Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, ilişkilerde sağlıklı bir iletişim kurulabilmenin detaylarını Gazeteci Merve Şişman ile yaptığı röportajda anlattı.

Çocuk evde gördüklerini gelecekteki ilişkisine yansıtıyor

“Bir çocuk aile içinde yaşanılan bir problemin ne şekilde çözüldüğünü gördüyse kendisi de onu örnek alıyor” diyen Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, ”Dolayısıyla çocuğun aile ortamında ne varsa ilerleyen zamanda kendi evinde de aynı olaylar çok yüksek ihtimal yaşanıyor. Fakat bu durum değiştirilebilir ve kontrol edilebilir bir durumdur”  ifadelerine yer verdi.

Kıskançlık sevgiyle bağdaştırılmamalı

Kıskançlığın da ilişkilerdeki bir diğer sorun olduğunu vurgulayan Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Günümüzde sıkça karşılaşılan hatalardan biri olan kıskançlığı sevgiyle bağdaştırma düşüncesi oldukça yanlış. Kıskançlıkların sebebi güvensizliğe, çarpık ilişkiler yaşayan çevreye ve çocukken şahit olunan olaylara bağlanabilir fakat asla sevgiye bağlanamaz. Kıskançlık, yaşayan kişinin sorunudur,  kıskanılan kişinin sorunu değildir. Dolayısıyla ‘kıskandırıyorsun’ demek yerine ‘kıskanıyorum’ demenin daha doğru olacağını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra tabii ki kıskançlık düşünce olmaktan çıkmışsa, çok net ve somut bir sadakatsizlik veya başka bir sorun varsa hukuki yollara başvurularak ilişki ayrılmakla sonuçlandırılabilir” ifadelerini kullandı.

Paylaşımın olmadığı ilişkiler depresyona sürüklüyor

İlişkilerde ilgi, şefkat göstermeyen, beğenisini paylaşmayan, iletişim kurmayan, tamamen bireysel şekilde yaşayan bir kişiyle ilişki sürdürebilmenin oldukça güç olduğunu belirten Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Paylaşımın yapılmadığı sağlıksız bir iletişim, kişiyi depresif bir ruh haline sürüklüyor. Bu durum da sonuç olarak kişinin sadece eşine değil tüm dünyaya karşı bakış açısının kararmasına yol açıyor. Bu nedenle tarafları ilişkide tutan motivasyonun ne olduğunu bilmek önemlidir” ifadelerini kullandı.

İlişkilerde fazla özveriden kaçınılmalı

Özverili olmanın bir taraftan sorumluluğu da daha fazla almak anlamına geldiğini ifade eden Elçi, “Kişinin bir yerden sonra ‘ben de varım’ diyebilmesi gerekir. Fazla özveriden kaçınmak, karşıdaki kişiyi de bir işe dahil etmek ve bencilliğe kaçmadan ‘ben’ diyebilmek ilişkide çok önemlidir. Çünkü ilişkilerdeki taraflardan biri kendisini kötü hissettiğinde yakın ilişkileri de kötüleşiyor. Özverili olmak güzel bir davranış fakat bencilliğe kaydığı noktada törpülemek gerekiyor” diye konuştu.

Çocuğun doğması ilişkide yeni dönemi başlatıyor

Klinik Psikolog Serkan Elçi, ilişkilerin dönemleri olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Hayattaki anlam arayışlarından biri de başka bir insanı büyütmektir. Dolayısıyla aileler belli bir zaman sonra bu duyguyu yaşamak istiyor. Çocuğun doğması ilişkide yeni bir dönemin başlangıcı oluyor. Çocuğun 1-1.5 yaşında olduğu dönemler evliliklerin en zorlayıcı dönemidir. Bu da evdeki önceliklerin ve düzenin değişmesinden kaynaklanıyor. Erkekler daha öncesinde annesinden görmüş olduğu ilgi ve şefkati her zaman beklese de bu dönemde eşinden aldığı ilgi doğal olarak azalıyor. Bu durumda da erkeklerin kötü alışkanlıklara yönelimi artıyor. Örneğin kumar oynuyor çünkü ilişkisinde kaybettiklerini tamamen ilgisiz bir yerden kazanmaya çalışıyor. Erkeğin geçmişten gelen çok iyi bir sosyal iletişimi, güçlü arkadaşlık ve aile ilişkileri varsa böyle bir yola yönelme ihtiyacı hissetmiyor. Aynı zamanda kadın tarafı için de bu dönem oldukça yıpratıcı olabiliyor. Bu dönemde erkekler eşlerinin gönlünü hoş tutmalı, onu anladığını ve sorumluluğuna saygı duyduğunu göstermeli.”