Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Nilsu Yavuzer, psikolojik şiddetin sadece bireysel bir sorun olmadığını, toplumsal etkilerinin de büyük olduğunu belirtiyor. Aşağılama, tehdit, hakaret, manipülasyon, suçlama ve utandırma gibi davranışların psikolojik şiddetin temel unsurları olduğuna dikkat çeken Yavuzer, bu durumun uzun vadede kadınların özgülüven kaybı yaşamasına, sosyal hayattan izole olmasına ve cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleşmesine yol açtığını vurguluyor.
Psikolojik şiddet sadece bireysel bir travmaya neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda aile yapısını ve sosyal ilişkileri de olumsuz etkiliyor. Özellikle anne olan kadınların psikolojik şiddete maruz kalması, çocuklarıyla kurdukları bağı da zedeliyor. Anne mutsuz ve kaygılı olduğunda, bu durum çocukların ruhsal gelişimini de olumsuz etkiliyor.
FARKINDALIK ŞART!
Kadınların psikolojik şiddetten korunması için toplumsal farkındalığın artması gerektiğini belirten Klinik Psikolog Nilsu Yavuzer, şu ifadeleri kullandı:
"Psikolojik şiddet, fiziksel iz bırakmadığı için fark edilmesi zor olabilir. Ancak uzun vadede bireylerin psikolojik sağlığına ve toplumsal düzenin sürekliliğine ciddi zararlar verir. Bu nedenle, psikolojik şiddetin tanımlanması ve bununla mücadele konusunda toplumsal bilincin artması kritik önem taşıyor."
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren psikolojik şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin ve eğitim programlarının çok daha etkin hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, psikolojik şiddetin normalleştirilmemesi, fark edilmesi ve bununla ilgili bilinçlendirme çalışmalarının yaygınlaştırılması gerektiğini ifade ediyor.
Psikolojik şiddet, somut izler bırakmasa da bireylerin ve toplumun geleceğini tehdit eden bir sorun olarak öne çıkıyor. Kadınların daha güçlü ve özgür bir yaşam sürebilmeleri için, her türlü şiddetle mücadelede ortak bir bilinç oluşturulmasının şart olduğu belirtiliyor.