Dünya

İsrail, İran'a saldırı hazırlıklarını tamamladı

İran'ın, İsrail’e karşı 1 Ekim'de 180'den fazla balistik füzeyle “Demir Kubbeyi” adeta yarmasının ardından, ABD’nin vaat ettiği THAAD sistemi ve askerlerin bir kısmı gelmeye başladığı duyuruldu. ABD’nin fiilen dahil olduğu şeklinde değerlendirilen sistemin ve askerlerin gelişi henüz tamamlanmadan İsrail, Lübnan’dan atılan bir İHA’nın “Demir Kubbe’yi” yine aştığını ve Netenyahu’nun konutunun olduğu bölgeye düştüğünü duyurdu. Hizbullah, bu “tesadüf operasyon” ile ilgili açıklama yapmadı.

Abone Ol

İsrailli yetkililerin yeminler ettiği İran’a karşı misillemesinin gerekçesi bulunarak operasyon için start verildi.  

İsrail Başbakanlık Ofisi, bugün Netanyahu'nun Kayserya'daki evine doğru bir İHA fırlatıldığını açıkladı.

Lübnan’dan atılan füzelerin Netenyahu’nun evinin bulunduğu bölgeye düştüğü belirtildi.  

Olay yerinde olmayan Netanyahu video mesaj yayınlayarak, “Bugün beni ve eşimi öldürmeye çalışan İran ajanları acı bir hata yaptı” dedi.

İsrail’e yönelik tüm operasyonlarını kamuoyu ile paylaşan Hizbullah'tan, saldırıya ilişkin henüz açıklama yapılmadı.

Tesadüfün böylesi

ABD Başkanı Joe Biden’dan sadece “savunma desteği” onayı alan Netanyahu, bataryaların konuşlandırılmaya başlamasıyla hızla harekete geçti.

Sivil katliamına devam eden İsrail başbakanı, cumartesi sabahı “kendisine ve eşine yönelik suikast düzenlendiği” iddiasıyla ortaya çıktı.

İran’ın füze saldırısının ardından artan “Demir Kubbenin” performansının düştüğü endişesine, Netanyahu’nun “suikastlara karşı suikast” iddiası da eklenmiş oldu.

İsrailli yetkililerin misilleme açıklamaları eşliğinde, bu kadar “tesadüfün” böylesi bir zamanda art arda gelmesi elbette “İran’a yönelik beklenen “misillemenin” an meselesi olduğunu” akıllara getirdi.

Ayrıca, İsrail’in onlarca lideri suikastla öldürmesine rağmen İran’ın Sadık Vaat 2 operasyona tekrar karşılık vermesi, Netanyahu’nun savaşı yaymaktan çekinmediğinin bir başka göstergesi oldu.  

İHA neden durmadı?

Öte yandan Aksa Tufanı’nın başlangıcından itibaren Lübnan’ın güneyinden İsrail’in işgali altındaki topraklara füze ve roketlerle saldırı düzenleyen Hizbullah’ın saldırıları da yoğunlaşarak arttı.  

Ancak İsrail, Hizbullah’ın gerçekleştirdiği bu saldırıların başarısız olduğunu, hava savunma sistemleriyle engellendiğini açıkladı, durdu.

Elbette bir yılı aşkın süredir devam eden saldırılar, İsrail’in koruyucu kalkanının performansının düştüğünü, hasar gördüğünü gösterdi. Sadık Vaat 2 operasyonunda füzelerin yüzde 90’nının savunma sistemini deldiği, askeri üslere zarar verdiği uydu görüntüleriyle ispatlandı.

İsrailli yetkiler bu açıklamaları da reddederek, inkâr yoluna gitti.

Ne olduysa, ABD’nin balistik füze savunma sisteminin parçaları ve beraberindeki askerlerinin geldiği hafta Netanyahu’nun inkâr politikası mağdur politikasına dönüştü.

İsrail’in gökyüzünü üç ayrı sistemle kapladığı savunması Netanyahu’nun konutunun isabet alacağı bölgede çalışmaz oldu. Hizbullah’ın İHA’larından biri “Demir Kubbeyi” yine aştı ve durdurulamadı. Ya da durdurulmadı.

Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, "öldürücü, kesin ve her şeyden önce şaşırtıcı" olacağını duyurduğu misillemeye ilişkin tüm senaryolar artık olası… ve sürpriz olma özelliğini kaybetti.

ABD ve İsrail’in birbirini “ikna” politikası

“Var oluş” savaşı verdiğini iddia eden Netenyahu, düşman ekseni olarak nitelediği “İran ve vekillerine” karşı desteği arttırma hedefinde. Bunu sürdürebilmesinin tek yolu da kamuoyu tepkisini gerekçe göstererek kendisini sözde dizginleyen ABD ve batılı müttefiklerini ikna etmesiyle mümkün.

Sınırsız destek açıklamalarına rağmen, başkanlık seçimleri öncesi Siyonist lobilerin sıkıştırdığı ABD Başkanı Joe Biden dün, "İsrail’in İran'a nasıl ve ne zaman misilleme yapacağına ilişkin bilgi sahibi olduğunu" ağzından kaçırdı.

Gaflarıyla ünlü Biden’ın bu sözlerine İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi sosyal medya hesabından cevap verdi.  Erakçi’nin cevabı hem ABD’ye hem de İsrail’i destekleyenlere yönelikti.

Erakçi mesajında, “İsrail'in, İran'a nasıl ve ne zaman saldıracağı konusunda bilgisi olan veya böyle bir çılgınlık için imkân ve destek sağlayan herkes, mantıksal olarak olası herhangi bir kayıptan sorumlu tutulmalıdır" dedi.

ABD-İran arasındaki bu üstü örtülü mesajlaşmanın diğer muhatabı da Netanyahu ve hükümetiydi.

Sanki, “Savunma sistemini aldın, asker de geldi. Sınırlı bir karşılık ver, meseleyi kapat” denildi.

ABD siyaseti ve İsrail’e destek

Wall Street Journal gazetesi pazartesi günü yaptığı haberde, Netanyahu'nun Biden'a, İsrail ordusunun İran'ın nükleer tesislerine veya petrol tesislerine saldırmayacağına dair güvence verdiğini bildirdi. 

Askeri tesislerin hedef alınacağı değerlendirilen saldırıya olası İran karşılığı için gönderilen savunma bataryalarıyla hazır olduğu gösterilen İsrail’in son bir yıldır işlediği katliamlar için böyle gayret gösterilmedi.  

Başkanlık seçimlerine sayılı günlerin kaldığı ABD’de siyasi egemenler İsrail’i kontrol ediyor gibi davranırken, askeri uzmanlar durumu, "İran'dan gelen tehdidin sona ermesi gerekiyor ve bazen bir şeyi sona erdirmek anlamına geliyorsa, uzun süreli bir yıpratma çatışmasına girmektense, tırmanış iyi bir şeydir" şeklinde değerlendiriyor.

Öte yandan hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat başkan adayları için İsrail'e yönelik açık destek, bir slogan haline geldi.

Kampanya sürecinde başkan adaylarının, soykırım saldırıları nedeniyle seçmen kitlelerine hitaplarındaki temkinli açıklamaları doğrudan İsrail desteği ilanına dönüştü. İsrail’in, ABD siyasi arenasındaki dokunulmazlığı zaman içinde dikkat çekici bir şekilde gelişti.

ABD başkanlık siyaseti bu süreçte, Orta Doğu'daki olayların gidişatıyla hiç olmadığı kadar yoğun ve görünür bir şekilde iç içe geçmiş oldu.