömür boyu kalır.”

En az 11 yılı daha var

Prof. Kiziroğlu, Öcalan’ın 107. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu’na göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının cezasını çekmesi gereken süreyi de doldurmadığına dikkat çekti. Öcalan’ın en az 36 yıl cezasını çekmesi gerektiğini belirten

Prof. Kiziroğlu şunları söyledi:

“Madde diyor ki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar, kural olarak 30 yılını Ceza İnfaz Kurumunda tamamladıkları takdirde koşullu salıvermeden yararlanırlar.Ancak terör suçları da dahil 107. Maddenin d bendinde yazıyor. Devlet sırlarına karşı suçlar. Casusluk suçları 326 ila 339. Bu suçlardan mahkûm olanlar, cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanabilirler. Ama süreli hapse mahkûm olursa.

Saadet Partisi’nde yeni dönem: Genel başkanlık için 2 aday yarışıyor Saadet Partisi’nde yeni dönem: Genel başkanlık için 2 aday yarışıyor

Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsünün koşullu salıverme hakkı bizim hukuk sistemimizde zaten var. Ama bunun süresi 36 yıl. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar, 36 yılını çektikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanırlar.

Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya bir ağırlaştırılmış müebbet ile yanında bir de müebbet hapis cezası varsa 40 yıl. Yani hem içeride o 40 yılı veya 36 yılı iyi halli geçirmiş olacak ve bu iyi halinde göstergesi artık ıslah olduğunu gösteren iyi hali sağladı. Bu kişi ıslah oldu. Artık terör terör yapmayacak anlamında. O durumda 36 yıl, birden fazla varsa bu cezadan 40 yıl. Ve dışarıda da aynı tutumu sürdürecek. Çünkü ömür boyu hükümlü. Yani seçimde oy kullanamaz. Hükümlü statüsü devam ediyor çünkü.

5275 sayılı İnfaz Kanunu'nun 107/16. Maddesinde koşullu salıverilmenin istisnası var. Abdullah Öcalan’a uygulamaz. Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi yasa değişikliği gerekiyor. Bundan istisna tutmak için 16. Maddeyi hemen 107. Maddenin sonuna eklemişler."

“Her mahkum yararlanamaz”

Anayasa Hukuku Profesörü Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu konuyla ilgili sosyal medya hesabından değerlendirmelerde bulundu. Öcalan’ın örgüt bağlantısına dikkat çeken Kanadoğlu şunlar yazdı:

“Umut hakkından her mahkûm otomatik ve kategorik olarak yararlanamaz. Öcalan bakımından örgütle bağlantısının devam etmesi, resosyalize olmadığının, örgütün silahlı eylemlerine devam etmesi ise tahliyenin kamu bakımından tehlike teşkil ettiği şekilde değerlendirilebilir. Dolayısıyla umut hakkı mevzuatımıza girse dahi ki Öcalan (2) v. Türkiye kararı gereğince bu durum Türkiye bakımından bir zorunluluktur. Öcalan’ın tahliye talebinin umut hakkı içtihadı standartları bakımından kabul edilmemesi gerekir.”

Editör: Yasin Paşalı