Ekonomi

‘Hükümet faizi düşürme niyetindeydi, uluslararası finans çevreleri engel oldu’

Ekonomi kulislerinde Merkez Bankası’nın faiz indirimini kasım ayında yapması beklenirken faiz indirimindeki bu gecikmenin Mehmet Şimşek’in politikalarının bir sonucu olduğu dile getiriliyor.

Abone Ol
Ercan Çankaya - Haber Merkezi

ABD Merkez Bankası (Fed), geçtiğimiz günlerde politika faizini 4 yıl aradan sonra ilk kez indirdi ve 50 baz puan düşürerek yüzde 4,75-5,00 aralığına çekti.

Fed'den yapılan açıklamada, enflasyonda kaydedilen ilerleme ve risk dengeleri ışığında federal fon oranı için hedef aralığın 50 baz puan düşürülerek yüzde 4,75-5,00 arasına indirilmesine karar verildiği bildirildi.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasaların Eylül ayı faiz kararı beklentisi doğrultusunda politika faizi indirimini bu ay da pas geçti.

Bu iki kritik gelişmenin dünya ve Türkiye piyasalarını nasıl etkileyeceğini, Merkez Bankası’nın önümüzdeki aylarda faiz indirimine gidip gitmeyeceğini gazeteci, ekonomist Yunus Ekşi’ye sorduk.

Ekonomist Yunus Ekşi

Faiz indirimi kasım ayında

Kasımdan sonra bir faiz indirimi öngörüsü olduğunu söyleyen Ekşi, indirimin ekimde de gerçekleşebileceğini belirtti. Türkiye’ye sıcak para girişi devam ettiği için Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmediğini belirten Ekşi, faizi sıcak para girişine göre ayarlamanın tehlikelerine işaret etti. Faizde tutulan sıcak paranın vadesi dolunca dövize kaçacağını belirten Ekşi, sonuç olarak dövizin yeniden yükseleceğinin altını çizdi.

Londra bankerleri Türkiye’yi tehdit mi etti?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in politikasının iç talebi kısmak olduğunu söyleyen Ekşi, artan konkordatoların bunun sonucu olduğunu dile getirdi. Mehmet Şimşek’in politikalarının bu yönüyle 2001 krizinden sonra Türkiye’ye kurtarıcı olduğu iddiasıyla getirilen Kemal Derviş’in politikalarına benzediğini dile getiren Ekşi, Mehmet Şimşek’in suni istifa haberleri sonrası piyasalardaki hareketliliğe dikkat çekerek Londra bankerlerinin istifanın gündeme gelmesi sonrasında Türkiye’yi içerideki 20 milyar dolarlarını çekmekle tehdit ettiğini ileri sürdü.

Hükümet, Fed’le uyumlu bir faiz indirimi niyetindeydi

Hükümetin aslında faizleri düşürme niyetinde olduğunu belirten Ekşi, en azından Fed’le uyumlu bir faiz indirimi niyetinin olduğunu vurguladı. Fakat uluslararası piyasaların Mehmet Şimşek üzerinden yaptıkları baskıyla buna engel olunduğunu belirten Ekşi, Fed’in faiz indiriminin altını nasıl etkileyeceği sorumuza özellikle Türkiye’de döviz ve altına kaçışın devam edeceğini söyledi.

Hükümet mevcut politikaları terk edip ithalatı sınırlayacak bir üretim politikasına yönelirse döviz ve altına kaçışın son bulacağını belirten Ekşi, halkın bu durumda konut ve araç almaya yöneleceğini, bunun da ekonomiyi hareketlendireceğini vurguladı. Mevcut politikalarının sonucunun önce büyük bir ekonomik durgunluk ve ardından hiperenflasyon olacağının altını çizen Ekşi, sıcak para politikasının terk edilmesi gerektiğini ifade etti.

Fed’in pandemiden sonra ilk kez faiz indirmesinin uluslararası piyasalar açısından ne anlama geldiğini sorduğumuz Ekşi, ABD’nin pandemiden sonraki politikasının dolar basmak olduğunu, faizi yükselterek bu bastığı dolarları topladığını, şimdi de faiz indirimine gittiğini söyledi.

Uluslararası sistemde para akışı yön değiştirdi

Uluslararası sistemde para akışının yön değiştirdiğini belirten Ekşi, Türkiye’de hükümetin kısa vadeli borçları ödemek için sıcak para politikasını takip ettiğini, bunun uluslararası finans çevrelerinin bir dayatması olduğunu belirtti.

Ortadoğu’daki savaşın piyasaları ne yönde etkileyeceğini de sorduğumuz Ekşi, bütün savaşların ekonomiyi etkileyeceğini, fakat üretim gücü düşük ve dışa bağımlı ülkelerin bundan daha çok etkileneceğini vurguladı.

Türkiye ekonomisinin kırılgan olmasının ve Türkiye’nin kendisine ait bir finansal sisteminin olmamasının ekonomiyi savaş durumlarına karşı daha kırılgan hale getirdiğini vurgulayan Ekşi, Ukrayna’daki savaşa rağmen Rusya’da ekonominin daha istikrarlı olmasını Rusya’nın ekonomik dengelerini kendi finansal sistemi üstüne inşa etmesine bağladı.

Türkiye’nin ivedi olarak kendi finansal güvenliğini sağlaması gerektiğine işaret eden Ekşi, paranın kontrolünün uluslararası azınlığın elinden alınıp devletlerin kontrolüne sokulmasının önemine işaret etti.