Karanlık çağların 20. yüzyıl versiyonu neoliberal kapitalizmin sanayileşme, totaliterizm, teknoloji ve paraizmin etkisindeki küreselleşmeye rağmen 21. yüzyılın ilk yarısında ekonomi-din-milliyetçilik alanlarında yeni bir canlanma ve değişim-dönüşüm dönemine Covid-19 salgını ile girmiş bulunuyoruz.
Her ne kadar kabalist formatlı New Age/yeni çağ tarikatları, yine kabalist formatlı Evanjelist Hristiyan, Yahudi, Müslüman tarikat ve cemaatleri bugün daha ağır basıyor olsalar da önümüzdeki dönemde samimi, mütedeyyin dindar Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlar, "dine başvuru" politikalarını özellikle 1978 Washington mutabakatı ile insanlığa dayatan küresel elitokrasi Judeo-Hristiyan, Müslüman mesihçi/mehdicilik "yaratici yıkım rüzgarlarını" durduracaklardır.
Topyekûn insanlık "bilgi denizi içinde yüzüyor" görünse de bilgiye ve bilime, ilime aç; "hür ve ekonomik bağımsızlık içinde" görünse de seçkinler demokrasisi ve finansal despotizm altında sefil; çoğunluk semavi dinlere mensup olduğunu söylese ve inansa da dünyevi hayatı ve ruhsal hayatı semavi dinlerin gerçek öğretilerinden oldukça uzak.
Bütün bunlara rağmen insanlık için bir yapı, bir dayanak noktası her zaman ortaya felaketler silsilesi içinde çıkmaktadır. Yeter ki bütün soruları ele alış tarzımız, insan olmanın ne manaya geldiğini açıklayacak biçimde olsun.
Elitokrasi geniş kitleleri sosyal medya girdabında, insanlık tarihinin en acımasız "bilmeyen" ama bildiğini zannettiren obskürantizm bataklığına itmiş durumda.
Bu hususun en belirgin örneklerinden biri finans-inanç-siyaset ve bilim alanlarıdır. Bunlar ise insan hayatının tamamını kapsar.
Halbuki bu alanlardaki cehalet sadece kısa süreli bir mutluluktur. Türk milleti bu garip mutluluğun sarhoşluğu ile giderek ekonomide 21. sıraya inmenin ötesinde giderek "Ruanda"laşan bir ülkeye dönüşmektedir.
Yanılmak isterim, kendilerinin gerçekten entelektüel etkiden uzak olduğuna inanan geniş kitleler ve pratik adamlar, gerçekte ölü bir iktisat-siyaset felsefecisi ve mesihi Eksen Çağının köleleridir.