Almanya 23 Şubat’ta tam anlamıyla bir “kader seçimine” gidecek. Irkçı parti Almanya İçin Alternatif’in (AfD) lideri Alice Elizabeth Weidel, önceki gün üç rakip partinin lideriyle canlı yayında tartışma programına katıldı.
ALMANYA’NIN KADER SEÇİMİ
46 yaşındaki Weidel sadece Alman kamuoyunun değil, tüm Avrupa’nın, hatta dünyanın hem çok merak ettiği hem tedirgin olduğu bir isim. Almanya’nın AB ve NATO’dan çıkması, tüm göçmenlerin hemen ülkeden gitmesi gerektiğini savunan, İslam karşıtı görüşleriyle Alman yerleşik anlayışı ve politikalarına da karşı geliyor.
WEİDEL’İ TRUMP DESTEKLİYOR
Weidel seçim çalışmaları için gittiği birçok yerde yuhalandı ancak AfD anketlerde ikinci sırada çıkıyor; oy oranını 20’nin üzerine çıkardı bile. Dahası, 20 Ocak’ta ABD Başkanlığı koltuğuna oturan “kapitalist zorba” Donald Trump’tan da büyük destek görüyor. Weidel geçtiğimiz günlerde, Trump’ın “koltuk ortağı” Elon Musk ile X’te canlı söyleşiye bile çıktı. Münih Güvenlik Konferansı’nda da ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile görüştü.
“BEN BAŞBAKAN OLACAĞIM”.. DAHA ÖNCE SÖYLENMİŞ MİYDİ?
Önceki akşam yapılan canlı yayın münazarasında; “Ben başbakan olacağım” diyen Weidel, Türkiye’den birilerini anımsatsa da, şimdilik bu küçük ancak ilginç ayrıntıyı geçelim. Tüm Almanya’nın adeta kilitlendiği RTL kanalındaki dörtlü tartışmayı 7 milyon 550 bin kişinin canlı olarak izlediği, yüzde 25.2’lik bir izlenme oranına ulaştığı belirlendi.
İKİ FAŞİST KADIN AVRUPA’YI NEREYE SÜRÜKLER?
Irkçı görüşleriyle Fransa’yı titreten Marine Le Pen ve partisinin ardından, Almanya’da da AfD ve Weidel’in yükselişinin Avrupa’yı nereye götüreceği şimdilik bir muamma. Bazı uzmanlar, Avrupa’nın bitişinin bu yolla olacağını savunurken, bazı öngörülerde en iyi olasılıkla savaş görülüyor.
DEDESİ HİTLER’İN PARTİSİNİN YÖNETİCİSİYDİ
Dedesi Hitler’in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nde yüksek düzeyde yönetici olan Weidel, aileden ırkçı. Kendisi Almanya’nın batısında, Gutersloh’ta doğdu ancak parti Afd Doğu Almanya’da daha güçlü destek görüyor. Bayreuth Üniversitesi’nde ekonomi okumuş. Hıristiyan Demokrat Parti yanlısı Kondrad Adenauer Vakfı ve Eğitim Bakanlığı bursu ile Çin’e gidip Çince öğrenmiş, İsviçre Credit Suisse, Goldman Sachs, Frankfurt’ta Allianz Global Investors gibi şirketlerde yatırım uzmanı olarak çalışmış. Almanya’nın AB’den çıkması, Euro yerine Mark kullanması, NATO’dan ayrılması gibi hedeflerle 2013 yılında kurulan AfD’ye aynı yıl katıldı.
GÖÇMEN KARŞITI WEİDEL’İN SRİ LANKALI KADIN SEVGİLİSİ!
Tüm göçmenleri Almanya’dan hemen göndermek gerektiğini savunan Weidel, bir lezbiyen. Sevgilisi/partneri de bir kadın ve üstelik Sri Lankalı bir göçmen. İkilinin evleri İsviçre’de bulunuyor. Evlatlık edindikleri iki erkek çocukları var.
Weidel bu yönüyle, görüşleri ve özel yaşamı birbirine uymayan bir görüntü çiziyor. Hatta Alman toplumunun göç karşıtı ve tutucu kesimine hitap eden AfD için uygun bir lider profili olmadığı ve bu tezatlarıyla partinin oylarının daha yükseğe çıkmasını engellediği yönünde eleştiriler alsa da, Weidel’in şu anda en az 5 Alman seçmeninden birinin desteğini kendine çektiği kesin.
TELEVİZYON MÜNAZARASINI KAYBETTİ
Weidel’in, CDU adayı Friedrich Merz, SPD adayı Olaf Scholz ve Yeşiller adayı Robert Habeck ile birlikte önceki akşam TV münazarasına çıktığını söylemiştik. Münazarayı kimin kazandığı, Almanya’da günün konusu. Anketler, kazananın CDU adayı Friedrich Merz olduğunu gösteriyor.
Seçimi kimin kazanacağına yönelik anketlerde de merkez sağcı CDU/CSU yüzde 29 ile önde gözüküyor. AfD yüzde 21, SPD yüzde 15, Yeşiller ise yüzde 13 oy alıyor.
AFD’NİN TEMEL GÖRÜŞLERİ
Weidel, başında bulunduğu ırkçı parti AfD için; “Tüm kesimlere açık” dese de, temel görüşlerinin ne olduğu başından beri biliniyor. Sık sık “NATO’dan çıkma” söylemleri dillendiren Weidel ve AfD önde gelenleri, özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra bu yönde açıklama yapmaktan kaçınsa da, partinin temel amaçlarından birinin bu olduğu biliniyor.
Weidel ve AfD, Almanya’ya yeni göçmen kabul edilmesini istemiyor. “Suç işleyenler” gibi bir genel başlık altına sokulsa da, en ufak bahaneyle göçmenlerin geri gönderilmesi fikrinde oldukları da açık.
AfD’nin savunduğu “remigration – tersine göç – geri gönderme” uygulamasına başvurulduğunda Alman ekonomisinin ne hale geleceği meçhul. Rakip partiler AfD’yi zaten bu noktadan da vuruyor. Zira Almanya’da 20 milyonun üstünde “göçmen kökenli” insan yaşıyor ve bunların çoğunluğu, Almanların “tenezzül etmediği” işleri yapıyor.