Ekonomi

“Merkez Bankası imdat çığlığı atıyor”

Asgari ücret pazarlıkları giderek kızışırken, Merkez Bankası’nın, başta Başkan Fatih Karahan olmak üzere, yöneticilerinin sık sık, asgari ücrete yapılacak zammın “beklenen faiz oranına göre” yapılması önerisi tartışmaları alevlendirdi. Ekonomist Salih Kaya, bu durumu “Merkez Bankası’nın imdat çığlığı” olarak değerlendirdi.

Abone Ol

Türkiye’de milyonlarca çalışan ve aileleri, asgari ücretin ne kadar artacağını merakla beklerken, Merkez Bankası tarafından önerilen “yüzde 25” zam oranı tartışmaları alevlendirdi. Ekonomist Salih Kaya, bu durum için; “Merkez Bankası imdat çığlığı atıyor” tanımlaması yaptı.
Asgari ücretin 2025’te alacağı görünümü belirlemek üzere bugün üçüncü kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda ilk kez rakamlar dile getirildi ancak zam oranının netleştirilmesi işi dördüncü toplantıya bırakıldı. 

MB’NİN ÖNERİSİ TEPKİ ÇEKİYOR

Asgari ücretin 2025’te ne kadar olacağıyla ilgili, işçi sendikaları, işveren temsilcileri ve hükümet başka zam oranları dillendiriyor. Merkez Bankası’nın, başta Başkan Fatih Karahan olmak üzere zaman zaman yöneticilerinin ağzından dillendirdiği yüzde 25’lik zam oranı gerek emekçiler, gerekse ekonomistler tarafından tepkiyle karşılanıyor. 

MB’NİN ÖNERİSİYLE GERÇEKLEŞEN ENFLASYON ARASINDA ÇOK FARK VAR

Ekonomist Salih Kaya, Merkez Bankası’nın bu önerisine tepki gösteren uzman isimlerden biri. Merkez Bankası’nın çok düşük bir zam yüzdesinde ısrar etmesini yorumlayan Kaya; “Benim değerlendirmelerime göre, Merkez Bankası yöneticilerinin, ‘ücretlere yapılacak zamlarda, beklenen faiz oranı (%25) dikkate alınmalıdır’ şeklindeki söylemleri, bir imdat çığlığıdır, imdat çağrısıdır. Kaldı ki kendileri, enflasyon beklentilerini 2024 yılı için önce %33, sonra %36, daha sonra %38 ve en son olarak da %44 olarak açıklamışlardır” dedi.

ŞOK TEDBİRLER ÖNERİSİ!

Ekonomist Kaya, Merkez Bankası’nın bu tutumunu açıklarken şu değerlendirmeyi yaptı: “Diğer finansal araçlarla, yani para piyasaları araçları gibi araçlarla yapılabileceklerin sınırlı kalacağını, ancak şok tedbirlerle bir netice alınabileceğini böylelikle açıklamış oluyorlar. Umuyorum ve diliyorum ki, 2025 yılı ülkemiz için daha olumlu gelişmeleri izleyeceğimiz bir yıl olur”.