Tiyatro, dizi, sinema ve film yönetmeni Nazan Kesal 28 Mart 1969 Manisa'da dünyaya geldi. İlköğretim ve liseyi Manisa'da tamamlamasının ardından yüksek öğrenimini İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro - Oyunculuk bölümünde 1991 yılında bitirdi.

Nazan Kesal 5

Uzman Klinik Psikolog Gökhan Çınar'ın siz kimsiniz sorusu üzerine Nazan Kesal,


"Ben kimim? Ben insan olmaya çalışan yolculuğunu temelde iyi insan olmak üzere sürdüren bir faniyim, çünkü insan olmak çok bilebildiğimiz bir şey değil bunun ne olduğunu bilmeden dünyaya geliyoruz. Aslında hepimizin hayatında pek çok idea var, pek çok amaç var, pek çok yolculuk var ama bence en önemli yolculuğumuz insan olmayı başarabilmek"

Netflix’te ne izlenir? 2024 güncel öneriler listesi Netflix’te ne izlenir? 2024 güncel öneriler listesi

Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kesal,

Dört kardeşim var ablam, en büyük ablamdan sonra bir erkek çocuğu dünyaya gelmiş adı Mehmet ama 20 günlükken ölmüş. Akciğerlerinde bir problem olmuş doktora da götürecek bir mesafede değilmiş. Çünkü kasabada yaşıyorduk. Sonra ben doğmuşum ben de aynı hastalığı geçirmişim hemen beni apar topar götürmüşler. Doktor demiş ki hiç korkmayın bu çocuğun ciğerleri çok sağlam. Benden sonra iki erkek kardeşim yoksulluğun içine doğduk. Ama yine de çok güzel bir çocukluğum vardı. Büyüklerimizin içinde bulunduğu bir evde sevgiyle büyüdüm. Şimdi geçmişime ve çocukluğuma bakıyorum ne kadar saf ne kadar pür ne kadar yoksul ama ne kadar zengin bir dünyaymış"

Nazan Kesal 4

Mutsuzluğa daha yatkınız 

Mutsuz bir çağda yaşıyoruz. Aslında hepimiz yalnızız, ve hepimiz  mutsuzluğa daha yatkınız.  İnsanlığı mutsuzluğa bir adım daha yaklaştıran pek çok tuzak var. Aslında hani hepimizin bildiği başta teknoloji, dijital dünya, sosyal medya artık hayatımızda. Eskiden bunlar olmadığı için belki birbirimize daha çok yakındık. Düşünen insan portresi vardı. Şimdilerde ise öyle bir şey yok aslında bu çok hüzün verici bir şey"


Kız çocukları kasabalarda kafesteki kuşlar gibi

Kız çocuklarını kafesteki bir türlü özgürlüğüne uçamayan kuşlara benzeten ünlü isim,

Oya  iğne falan öğretiyorlardı. Annem hep bu senin çeyizin derdi ve sürekli oya işlerdik. Kasabada en fazla bunu yapabilirdiniz. Bu yüzden kasabada dünyaya gelen kızlar kafesteki kuşlar gibi uçmak istiyorlar ama uçamıyorlar. 

Nazan Kesal 5-1

Annesiyle olan ilişkisine değinen ünlü oyuncu Nazan Kesal, 


Annem bana hiç karışmazdı daha doğrusu karışamazdı çünkü çok asiydim. Mesela ben sokak çocuğuydum sokaktan beni eve getiremezlerdi büyüdüğüm yerde kız arkadaşım yoktu erkeklerle futbol oynardım. Çelik çomak oynardım, saklambaç oynardım. Evde ev işlerine yardım etmezdim o işlere ablam daha yatkındı. Ben hep sokaktaydım ablam ise evde. 

Annesinin oyuncu olması karşısındaki tutumuna değinen ünlü oyuncu 

Annem dış dünyaya göre hareket  etmeyi seven biriydi. Annemin etraftan "kızının dizisini izledik ne güzel oynuyor, büyüdükçe sana benziyor" cümlelerini duyunca annem aslında kızımın mesleği güzelmiş dedi. Ama hala ara ara  o kıyafetler ne öyle o üstteki düğmeyi kapatsana niye açıyorsunuz bu düğmeleri ben anlamıyorum diye yorumlar yapıyor. Babam ise benimle her zaman gurur duydu.
 

Dizi sektörü hakkında konuşan Kesal, 

Dizi sektöründe bazı dizilerim uzun soluklu olurken bazıları kısa sürüyordu ben bu olaylar karşısında sadece ah çekiyorum. Aslında dizi sektörümüz gerçekten dünya pazarında çok önemli bir misyonu olan bir sektör. Çok insan pek çok departmanda bu işten ekmek yiyor. Ama senaryo noktasında daha çok özveriye ve hassasiyete ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum

Nazan Kesal Manşet

Hikaye yazıcılarına ihtiyacımız var 

Bizim çok iyi senaristlere ihtiyacımız var. Bahar dizisi mesela çok iyi bir uyarlama ve bana göre çok iyi çekiliyor. Kızıl Goncalar ekibiyle  dün festivalde  karşılaştım tek tek hepsini kutladım. Meslektaşlarımım 150 sayfayı iki saatte okuyup oynyabiliyor ve her hafta seyirciyi üç saat boyunca ekranda tutabiliyor. Bunlar ciddi emek isteyen işlerdir. Değerinin bilinmesi gerekiyor.


Ercan Kesal'ı görmeden aşık oldum

Sevgili eşim Ercan'ın resmini ve suretini görmeden kapıdan girdiği anda evet dedim aradığım kişiye ulaşılabiliyor dedim.
Bizim eşimle ortak yaralarımız var, ortak bir kültürümüz var o da taşra çocuğu. benzer hikayeleri yaşamış sevmeye ve sevilmeye çok ihtiyacı olan ve iki karşı cins olmasına rağmen  birbirine de çok benzeyen  ortak hayalleri olan iki insanmışız ve İstanbul bizi bir araya getirdi diyebilirim

Editör: Haber Merkezi