AK Parti tarihinde ilk kez bir olay yaşanıyor. Gizli bir direniş mi desem ne desem eylemin tam adını koyamadım. Hem de Meclis Başkanlık makamında gelen onca baskıya rağmen! O kadar sessiz sedasız yaşanıyor ki en baba siyasi analizleri yapanlar bile burunlarının ucunu göremiyor…
İşin sırrı Meclis’in derin dehlizlerinde… Muhalefet ise ezbere konuşmaya o kadar alışmış ki ayakta uyuyor…
Yazının başından uyarayım. Birazdan okuyacaklarınızı takım tutar gibi okumayın. Tarafsız bir durum değerlendirmesi olarak okuyun…
Ve bombayı patlatıyorum…
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tutuklu TİP milletvekili Can Atalay için direniyor. AK Parti’ye sonradan geçen Kurtulmuş farklı bir Meclis Başkanı olmak istiyor.
Peki bu direnç nasıl başladı.
İsterseniz Meclis’in açılışında tutuklu olmasına karşın Genel Kurul’da yemin etmesi için Atalay’ın ismini okuttuğunu hatırlatayım. Bunu hafife almayın. Önemli bir adımdı. Peki herkesin gözü önünde, sessiz sedasız gerçekleşen “direniş” nasıl ilerledi?
Edindiğim bilgiye göre Kurtulmuş’tan bütçenin son günü Atalay kararını Genel Kurul’da okutması istendi. Kurtulmuş, bütçeye gölge düşer diyerek bu isteği geri çevirdi. Bunun üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurtulmuş’un Meclisi yönetmesine karşı çıktı.
AK Parti Genel Merkezi de Kurtulmuş’u da arayarak kürsüye çıkmamasını istedi. Bunun üzerine görev Bekir Bozdağ’a verildi. Ve Yargıtay’ın Can Atalay kararını genel kurulda okutması istendi. Bozdağ, kuliste Bahçeli’nin yanına giderek Yargıtay kararının bütçede okunmasının mümkün olmadığını iletti.
Dikkatlerden kaçan bir diğer ayrıntıda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Ama muhalefet yine kendilerine verilen işareti görmedi. Tunç TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Atalay kararıyla ilgili Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasındaki çekişme nedeniyle başlayan krize ilişkin “Özellikle Can Atalay meselesi çok merak ediliyor. Yani hep Adalet Bakanını sıkıştırıyorsunuz. Benim sağ tarafımda Anayasa Mahkemesi var. Sol tarafımda Yargıtay ve Danıştay var. Dolayısıyla bir aradayız” dedi. Tunç, sorunun çözümü için “Kanun değişikliğinde uzlaşırız. Kanunlarımızda yorum farkı nedeniyle tartışmalar ortaya çıkıyorsa, bu yetki tartışmalarına sebep olmayacak şekilde maddeleri netleştirmek TBMM’nin görevidir” dedi.
Bu konuşma merak edenler için tutanaklarda var. Bakan Tunç niye bana geliyorsunuz asli göreviniz olan kanunu yapın dedi özetle…
Atalay’ın son durumu halen tutuklu olması. Ezbere muhalefet mantığı asıl tartışılması gerekenin uzağında kaldı.
Peki muhalefet ne yapıyor? En büyük muhalefet partisi CHP, Atalay için 14 Ocak’ta Ankara’da miting yapmaya hazırlanıyor. Yani CHP’nin yeni yönetimi kendisini ‘Sol’ göstermek çabasıyla Atalay’a sarılıyor. Aslında bu durum parti içinde de homurdanmalara neden oluyor.
Bazı isimler “TİP’İn yapmadığı mitingi biz niye yapıyoruz. Tüm muhalefeti davet ettik. Orada bir sorun çıkarsa bunun altından nasıl kalkacağız. Yerel seçim öncesi böyle bir adım atılması doğru değil. İktidarın kendisinin Filistin için düzenlediği miting bile provokasyona açıktı. Çok büyük risk alınıyor. Barikat barikat siyaset yapacağız mantığı doğru değil” düşüncesini dillendiriyor.
Peki TİP ve diğer sol partiler ne yapıyor? Bir iki puan oy farklarının tartışıldığı bir dönemde, CHP’nin uzattığı ele karşılık yerel seçimlerde her yerde aday çıkarıyorlar.
Şimdi soralım bakalım Kurtulmuş mu daha iyi direniyor yoksa muhalefet mi? Kurtulmuş, Atalay kararını okutmayarak epey bir zaman kazandırdı. Şimdi Meclis tatilde. 16 Ocak’ta açılacak.
Meclis açılınca karar okunacak ve Atalay’ın milletvekilliği düşecek. Bence Kurtulmuş kazandırdığı zamanla muhalefetten daha iyi direndi diyebiliriz.