İsrail polisi, Doğu Kudüs'te bulunan iki ünlü Filistin kitapçısına dün baskın düzenledi.
Baskında bazı kitapları çöp poşetlerine doldurarak el koyan İsrail polisi, söz konusu dükkânların sahibini ve yeğenini gözaltına aldı.
ÜNLÜ KİTABEVİNİN SAHİPLERİNİN GÖZALTI SÜRESİ UZATILDI
İsrail polisinden yapılan açıklamada, Filistin tarihi ve Kudüs'e dair İngilizce ve Arapça eserlerin satıldığı söz konusu dükkânlardaki kitapların, bazı Yahudileri tahrik ettiği iddia edildi.
Doğu Kudüs’te saygın bir aile olarak tanınan Muna ailesinin fertleri olan Ahmed ve Mahmud Muna’nın gözaltı süresi bugün çıkarıldıkları İsrail mahkemesi tarafından 24 saat uzatıldı. Ayrıca polisin sekiz gün uzatılmasını istediği gözaltı süresi, beş gün ev hapsi cezası olarak verildi.
BOYAMA KİTABI KIŞKIRTICI MATERYAL SAYILDI
İsrail polisi, "Dedektiflerin mağazalarda milliyetçi Filistin temalı kışkırtıcı materyaller içeren çok sayıda kitapla karşılaştığını" söyledi. Dükkânda el konulan kitaplar arasında "Nehirden Denize" isimli çocuklar için boyama kitabının bulunduğu kaydedildi.
İsrail yönetimi, Filistinlileri herhangi bir gerekçe göstermeksizin tutuklayarak gözaltı sürelerini keyfi bir şekilde uzatabiliyor.
DİPLOMATİK MİSYON TEMSİLCİLERİ DESTEĞE GELDİ
CNN muhabiri, duruşma öncesinde mahkemede Avrupa Birliği, bazı AB üye ülkeleri, Birleşik Krallık ve Brezilya'dan diplomatik misyon temsilcilerinin hazır bulunduğunu aktardı.
Filistinlilerin yanı sıra İsraillilerin ve turistlerinde uğrak yeri olan ünlü kitapçı 1984 yılından beri Selahaddin Caddesi’nde hizmet veriyor.
Yahudiler ve Filistinliler arasında barış için lobi yapan “The Time Has Come” grubu, kitapçının, “Kudüs için öngördüğümüz ortak geleceğin önemli bir parçası olduğunu” belirterek tutuklama ve el koymanın sadece ifade özgürlüğüne ve bilgi özgürlüğü kısıtlaması olmadığını aynı zamanda şehrin geleceğini de uçuruma sürüklediğine işaret ederek tepki gösterdi.
BM TEMSİLCİ: “ŞOKE OLDUM”
BM Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese, kitapçılara yapılan baskından "şok olduğunu" belirterek, söz konusu mekânların "entelektüel bir deniz feneri ve apartheid altında Filistinlilerin yok edilmesine direnen bir aile işletmesi" olarak niteledi.
Albanese ayrıca Kudüs'teki uluslararası toplumu "ortaya çıkmaya, Muna ailesinin yanında olmaya ve bu hayati merkezi korumaya" çağırdı.