HABER MERKEZİ
Halep hem Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad için hem de muhalif gruplar için kritik öneme sahip. Öyle ki Esad, 13 yıllık savaşın dönüm noktası sorulduğunda, "Halep'in kurtarılmasıydı." Demişti. Halep’in yıllar sonra Esad’a muhalif gruplar tarafından ele geçirilmesi kritik gelişmeleri de beraberinde getirecek.
Türkiye’de bir kesimin ifadesine göre Heyet-i Tahrir el-Şam (HTŞ) İsrail’in yönlendirmesiyle harekete geçti. Bu görüşe göre İsrail için Suriye’de ikinci bir cephe açma hazırlığı yapan terör örgütü HTŞ Halep’e başlattığı operasyona “Saldırganlığın Caydırılması” adını verdi. HTŞ hedefini “Suriye ordusu ve Rus güçlerinin saldırılarını engellemek ve Halep’te söz sahibi olmak” şeklinde belirtti.
Bir başka kesim ise bölgede Türkiye’ye yakın Milli Suriye Ordusu (Özgür Suriye Ordusu)’nun da Halep’te Suriye güçlerine karşı savaşan güçlerin arasında yer aldığı ve Türkiye’nin de işin içinde olduğunu savunuyor.
HTŞ neden şimdi saldırdı?
Halep’te yaşanan gelişmelerle ilgili merak edilen bir diğer konu da HTŞ'nin neden şimdi saldırdığı. Bölgeyle ilgili yıllardır çalışmalar araştırmalar yapan, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Tevfik Kadan, sosyal medya hesabından bu konularla ilgili değerlendirmeler yaptı. Ukrayna ile HTŞ arasındaki ilişkilere dikkat çeken Kadan, Türkiye’nin Halep operasyonuna yeşil ışık yakmadığını da belirtti. Kadan şunları yazdı:
“Suriye'de uzun yıllar sonra ilk kez harita değişiyor. İdlib'i kontrolü altında tutan HTŞ terör örgütü, Halep'e yönelik bir süredir hazırlandığı askeri harekâtı başlatmış görünüyor.
Halep çok kritik! Hatta Beşar Esad, 13 yıllık savaşın dönüm noktası sorulduğunda, "Halep'in kurtarılmasıydı." diyor.
Her şeyden önce İsrail’in Lübnan harekâtını başlatması, bölgedeki İran güçlerinin güney cephesine kaymasına neden oldu. HTŞ ise sahada oluşan bu boşluğu fırsat olarak gördü. Cevlani, işgal alanlarını genişletmek ve sarsılan gücünü tahkim etmek için geniş bir operasyon hazırlığına başladı. Aradığı desteği ise hiç de beklemediği bir yerden aldı.
Ukrayna yönetimi, Rusya'ya karşı asker sıkıntısını gidermek üzere HTŞ'nin kapısını çaldı. İdlib'de cezaevlerinde tutulan Çeçen militanların bırakılması karşılığı HTŞ'ye silah ve mühimmat teklif etti. HTŞ bu sayede çok sayıda drone aldı. Üstelik Kievli uzmanlar haftalardır İdlib'de HTŞ'lileri drone eğitimleri veriyordu.
HTŞ'nin harekatı İsrail tarafından da teşvik edildi. Bu sayede Suriye Ordusu kuzeye yoğunlaşacak, güneyde Kuneytra'nın işgali kolaylaşacaktı. Ancak büyük oyunu ABD kurdu.
Amerikalılar geçen yıl ilk kez HTŞ ile PYD'yi bir araya getirdi. İki grup arasında "ortak yönetim" konusunda anlayış birliğine varıldı. Birtakım ticari anlaşmalar yapıldı. ABD, HTŞ'nin Halep, Hama, Humus ve Lazkiye'deki işgal alanlarını genişleterek PYD ile yönetim alanlarını birleştirmesini istiyor. Böylece "Koridor" projesi yeniden canlandırılıyor.
Yeni İsrail Dışişleri Bakanı'nın ilk açıklamasında "Kürtleri destekleyeceğiz." ifadelerini kullanması da irticalen değildi. Suriye'yi resmen bölme planına hız verildi.
Peki Türkiye bu işin neresinde? Çok sayıda hesap, "Türkiye destekli grupların" Halep'te Suriye Ordusu'na saldırdığını iddia ediyor. Gerçek ise çok daha farklı. Türkiye ile Suriye normalleşmesinin gündeme gelmesinin ardından Milli Ordu'ya bağlı bazı gruplar isyana kalkışmış, Türkiye ise bunları tasfiye etme kararı almıştı. İşte o günlerde Türk bayrağı yakan isyancı gruplar, şimdi HTŞ ile hareket ederek Halep harekatına destek veriyorlar. Bunlar artık Türkiye için de "terörist" gruplar.
Bazı kaynaklar, Rusya'nın geçen haftalarda Türkiye'den Halep harekatını engellemesini istediği bildirmiş, Türkiye'nin de HTŞ'ye sert uyarılar gönderdiği öğrenilmişti. Muhalif liderlere ise HTŞ'ye karşı hazırlık yapmaları talimatı verildi.
Türkiye'nin Halep operasyonuna yeşil ışık yakmadığını kesin olarak söyleyebilirim. Hatta daha ileri bir iddiayı da gündeme getireyim. Yakında HTŞ Lideri değişirse şaşırmayın. Bu arada Cevlani'nin yakın koruma ekibini değiştirdiği, kişisel güvenlik önlemlerini artırdığı, yeni bir istihbarat ekibi kurduğu belirtiliyor.
Savaş yeniden kapımızda. Öyleyse Türkiye ve Suriye'nin askeri işbirliği için daha neyi bekliyoruz? Tehditler ortak, düşmanlar ortak, çıkarlar ortak.”
Dışişleri’nden açıklama
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, sosyal paylaşım sitesi hesabından yaptığı paylaşımda Suriye’deki gelişmelerin, “Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip edildiğini" açıkladı. Keçeli şunları yazdı:
“Sınırımızın sıfır noktasında bulunan İdlip ve mücavir bölgede sükunetin muhafazası ülkemiz açısından öncelikli bir meseledir. 2017 yılından bu yana, İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesi’yle ilgili bazı mutabakatlar tesis edilmiştir. Türkiye, taraf olduğu mutabakatların gereğini hassasiyetle yerine getirmektedir. İdlip’e yönelik son dönemdeki saldırıların, Astana mutabakatlarının ruhuna ve işleyişine zarar verecek boyuta ulaştığı ve ciddi sivil kayıplara yol açtığı konusunda gerekli uyarıları çeşitli uluslararası platformlarda yapmış ve bu saldırıların durdurulması gerektiğini kayda geçirmiştik. Nitekim, son günlerde yaşanan çatışmalar, bölgedeki gerginliğin istenmeyen şekilde artmasına sebep olmuştur”
Suriye’den açıklama: Geçici tedbir
Halep’te yaşanan son gelişmelerle ilgili Suriye Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı'ndan açıklama yapıldı. Binlerce milis ve çok sayıda insansız hava aracından oluşan bir kuvvetle savaşıldığını vurgulayan açıklamada Halep’ten çekilmenin geçici olduğu belirtildi.
Suriye Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
“Geçtiğimiz günlerde "Nusra Cephesi" olarak adlandırılan terör örgütüne bağlı silahlı terör grupları, binlerce yabancı terörist, ağır silah ve çok sayıda insansız hava aracıyla desteklenerek Halep ve İdlib cephelerinde birden fazla cepheden geniş çaplı bir saldırı başlattı. Silahlı kuvvetlerimiz, ilerlemelerini durdurmak için 100 kilometreyi aşan bir cephe hattı boyunca çeşitli çatışma noktalarında şiddetli çatışmalara girdi. Bu çatışmalarda onlarca silahlı kuvvet personelimiz şehit düşmüş, bir kısmı da yaralanmıştır.
Çok sayıda terörist ve çatışma cephelerinin çokluğu, silahlı kuvvetlerimizi, saldırıyı absorbe etmek, sivillerin ve askerlerin hayatlarını korumak ve bir karşı saldırıya hazırlanmak için savunma hatlarını güçlendirmeyi amaçlayan bir yeniden konuşlandırma operasyonu uygulamaya sevk etti.
Kuzey sınırları boyunca devam eden terörist akını ve yoğunlaşan askeri ve teknik destek ile terörist gruplar son saatlerde Halep'in mahallelerinin önemli bir kısmına sızmayı başardı. Bununla birlikte, silahlı kuvvetlerimizin sürekli, yoğun ve güçlü saldırı nedeniyle, takviyelerin tamamlanmasını ve bir karşı saldırıya hazırlık olarak savaş eksenleri boyunca dağıtılmasını beklerken sağlam pozisyonlar oluşturamadılar.
Kara Kuvvetleri ve Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı, bu tedbirin geçici olduğunu ve Halep'teki halkımızın emniyet ve güvenliğini sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacağını teyit eder. Faaliyetlerine devam edecek ve terör örgütleriyle mücadele etmek, onları kovmak ve tüm şehir ve kırsal kesimi üzerinde devlet kontrolünü ve kurumlarını yeniden sağlamak için ulusal görevini yerine getirecektir.”