Gündem

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sözcüsü Av. Çağla Gül Bulut: Narinler yaşasın diye...

Diyarbakır’da öldürülen Narin cinayetine ilişkin soruşturma devam ediyor. Ancak çocuklara ilişkin cinayetlerde Narin ilk değil. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sözcüsü Av. Çağla Gül Bulut, Narinler yaşatılsın, istismara uğramasın diye devletin üzerine düşen görevleri Samimi Haber’e anlattı.

Abone Ol

Ercan Küçük - Haber Merkezi

Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin soruşturma devam ediyor. Yirmiden fazla kişinin gözaltında sorgusu sürerken, Narin’in gözaltında olmayan tek aile ferdi ağabeyinin röportajı gündem oldu. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sözcüsü Av. Çağla Gül Bulut, soruşturma sürecine ilişkin Samimi Haber’e değerlendirmelerde bulundu.

Narin Güran cinayetine ilişkin soruşturma derinleşiyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 22 kişi, sabah saat 06.00 sıralarında jandarmadaki ifadelerinin ardından Diyarbakır Adliyesine sevk edildi. 22 kişinin savcılıktaki ifade işlemleri sürüyor.

Narin Güran soruşturması kapsamında gözaltına alınan anne Yüksel Güran ve baba Arif Güran ise tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi.

Hayatın olağan akışına aykırı

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sözcüsü Av. Çağla Gül Bulut, çelişkili ifadeler ve önemli deliller hakkında açıklamalarda bulundu. İlk ifadelerin usulüne uygun alındığını vurgulayan  Av. Bulut, Nevzat Bahtiyar’ın ifadesinde hayatın olağan akışına aykırı ciddi çelişkiler bulunduğunu bu nedenle aleyhine karar verilebileceğini dile getirdi.

Bahtiyar’ın ifadesinde, "Bana cesedi getirdi, göm; aileni düşün dedi ve 200 bin TL verdi" gibi açıklamaların yer aldığını belirten Av. Bulut, bu ifadelerin mantığa aykırı olduğunu söyledi. Bulut, "Soğukkanlılıkla bir cesedin hemen gömülmesi, bu işin yarım saatte halledilmesi mümkün değil. Bu çelişkiler sanık aleyhine değerlendirildi ve kasten öldürme suçlamasıyla tutuklanmaya sevk edildi.” dedi.

Kritik Adli Tıp Raporu

Soruşturma kapsamında gözaltında olan yirmiden fazla kişiyle çapraz sorgular yapıldığını belirten Av. Bulut, bu sorgulardan yeni beyanların çıkmış olabileceğini ifade etti. Adli tıp raporunun kritik delillerden biri olduğunu ve henüz tamamlanmadığına dikkat çeken Bulut, şunları söyledi:

“Gözaltı süreleri bugün bitiyor ve bugün tutuklanmaya sevk edileceklerine dair Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un bir açıklaması var. Bu durumda, eğer beyanlar bittiyse başka tutuklamalar da olabilir. Şu anda adli tıp raporu bekleniyor, en önemli delillerden biri bu. Zaten raporda Salih’in DNA'sı tespit edildiği için gözaltına alındı.

Adli tıp raporu ve kriminal rapor bekleniyor. Kamera kayıtları, WhatsApp kayıtlarının geri getirilmesi gibi deliller değerlendirilerek Narin’in bir ayağı kopmuş şekilde bulunduğu ve istismar durumu henüz bilinmeyen detaylarla ilgili iddianame hazırlanacak. Olayın nasıl gerçekleştiği, kimlerin ne kadar işin içinde olduğu konusunda bir iddianame hazırlanıp dava açılacak. Şu an hâlâ soruşturma ve delillerin toplanma aşamasında diyebiliriz.

Gözaltılar devam ediyor, bu yüzden net bir şey söylemek şu an için mümkün değil. Ancak savcılığın çok etkin ve hızlı bir şekilde bu davaya öncelik verdiğini görüyoruz. Bu önemli bir durum ve bu vesileyle sadece basına yansıyan bu olay değil, tüm çocuk istismarı, çocuk öldürme ve kadın davalarında da aynı hassasiyetle hareket edilmesi gerektiğini vurgulamak isteriz. İlerleyen süreçlerde göreceğiz. Bu olay birkaç aya sonuçlanabilir ama şu anda kesin bir şey söylemek peşin hüküm olur. O yüzden net bir şey söylemek sağlıklı olmaz.”

“Ağabey kendisini kurtarmaya çalışıyor olabilir”

Narin’in tutuklanmayan tek aile ferdi olan ağabeyi Baran Güran, Milliyet Gazetesi’nden Çiğdem Yılmaz’a verdiği röportajda “Diyorlar ki aile yapmış. Biz kendi aramızda bu kızı öldürseydik kim bilecekti. Kimin ruhu duyacaktı. Kimse bize diyebilir miydi, Narin nerede?” Dedi. Ailelerine iftira atıldığını savunan Baran Güran, amcasına da sahip çıktı.

Av. Bulut, ağabey Güran’ın ifadelerine tepki gösterdi. Kız kardeşi öldürülen bir kişinin kimseyi savunamayacağını belirten Av. Bulut şöyle konuştu:

“Bir insan olarak olaya hukuktan önce insani yönden bakmak gerekir. Burada, kız kardeşinin eziyet edilerek öldürülmesi, katledilmesi söz konusu. Böyle bir durumda insan, en yakınında olanlardan şüphelenmeye başlar. Ki deliller de bunu gösteriyor. Akla insani ve sağlıklı bir yorum gelmiyor çünkü akla ve mantığa aykırı. Bir insanın kardeşi katledilmişse, feryat figan olması gerekirken kimseyi savunamazsın. Öz babanı veya öz amcanı asla savunamazsın, bu vicdana sığmaz. Öncelikle bu açıdan bakmak lazım. Belki kendisi de şüpheli olabilir. Bunu ilerleyen süreçlerde göreceğiz. Gözaltına alınabilir, tutuklanabilir. Bunları savcılık elindeki delillerle değerlendirecektir. Gözaltında alınan bir ifade ya da kamera kaydından tespit edilebilir. Belki kendisini suçtan kurtarmaya çalışıyordur ya da kamuoyu yaratma amacı olabilir. Vicdani olarak da tamamen kendisine okları çeviren ve insanların öfkesini artıran biri. Amcasının veya Nevzat’ın tarafına koyuyorum. O yüzden korkunç bir yorum.”

Çocukları korumak devletin en temel görevi

Av. Çağla Gül Bulut, bu tür çocuk istismarı ve öldürme davalarında devletin daha etkin politikalar üretmesi gerektiğine de dikkat çekti. Bulut, yeni Narin vakaları yaşanmaması, çocukların korunması için devletin üzerine düşen anayasal yükümlülüklerine vurgu yaparak şunları söyledi:

"Çocuğu her türlü ihmal ve istismardan korumak devletin en temel görevidir. Ancak bunun için devletin çocuk odaklı politikalar geliştirmesi gerekir. Bunun için sadece hukuki değil, siyasal, sosyal ve ekonomik birçok alanda işbirliği içinde çalışmalar yapılmalı" dedi. Av. Bulut şunları söyledi:

“Öncelikle istismarı ve ihmali önlememiz lazım. Yoksullukla ilgili devletin çocuk politikaları yapması lazım. Bakanlığın bir eylem planı var, ancak bu planda yer alan hedeflerin hangilerinin yapıldığı veya yapılacağına dair somut bir çalışma yok. Herkesin canı yanıyor, günlerdir bunu konuşuyoruz. Başka bir gündem yok. Bu da bizim utancımızdır. O yüzden çocuk odaklı politikaların uygulanması lazım. Eğitim her zaman önce ailede başlar, sonra okulda devam eder. Aileler çocuklarını takip etmelidir.

İstismara uğrayan bir çocuk aslında susmaz. Psikolojik olarak olumlu ya da olumsuz çeşitli hareketler gösterir. Morali bozulabilir, fazla üzgün olabilir ya da tam tersi, çok mutlu olabilir. Bu tamamen çocuğun kişiliğine bağlıdır. Bir farklılık sezmeniz gerekir. Aile olarak sorumluluğunuz ve göreviniz budur. Küçük bir köyde, oradaki ölüm anını veya battaniyeye sarılı cesedi görmeyen birinin olması mantığa aykırıdır. Bunu görenler şikayetçi olacak veya korkuyorsa, devlet ona güvence verecek, pek çok farklı adım atılacak.

Biz de baro olarak her zaman iş birliğine açığız. Çocuk istismarı ve çocuk hak ihlallerine dair dosyaları takip ediyoruz. Ancak bizim müdafiliğimize izin verilmiyor, "Suçtan zarar görmediniz" deniyor. Oysa mahkemeler bu kararı verebilir. Sözleşmeler de buna uygun. Çok yönlü, çocuğu odağına alan politikalar üretilmeli ve somutlaştırılmalıdır. Hep birlikte, toplum olarak bu sorunları çözmemiz gerekiyor.”

Diyarbakır Barosu’yla işbirliği

Av. Bulut, İstanbul Barosu olarak Diyarbakır Barosu ile işbirliği içinde olduklarını ve davaya müdahil olmak için gerekli adımları attıklarını da belirtti.

Çocuk istismarı ve hak ihlallerine dair yürütülen davalarda baro olarak sonuna kadar takipçi olacaklarını vurgulayarak şunları söyledi:

"Narin, bu acı olaylarda ilk değil, umarız ki son olur. Biz İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak bu dosyaların takipçisiyiz ve asla geri adım atmayacağız.

Diyarbakır Barosu ile en son görüştüğümüzde neler yapabileceğimizi konuştuk. Onlar da şu an soruşturma aşamasının tamamlanmasını bekliyor. Her zaman iletişimde olmak istediğimizi belirttik. Dava açıldığı zaman İstanbul Barosu adına müdahale talebinde bulunacağız. Narin'in avukatları ve CMK avukatı olacak. CMK avukatından yetki belgesi alıp dosyayı takip edeceğiz. Çünkü genelde müdafiliğimiz kabul edilmediğinde, CMK avukatlarından yetki belgeleri alarak bu tür önemli dosyaları takip ediyoruz. En son Bağcılar'daki su satıcısı olayını da bu şekilde takip ettik. Bu işin peşini asla bırakmayacağız, kimse bırakmasın. Sizler de bırakmayın. Aylar geçtikten ve dava açıldıktan sonra bile bırakmamalıyız.

Biz çocukla ilgili davaların basına yansımasını istemeyiz. Çünkü çocuğun tüm bilgileri, Narin’in hatırası var. Mahkemeler görevlerini tam olarak yapmadığı için ailenin sesi olmamız önemli. Hep birlikte, bu ailenin bu olaydan en ağır cezayı almasını sağlamak için çalışıyoruz. Umarım başarılı oluruz.”