MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Hocalı Katliamı’nın 33. yıldönümünde 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan’ın Hocalı kentinde yaşanan bu acı olay, tarihin en ağır insanlık suçlarından biri olarak kayıtlara geçti. Hocalı’da yaşanan vahşet, dünya çapında derin izler bıraktı ve halen adalet arayışı devam ediyor.
Samimi Haber’e konuşan Azeri Gazeteci Sevil Nuriyeva, 26 Şubat 1992 yılında gerçekleşen Hocalı Katliamı’na dair açıklamalarında, bu olayın 20. yüzyılın en ağır faciası olduğunu vurguladı. Nuriyeva, Hocalı’nın stratejik önemi nedeniyle, Ermeni teröristleri ve Sovyetler Birliği’nden kalan 366. Kolordu’nun desteğiyle gerçekleştirilen katliamın, ansızın ve gece yarısı yapıldığını belirterek; “Katliamda kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm sivil halkın hedef alındı. Pek çok kişi gözleri önünde annesini, babasını kaybetti ve bu vahşi olayın etkileri yıllarca sürdü” dedi.
Nuriyeva, o gün yaşananların şahitleri olan çocukların, yıllar sonra dahi bu travmalarla baş edemediğini ifade etti. Ayrıca, yaralı olarak hayatta kalanların bile, sonraki dönemde büyük psikolojik travmalarla karşı karşıya kaldığını ve bu olayın derin etkilerinin, bugün dahi devam ettiğinin altını çizdi.
“TÜRKİYE BU KONUDA HER ZAMAN DESTEKÇİ OLDU”
Azerbaycan devleti, sivil toplum örgütleri, dernekler ve vakıflarının dünya genelinde adalet çağrısı yaptığını ifade eden Nuriyeva, bu mücadelenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin desteğiyle sürdürüldüğünü belirtti. Nuriyeva, Azerbaycan ve Türkiye’nin bu konuda hep birlikte hareket ettiğini, özellikle Avrupa’da faaliyet gösteren Türkiye ve Azerbaycan derneklerinin de bu adalet mücadelesinde yer aldığını vurgulayarak şöyle devam etti:
“Ancak, ne yazık ki Hocalı’nın adaleti sağlanamadı. Çünkü Avrupa ve Batı’nın yaklaşımının, özellikle Müslüman ve Türk kimliği söz konusu olduğunda oldukça yüzeysel oluyor. Batı’nın, kendileriyle ortak olmayan taraflarda yaşanan vahşetlere karşı sessiz kalıyor”.
“KATLİAMI İLK DUYURAN AMERİKALI”
Ayrıca, Amerikalı gazeteci Thomas Goltz’un, Hocalı katliamı sonrası olay yerinde ilk görüntülemeyi gerçekleştiren gazeteci olduğunu hatırlatan Nuriyeva, Reuters ve diğer uluslararası medya kuruluşlarının, olayın görmezden gelinmesi için ısrarla çaba harcadığını söyledi.
“DÜNYAYA BU TRAJEDİYİ TANITTIK”
Nuriyeva, yıllar içinde Azerbaycan’ın, ‘Hocalı’ya Adalet’ sloganıyla bu trajediyi dünyaya tanıtmayı kararlaştırdığını ve bu konuda önemli bir başarı sağladığını vurguladı. Nuriyeva, artık dünyanın dört bir yanındaki entelektüeller, aydınlar, medya ve sivil toplum örgütlerinin Hocalı Katliamı hakkında bilgi sahibi olduğunu belirterek; “Sadece Azerbaycan ve Türkiye’nin değil, uluslararası alanda da bu konuda sesini yükselten birçok kişi oldu. Ancak, ne yazık ki katliamı gerçekleştiren ve emrini veren Ermeni terörist çetelerinin liderleri hâlâ özgürce dolaşıyor. Uluslararası mahkemelerin Azerbaycan’ın başvurularına rağmen bu konuya değinilmiyor” ifadelerini kullandı.
Nuriyeva, bununla birlikte, Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden özgürleştirme operasyonunu başlatmasının kendilerini mutlu ettiğini ve Hocalı’nın da bu operasyonla bir anlamda özgürlüğe kavuştuğunu belirtti. Hocalı’nın, Azerbaycan halkı üzerinde derin bir travma yaratan özel bir yer tuttuğunu, tıpkı Karabağ’daki diğer işgal altındaki şehirler ve köyler gibi Hocalı’nın da derin bir yara olduğunu söyledi. Ancak Hocalı’nın, Azerbaycan halkının psikolojisinde bambaşka bir hüzün ve travma oluşturduğunu da vurguladı.
“HOCALI’DA HAYAT BAŞLADI”
Nuriyeva, Hocalı’nın özgürleşmesinin kendileri için sevindirici bir gelişme olduğunu ifade ederek, 44 günlük Azerbaycan’ın haklı mücadelesi sonucunda Hocalı’nın da işgalden kurtulduğunu belirtti. Savaş sonrası Bakü ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde doğan, kökeni Hocalı olan ailelerin çocuklarının artık doğdukları topraklara geri dönmeye başladığını vurgulayan Nuriyeva; “Hocalı’da artık okulların ve kreşlerin açıldı. Bölgeye yeniden hayat girmeye başladı. Hocalı’daki bu yeniden yapılanma sürecinin, burada şehit düşen insanların ruhlarının şad olduğunun bir göstergesi olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Nuriyeva, Azerbaycan ve Türkiye’nin, Hocalı Katliamı’nı gerçekleştirenlerin uluslararası mahkemede cezalandırılmasını sağlamak için mücadeleye devam etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, bu mücadelede Azerbaycan ve Türkiye’nin birlikte hareket ettiğini, bugün de bu kararlılıklarından vazgeçmediklerini ifade etti.
Geçtiğimiz günlerde Lahey şehrinde çok önemli bir konferans düzenlendiğini, bu konferansa Azerbaycan ve Türkiye derneklerinin ortak olarak katıldığını söyledi. Konferansın, İnsan Hakları Mahkemesi’nin Lahey’deki merkezine yakın bir yerde yapılmasının önemli bir anlam taşıdığını vurgulayan Nuriyeva, Hocalı’nın bıraktığı derin yaraların ne zaman kapanacağı sorusuna yanıt verirken, bu acının ve facianın tarihe ve milli hafızaya kazınan bir iz bıraktığını, hiçbir zaman silinmeyeceğini belirtti.
“HOCALI’NIN DEVAMI GAZZE”
Öte yandan, Gazze’de yaşananların, Hocalı’daki vahşetin devamı olduğunu ifade eden Nuriyeva, Hocalı’daki Ermeni terör çetelerinin 1992’deki eylemlerinin bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı zulmün benzer olduğunu söyledi. Her iki olayın da aynı vahşeti, insan düşmanlığını ve soykırımı içerdiğini ifade etti. Hocalı’ya adaletin sağlanamadığını, aynı şekilde Gazze’deki katliamın da günümüzde devam ettiğini, bunun bir soykırım ve insanlık suçları zinciri olduğunu belirtti.
O dönemde Sovyetler Birliği’ne ait 366. Kolordu’nun desteğiyle Ermeni çetelerinin Hocalı’da vahşet gerçekleştirdiğini hatırlatan Azeri Gazeteci Sevil Nuriyeva, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugün de Netanyahu ve küresel aktörlerin, özellikle ABD’nin desteğiyle aynı vahşeti devam ettiriyor. Eğer bu küresel düzen düzelmezse, benzer vahşetlerin devam edecek. Bu tür acıların tekrar yaşanmaması için tüm dünyaya cennet gibi bir düzenin kurulması gerekiyor”.