Gündem

Mehmet Metiner: “CHP önce Kandil’in atadığı kayyımlara karşı çıksın”

Kayyım atamalarıyla gerilen gündemi değerlendiren AK Parti’li Mehmet Metiner, PKK ve DEM Parti’nin sorun çözmek amacında olmadığını söyledi. Metiner; “Çünkü ABD ve İsrail’e çok güveniyorlar, Suriye’de bir devlete kavuşacaklarına inanıyorlar.. CHP kayyımlara karşıysa, önce DEM’li belediyelere Kandil tarafından atanan kayyımlara karşı çıkmalı” dedi.

Abone Ol

HABER MERKEZİ

AK Parti’nin 24, 25 ve 26’ncı dönem milletvekili Mehmet Metiner, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının hemen ardından yaşanan TUSAŞ saldırısı ve kayyım atamalarıyla gerilen gündemi Samimi Haber’e değerlendirdi. Metiner, DEM’in Kandil’in partisi gibi davrandığını söyledi. 

DEM ve arkasındaki PKK’nın ABD ve İsrail’e çok güvendiklerini söyleyen Metiner, PKK ve DEM’in tarihi bir fırsat yakaladıklarını düşündüklerini aktardı. 

“PKK’nın ipleri ABD’nin elinde”

PKK’nın bütün iplerinin ABD’nin elinde olduğunu belirten Metiner; “PKK ile DEM'in sorun çözmek niyetinde olduğu kanaatinde değilim çünkü Amerika ve İsrail'e çok fazla güveniyorlar. Tarihsel bir fırsat yakaladıklarına inanıyorlar. Amerika ve İsrail desteği sayesinde Suriye'de bir devlete kavuşacaklarına inanıyorlar, inandırılmışlar. Dolayısıyla bütün ipleri ABD ile İsrail'in elinde olan bir örgütten bahsediyoruz. Bu örgütün siyasetini yapan bir de partiden bahsediyoruz. Sayın Bahçeli'nin atmış olduğu bu olumlu adımların görülmemiş olmasının tek sebebi bu" ifadelerini kullandı. 

“DEM Öcalan’ın değil, Kandil’in partisi”

DEM Parti’nin Kandil’den talimat aldığının altını çizen AK Partili Metiner, bu partinin Öcalan’ın değil, Kandil’in partisi olduğunu söyledi. Metiner, sözlerini şöyle sürdürdü: “DEM, şu an Kandil'in partisi olarak işlev görüyor, Öcalan'ın partisi olarak değil. Dolayısıyla Sayın Bahçeli'nin söylediği, eğer DEM Öcalan'ı kendi iradesi olarak kabul ediyorsa ve Öcalan da çıkıp bu açıklamada bulunacaksa, o zaman gelsin DEM parti grubunda gerekli açıklamayı yapsın. DEM de siyasetini buna göre şekillendirsin. Bahçeli, Öcalan'ın açıklamasından sonra DEM tercihini Öcalan'dan yana yapar, Kandil'in kan siyasetine karşı tavır alırsa siyaset konumuyla da yani DEM partiyle de sorunların çözümü konusunda ortaklaşabileceğini söylüyor. Bu kadar cesaretli sözler söyleyen bir Sayın bahçeli var karşımızda. Yeter ki silah aradan çekilsin diyor. Bunun dışında, el sıkışırız, talepler ve sorunlar konusunda da gerekli adımların atılmasını sağlayacak her türlü hazırlığın yapılmasını isteriz diyor. Siz şunu derseniz, kayyım atadınız, bu süreç bitti, kusura bakmayın. Başlamayan bir süreci bitirmek istiyorlarsa onların sorunu, bu Bahçeli'nin de sorunu değil, devletin de sorunu değil”.

“DEM, uzatılan eli tutmuyor”

Son günlerdeki iç siyaset gelişmelerini anımsatan Metiner, Bahçeli’nin ikinci kez tekrarladığı Öcalan çağrısı üzerine, bunun gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığı sorusuna; “Bahçeli'nin dedikleri mümkün. Öcalan isterse DEM parti grubunda çağrısını yapar” diye yanıt verdi. 

Devletin uygun görmesi ve Öcalan’ın da “evet” demesi durumunda bunun gerçekleşebileceğinin altını çizen Metiner, Öcalan’ın örgütü lağvettiği ve silahları bıraktığı yönündeki olası bir açıklamasının Türkiye’nin çok hayrına olacağını anlattı. “Dem bunu kabul eder, etmez; Kandil bunu kabul eder veya etmez.. bu Bahçeli’nin sorunu değildir, Bahçeli durduğu yeri gösteriyor, demokrasi içerisinde çözülemeyecek hiçbir sorunun olmadığını söylüyor, samimiyetle ve cesaretle el uzatıyor. O eli tutup tutmamak onlara kalmış. Sayın Bahçeli yürekten kutlanması gereken tarihsel bir çağrıya iki defa imza atmış oldu. DEM parti uzatılan eli tutmuyor, Kandil uzatılan eli tutmuyor. Tersine, ısırıyor, kanla karşılık veriyor. Siyaseti terörize etmekle karşılık veriyor. Devlete isyan çağrılarını yükselterek karşılık veriyor. Sonuçlarına da katlanırlar elbette" dedi.

“Türkiye, bir Teröristan’a razı olmaz”

PKK ve DEM’in el yükselterek, Türkiye’yi Suriye’de bir PKK devletine razı etmeye çabaladıklarını iddia eden Metiner; “Türkiye Suriye'nin kuzeyinde Amerika-İsrail marifetiyle kurdurtulmak istenen bir Teröristan’a asla razı gelmez. Ama burada yerleşik Suriye Kürtlerinin ileride Suriye'de yapılacak anayasal değişikliklerden sonra kendi bölgelerini kendilerinin yönetmelerine de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir itirazı olmaz" ifadelerini kullandı. 

“PKK Suriye Kürtlerini Irak’a göçürdü”

PKK’nın sadece silahlarıyla değil, aynı zamanda bölücü zihniyle arkasındaki efendilerinin uyum planlarıyla da Türkiye için bir tehdit olduğunu vurgulayan Metiner, şunları söyledi: “PKK sadece Türkiye ve Türkler için bir tehdit değil, Kürtler için de bir sorundur. Ciddi bir güvenlik sorunudur. Çünkü Suriye Kürtlerinin tamamını silah zoruyla baskılayan bir örgüttür. Suriye'nin kuzeyinde yaşayan Kürtleri göçe zorlamıştır. Önemli bir nüfus bugün Erbil'de yaşıyor. Irak Kürdistanı’nda yaşıyor, bir kısmı da Türkiye'de yaşıyor. PKK’nın Suriye’den tasfiye edilmesi aynı zamanda oradaki Kürtlerin de kendi kendilerini yönetmelerinin önünü açacaktır. Bir anlamda PKK'nın tasfiyesi aslında Suriye Kürtlerinin de özgürleşmesini beraberinde getirecektir, yoksa PKK Kürtler için bir devlet, bir yönetim talebinde bulunmuyor. PKK sadece ve yalnızca kendisi için bir devlet, yönetim talebinde bulunuyor. Bu ayrımın da çok iyi bilinmesi gerekiyor". 

“CHP Kandil'in atadığı kayyımlara da karşı çıksın”

Metiner, DEM’li belediyelerde “eşbaşkan” adı altında PKK’nın Kandil’den görevlendirdiği kişilerin bir anlamda “kayyım” olduğunu, CHP’nin buna da karşı çıkması gerektiğini söyledi. DEM’li belediyelerde halkın oylarıyla seçilen belediye başkanının kendi iradesiyle başkanlık yapmasının önlendiğini belirten Metiner; “CHP, kayyım atamalarına gerçekten karşıysa Kandil'in atadığı kayyımlara da karşı çıksın. CHP şu konuya bir netlik kazandırsın: Seçilmiş bir insanın PKK/KCK talimatıyla belediyesini yönetmesine devletin izin verip vermeyeceğini bir kendi içinde sorgulasın. Bir insan seçildikten sonra PKK/KCK talimatıyla belediyeyi yönetmeye kalkışırsa, belediyenin imkanlarını PKK/KCK'nın emrine verirse, PKK'nın talimatları doğrultusunda belediyesini yönetmeye kalkışırsa bütün bunların yanı sıra yargılandıkları mahkemelerde de ceza alırlarsa hukukun gereğinin yapılıp yapılmayacağını kendilerine bir sorsunlar. CHP şu sorunun cevabını versin. Bu belediye başkanları Türkiye ile savaş halinde olansöz gelimi DAEŞ terör örgütünün mensupları olmuş olsalardı, Türkiye ile savaşın halinde olan DAEŞ'in  talimatları doğrultusunda belediye yönetmeye devam etmiş olsalardı, belediyenin bütün imkanlarını da DAEŞ'in talimatları doğrultusunda kullansalardı, CHP bu belediye başkanlarının görevden alınıp alınmamasını ister miydi, istemez miydi? CHP bu konuda netleşmelidir. Silahla siyaset bir arada olmaz. Burada seçilmiş iradenin gaspı söz konusu değildir, seçilmiş iradenin gaspını Kandil yapıyor. Sandığı sadece şekilden ibaret görürseniz olmaz. Cumhuriyet halk partisi ne yazık ki Kandil'in siyasetini izliyor” şeklinde konuştu.