HİCRAN KIVANÇ / HABER ANALİZ

Gerek Yahudilerde, gerekse Şii Müslümanlarda öteden beri bir “ölümsüzlük” beklentisi, hatta takıntısı var. Hele de konu, sözünü ettiğimiz her iki kesimin ortak ilgisi altında olan ve daha yaşarken ‘yarı-efsane’ haline gelen bir kişiyse, ona ölümsüzlük atfedilmesi kaçınılmaz hale gelir. 

Hizbullah’ın geçtiğimiz haftalarda öldürülen lideri Hasan Nasrallah’tan söz ediyoruz. 

Hz. Ali’den Hasan Sabbah’a dek, tarihteki bir dizi isme yakıştırılan “ölümsüzlük” sorunu ile şimdi de Hasan Nasrallah karşı karşıya görünüyor. Gerek İsrail/Yahudi kamuoyunda, gerekse Şii/Hizbullah çevrelerinde, Nasrallah’ın ölmediğini ilişkin söylentiler, hatta medyaya yansıyan haberler hızla yayılıyor. 

Bu noktada, Şiilerin bu iddiasının/inancının altında, ölümü Nasrallah’a yakıştıramama gibi bir vicdani etken söz konusu ama İsrail/Yahudi cephesindeki aynı yönlü iddianın altındaki algı oyununu Müslümanların görmesi gerekiyor. 

Müslümanlar arasındaki; Nasrallah’ın aslında ölmediğini, hayatta olduğunu, hatta Hizbullah’ın İsrail’e karşı verdiği mücadeleyi gizlice yönettiği söylentileri, İsrail’in profesyonel algı oyunuyla da uyumlu hale geldiğine göre, çok değil birkaç yıl içinde, Nasrallah’ın tıpkı Hz. Hızır gibi, Hasan Sabbah gibi ölümsüzlere karıştığı önünde bir doktriner inancın oluşması kaçınılmaz görünüyor. 

İsrail’in, Beyrut’un güneyinde Hizbullah’ın kurtarılmış bölgesi durumundaki Dahiye’ye düzenlediği hava saldırılarından birinde 80 ton beton delici bomba kullanarak Nasrallah’ı öldürdüğünü duyurmuş, Hizbullah da iki günlük suskunluğun ardından onun öldüğünü kabul edip açıklamıştı. 

Nasrallah’a cenaze töreni düzenlenmemesi ve önceki gün gizlice defnedildiğinin Lübnan Hizbullahı’na yakın bir kaynak tarafından açıklanması, günlerdir dillendirilen bu iddiayı adeta alevlendirdi. 

“Gizlice ve geçici olarak gömüldü”

Hizbullah'a yakın isim, İsrail'in kalabalık bir cenaze törenine saldırmasının olası olduğunu belirterek; "Hasan Nasrallah, koşullar kamuya açık bir cenaze törenine izin verene kadar geçici olarak toprağa verildi. İsrail'in yas tutanları ve cenaze yerini hedef alacağı yönündeki tehditleri nedeniyle cenaze töreni düzenlemek imkansız" deyince, söylentiler aldı başını gitti.

İddialar ilk İsrail basınında yer aldı  

Nasrallah’ın aslında ölmediği, hayatta olduğu iddiasının ilk olarak İsrail cephesinden iddia edilmesi aslında şaşırtıcı değildi. İsrailli Kanal 14, Nasrallah’a düzenlenen suikastin hemen ardından İsrail ordusu istihbaratından aktardığı haberinde Hasan Nasrallah'ın suikast girişiminden sağ kurtulduğunu ve hâlâ hayatta olduğunu bildirdi. Ordunun; “Öldürdük” açıklamasına rağmen İsrail basını yaralanmış olabileceğini yazdı.

Hizbullah’ın rutin saldırılarının devam ettiğine dikkat çekilen haberlerde bunun hâlâ güney banliyösünde olduğunu gösterdiğini ve banliyölere yönelik saldırıların bu yüzden yoğunlaştığını belirtti.

Lübnanlılar “şehit olmadığını” düşünüyor

Nasrallah’ın öldürülmesi olayının başka bir yönü daha var: Bölgede bulunan kaynaklar, Nasrallah’a cenaze töreni düzenlenmemesi nedeniyle Lübnanlılar arasında da “şehit olmadığı” yorumlarının arttığına dikkat çekiyor.

İsrail’in 17 ve 18 Eylül’de gerçekleştirdiği pager ve walkie-talkie cihazlarının patlatıldığı saldırılarının etkisi henüz geçmeden, havadan başlattığı bombardıman Lübnan halkı için gizemli olduğu kadar ilgi çeken bir konu olarak gündemlerindeki yerini koruyor.

Öldü mü, yaşıyor mu?

Konunun tarihsel ve hatta batıl inanç boyutu bir ana, Hizbullah’ın yapısına ve güvenlik tedbirlerine aşina olan Lübnanlılar, kendilerine uyarılarda bulunan Hizbullah liderinin suikastıyla ilgili şüphelerinin henüz yanıtını bulamadı.

Dünya kamuoyu, İsrail’in suikast listesinin başında olan ve çok sayıda girişimden kurtulan Nasrallah’ın son saldırıda öldüğünü düşünse de sevenleri kadar nefret edenlerinin şu günlerde sorduğu ortak soru şu: “Gerçekten öldü mü?”

“Nasrallah’ın ölmediğini düşünmenin ve bu kanaati yakın gelecekte bir inanç haline dönüştürme emarelerinin görünmesinin neresi yanlış?” diye soracak olanlar çıkabilir. Hemen belirtelim: İçlerinde bir “ölümsüz”ün bulunduğuna ve onları koruyacağına, geliştireceğine, yardım edeceğine inanmaya başlayan İslam toplumları, süreç içinde hep gerilemiştir ya da hep geri ve biçare kalmıştır. Yahudi tarih bilinci bunun farkında olduğu için, “Nasrallah ölmedi” söylentisini profesyonelce yayıyor. 

Biden İsrail'e yol gösterdi: "Onların yerinde olsaydım..." Biden İsrail'e yol gösterdi: "Onların yerinde olsaydım..."

Kaldı ki, Nasrallah’ın öldüğü basit bir mantık/akıl yürütmeyle bile anlaşılabilir.

Editör: Burçin Çelikkol